Türkçemize yabancı dillerden, fransızca ve almanca’nın eski etkisinin kalmaması nedeniyle, özellikle ingilizce’den bir çok kelime girdi. İngilizce yazılışı ile "Show" yani "Şov" kelimesi de bunlardan biri... Bu yabancı kelimeyi ad olarak kullanan televizyon kanalımız bile var yıllardır. Hatta bir zamanlar çok tutulan bir şarkıyı hatırlıyorum; “şov, yapma, şov yapma!”
Mevcut iktidarın Türkiye'nin öncelikli başka hiç bir sorunu yokmuşcasına dayattığı "Başkanlık sistemi" ile ilgili Anayasa değişikliği görüşmelerinin TBMM'de "Gizli Oylama" ile yapılması gerekiyordu. Gizli oylamayı hepimiz çok iyi biliriz. Biz vatandaşlar seçimlerde gizli oy kullanıyoruz. Zarfı, pusulayı, mühürü elimize alıp gizli bölmeye giriyoruz. Oyumuzu kimseye göstermeden ki gösterirsek yada oy kullandığımız pusula "kazara bile" görülürse oyumuz geçersiz sayılıyor.
Seçimlerde engelli yurttaşlarımız bile; yürüyemeyenler, felçli olanlar bir kaç kişinin yardımıyla gerekirse merdivenlerden çıkartılıp illaki "gizli bölmede" oy kullandırılırlar. Ben hep söylerim; ne yazık ki TBMM'deki bir çok vekil, sıradan bir yurttaşımızdan bile nitelik olarak geride kalabiliyor. Bunu son Anayasa değişikliği oylamalarında gördük.
TBMM'de olana, bitene hepimiz şahit olduk, bir çok vekil oyunu alenen göstererek ortalıkta kullandı. Bir muhalefet milletvekili oyunu kullanırken, diğer bir iktidar partisi mensubu milletvekiline oyunu gösterme gereğini duyup, açıkca gösterdi. Her nedense bunu davranışı gerçekleştirirken tuhaf bir şekilde "gülme ifadesi" vardı yüzünde...
Demokrasi geleneğinin "yerleşik" olduğu medeniyetlerde, Fransa, İngiltere, Almanya; milletvekillerinin bu şekilde sözüm ona "gizli oy" kullandıkları görülmüşmüdür; asla! Konuyu CHP, Anayasa Mahkemesi’ne götürdü; sonucu hep birlikte göreceğiz...
KREDİLERİN GERİ ÇAĞRILMASI; Geçtiğimiz hafta Çarşamba gecesi Denizli'den Bursa'ya arabamla gelirken yolda radyodan duydum. Başbakan bankaların bazı sanayi ve ticari kredi müşterilerinden kredileri geri çağırmaya başladıklarından söz etti ve ekledi "öyle yapmasınlar!"
Ben duyduğum bu haberi çok önemsedim; Kredilerin geri çağrılması, Türkiye'nin ekonomik durumunun ne halde olduğunu "en açık şekilde" yorumlayan bir göstergedir. Ülkemiz en son 2001 yılında bu şekilde, kredilerin geri çağrılması olayını yaşamıştı.
Bankalar siyasilerin sözleri ile hareket edip, karar vermezler. En sıcak konudur; kredi, nakit para... Hem sıcak konudur, hem de sudan bile akışkandır... Bankalar kullandıkları kredilerin çok önemli bir kısmını da yurtdışındaki temin ediyorlar. Bu durumda konu birden uluslararasılaşıveriyor...
Ekonomiyi kötü günler bekliyorsa, uluslararası sermaye geri çekiliverir. Klasik bir deyimdir bankacılık için; Bankalar güneş varken şemsiye verir, yağmur yağarken şemsiyeyi geri alır. Ayrıca idrak etmek lazım; Uluslararası sermaye "Babasının hayrı için" kredi kullandırmaz, tek bir amacı vardır kredinin; faiz karşılığı paradan, para kazanmak.
Fitch "Kredi Değerlendirme Kuruluşu" en son 19 Ağustos 2016 tarihinde Türkiye'nin kredi durumunun "Durgundan, Negatife" dönüştüğü yorumunu açıklamıştı. Aynı kuruluş geçtiğimiz Cuma gecesi Türkiye için yeni değerlendirmesini açıkladı; Türkiye'nin artık yatırım yapılabilir seviyede kredi notu kalmadı.
İngiltere'de bulunan Fitch Türkiye ile ilgili son kredi notu değerlendirmesi yaparken; Siyasi ve güvenlik gelişmelerinin, ekonomik performans ve kurumsal bağımsızlığın zayıflatılmasını ortaya çıkarırken, Anayasa referandumu ile ilgili tartışmaların zaten aşınmış olan kontrol ve denge mekanızmasını daha da kötü hale getireceği endişesini dile getirdi... Bu arada Fitch'in değerlendirmeleri, Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan diğer iki kuruluş Standard & Poor's ve Moody's' e nazaran Türkiye'de de bir ölçüde resmen kabