Eşsiz Kahraman Atatürk! Vatan Sana Minnettardır.’’ – İsmet İNÖNÜ
Şair-Ozan Ataol Behramoğlu,
“Üç Cumhuriyet’’ yazısında şöyle yazmıştır:
“Cumhuriyet” sözcüğünün geçtiği üç değerimizden ilki, Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Bu anlamda ikinci değerimizin Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu düşünüyorum.
Üçüncü değerimiz, adı gibi kendisi de Cumhuriyet kavramıyla özdeş olmuş Cumhuriyet Gazetesi’dir.
Her üçü de eleştiriye açıktır.
Fakat her üçünü de gözbebeğimiz gibi korumamız gerektiğinden kuşkum yok.’’
İşte o Türkiye Cumhuriyeti Mucizesi’nin Yaratıcısı;
Mustafa Kemâl Atatürk’tür!
Yanında...
En yakınında; İsmet İnönü vardır.
Onu da şöyle tanımlar “Büyük Kurtarıcı’’ ;
“Türkiye’nin Makus Talihini Değiştiren Kader Adamı!’’...
xxx
Öncelik; bir anımızın...
İzmir'in tarihi semti Dönertaş Altınordu’da, kulübün oturuyorduk.
Kemâl Atatürk İlkokulu 4.sınıf öğrencisiyim.
Fuar’a gitmek, yaz gecelerinin en büyük keyfiydi.
Bir ritüeldi!...
Tarih: 20 Ağustos 1969. Basmane 9 EYLÜL Kapısı’nda açılış vardı o zamanki adıyla
“İzmir Enternasyonal Fuarı’’nın...
İsmet Paşa açacaktı...
Gazeteler yazıyor, radyoda duyuruluyor,
el ilanları dağıtılıyordu.
Sıkı “Cumhuriyet Kadını’’, Atatürk/İsmet İnönü fanı anacım Müzeyyen Esma Hanım ile açılışa gittik.
Anımsadığım kadarı ile çivit mavisi takım elbiseli, lacivert-beyaz iki renk iskarpinleri, hiç çıkarmadığı beyaz panama şapkası ve kulaklığı ile İsmet İnönü’yü gördüm.
Yanında, beyaz şapkasıyla eşi Mevhibe İnönü.
Tam bir Avrupalı çiftti!
Dönemin İzmir Valisi Namık Kemâl Şentürk ile Paşa; açılışı yaptı.
Ardından da
Odalar Birliği pavyonunun önüne geldi.
Beraberindekilerle konuştuğu sırada anacım, yanına götürdü. Elini öptüm, başımı okşadı.
“İzmir Uzmanı’’ Sancar Maruflu, o günü “en iyi hatırlayanlardan’’...
“Asfalt’’ lakaplı Belediye Başkanı Osman Kibar’ın tedavi için Londra’da olduğunu, yerine bakan Başkanvekili
Dr. Mustafa Usmen’in Paşa’ya refakat ettiğini anlatan, İnönü’ye gün boyu Milli Kütüphane Müdürü Kemal Özertem ile mihmandarlık yapan Maruflu...
Paşa’yı kente geldiği sabah İkiçeşmelik’te bugün müze olan doğduğu eve götürdüklerini, komşuların verdiği çayı içtiğini, çok sinirli olduğunu, sebebinin de “Genel Sekreter Bülent Ecevit ile girdiği partiiçi çekişme’’ olduğunu anlatır hep.
O günden sonra fuar açılışlarının artık Lozan’da yapılmaya başlandığını da not düşerek, bu yazıya katkısını koyar Sancar Baba.
Sağolsun!..
***
Şevket Süreyya Aydemir’in
“Tek Adamı’’ Mustafa Kemâl Atatürk ile yine Aydemir'in “İkinci Adam’’ı İnönü’nün “arasının açık’’ olduğu söylenir, durulur.
Karalama, safsatadan başka bir şey değildir bunlar!
Bir yandaş kanalda tarihçi olduğu belirtilen bir kişi, İsmet İnönü için “İkinci Adam değil.
Olsa olsa Kinci Adam olur’’ ifadesini kullanıyordu.
Pes artık...
xxx
Genç kuşak yazarlardan Burak Işılar’dandır şu analiz:
“1917 yılından beri, Atatürk ile olan dostluğu boyunca her dönemde onun yanında bulunmuş olan İsmet Paşa, her ilerici atılım ile kurucu düşüncenin adamlarının bir bir eksilmesine karşın, yüksek fikirleriyle ve ileri görüşüyle Atatürk’ün en yakınında bulunabilmiş bir devlet adamı. Tüm bu özellikleri sayesinde modern Türkiye’nin İkinci Adamı, Milli Şef'i olmuştur. Atatürk’e olan bu yakınlığı yeri geldiğinde onun karizmasını kullanarak siyasi rakiplerini mağlup etmeye yaradığı gibi, zamana göre, Atatürk’e ve kurucu anlayışa saldırmanın bir yolu olarak görülmesine de neden olmuştur İsmet Paşa’nın.
Maksat bu olunca, haliyle tüm karalama kampanyaları haksızlıklar ve iftiralarla dolu.’’
Aynen imzamızı atarız altına biz de!
xxx
Buyrunuz küs (!) lerin mektuplaşmasına:
6 Ağustos 1938 – Gazi’nin İsmet Paşa’ya yazdığı mektup:
“İsmet, Büyük Adamsın. Hassas olduğun kadar hisveren adamsın.
Sen benim sözlerimi okurken gözlerin yaşarmış.
Ben seni okurken hıçkırıklarla ağladığımı söylersem, inanır mısın?
Bu duygularımı sofrada değil, kimsenin yanında değil, yatak odama çekildikten sonra mahremiyetle yazıyorum.
Sen de beni muhakkak çok seviyorsun.
Ya ben seni?
Buna cevap istemem. Gözlerinden öperim.
Gazi Mustafa Kemâl.’’
Okuyunuz;
bu da İsmet Paşa’nın Atatürk’e yazdığı son mektup...
Tarih; 5 Ekim 1938'tir:
“Sevgili Atatürk,
Sevgili Velinimetim.
Muhterem Celâl Bayar bana sizin selâmınızı getirdi.
Çok sevindim.
Bir soğuk algınlığından yatakta ızdırap çekerken sizden lütufkâr ve şefkâtli bir haber bana ihya edici bir ilaç gibi geldi. Yüreğimin içinde bütün muhabbet hislerim sızladı.
En aziz varlığınız düşüncelerimin alicenap timsalidir.
Sizin bir an evvel afiyet bulmanız yegane ve en samimi dileğimdir.
Sizi kudret ve sıhhatle ve şan, şerefle aramızda ve başımızda görmek ümidim her zamandan ziyade sağlamdır.
İki mübarek ellerinizden ve can verici yüzünüzden, doymadan binlerce öperim Sevgili Atatürk, Büyük Atatürk, Velinimetim Atatürk.’’
“Hocaları Hocası’’ Prof. Dr. Şadan Gökovalı da noktayı şöyle koyar:
“İnönü, bir telgrafında ‘Her dar zamanımda Hızır gibi yetişirsin. Büyük işler yapmış ve yaptırmış insansın’ der.
Küsüştükleri, kuyruklu yalan!
Devlet kurmuş iki kişi, küsüşür mü?
Sevgi/Saygı dolu el yazılı mektupların aslı, gazeteci Mete Akyol’daydı.
Fotokopileri de bende! Onlar; etle tırnak gibiydi. Ata/İnönü asla küs değildi asla!
Bugün Muğla-Köyceğiz’de iki park vardır, karşılıklı...
Birinin adı 'Ata Parkı’, diğerinin de 'Paşa Parkı’dır.
Küslerin (!) büstleri de birbirine bakar, durur’’.
Anlayana!..
xxx
Mirliva İsmet...
İsmetpaşa...
Garp Cephesi’nde askeri “deha’’...
Milli Mücadele Kahramanı...
Lozan’da “diplomatik zeka’’
İsmet İnönü!
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı, İkinci Cumhurbaşkanı,
33 yıl 4 ay 11 gün CHP Genel Başkanı...
Çağdaş Türkiye’nin / Çok Partili Rejim’in kuruluşuna emek vermiş Türk Demokrasi’sinin önemli figürü...
Deneyimli Devlet Adamı...
Kendisine bugün “diktatör’’ diyenlere yanıttır “1950’de iktidar olan DP’’ ile ilgili şu özgeçmişindeki sözleri:
“Gayet net ve müsterih bir tutum ile 1950 senesini; memleketin yüz seneden beri hasretini çektiği yeni hayat tarzını, yüreğimiz ümit ve iftiharla dolu olarak seçmiş bulunuyoruz.’’
Unutulmaz bir cümlesi;
“Tarih kürsüsünden halinizi seyrediyorum, suçluların telaşı içindesiniz.
Işıktan korkuyorsunuz. (1954 – TBMM – Konuşmasını kesmeye kalkan DP’lilere hitaben)
xxx
“Ortanın Solu” kavramı, 1960’ların ortalarına gelindiğinde CHP ve “sosyal demokratlıkla” artık birlikte anılmaya başlamıştı.
1965 genel seçimlerinin hemen öncesinde 29 Temmuz 1965’te Genel Başkan İsmet İnönü, CHP’nin çizgisinin “Ortanın Solu” olduğunu ilk kez dile getirdi.
İnönü, “CHP, bünyesi itibariyle devletçi bir partidir ve bu sıfatla elbette ortanın solunda bir anlayıştadır.
1923’teki harap ülkede devletçilik nasıl tek, eşi ve yardımcısı olmayan bir kalkınma çaresi idiyse, bugün de ekonomik hayatımızın temel bir unsurudur” diyordu.
Artık CHP’li yöneticiler, “sosyal adalet”, “devrimcilik”, “devletçilik” gibi kavramları sıkça kullanır olmuşlardı.
Bir dönemeci geçen ve artık kendini “ortanın solu”nda tanımlayan CHP, 1965 seçimleri için hazırlanan bildirgelerde, ekonomik bağımsızlık, dış ticaret, petrol, madenler ve yabancı sermaye gibi konularda beklenmedik cesarette politikalar öne sürecekti. (Kaynak: İnönü Vakfı)
xxx
İsmet Paşa’nın 50’sinden sonra viyolensel öğrenmeye başladığını aktarsak bu yazıda.
İnönü, insan sesine en yakın sesleri veren enstrüman viyolonsele özel bir ilgi duyardı. Viyolonsel dersleri almayı kararlaştırdı.
Hocası; Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın viyolonsel sanatçılarından Edip Tezer’di.
İkinci hocası ise Nazi Almanya’sından ülkemize sığınan David Zirkin idi.
İsmet İnönü, bir yıl çabaladı enstrümanı çalabilmek için.
O yaşta ve o iş temposunda zordu çalmak viyolenseli.
Şöyle anlatmıştı o günleri:
“Ben de biliyorum bu yaştan sonra çalgı öğrenemeyeceğimi. Ama parmaklarımın tellere teması, tellerin titreşimini hissetmek, bu şekilde ses tonlarının çıkışını anlamak beni çok mutlu ediyor.”
xxx
Yazıya bir anımız ile girdik, yine bir anekdot ile bitirelim:
“İsmet Paşa, 80. yaş gününü kutlamakta Ankara’da.
Mütevazı bir kutlamadır. Davetliler arasında dönemin ABD Büyükelçisi de vardır.
Bir ara İnönü’nün yanına gelir.
Kutlar ve ‘Paşam, 75 yaşındayım Size yetişeceğim’ der.
Paşa da “Beklerim’’ yanıtını verir.
Bir yıl sonra. 81. yaş günü İsmet İnönü’nün.
Benzer bir kutlamadır.
İsmet Paşa’nın aklına gelir, ‘Nerede ABD Büyükelçisi’ diye sorar.
Yanındakilerden yanıt: 'Öldü (!) efendim’’
(Aktaran: Meslek Ustam Okan Yüksel' e teşekkürlerimle)
xxx
Günümüzde İsmet İnönü'yü tarihten silmeye kalkanların hiçbirinin onun -askeri ve sivil kariyerinin yanına yaklaşamayacak olması- son derece trajikomiktir!’
Bugün Türkiye’de
DP iktidarının yıktıramadığı Malatya’daki İnönü Heykeli’nin yazıtında şu ifade vardır:
“ADIN TEMİZ , HATIRAN AZİZ KALACAKTIR.’’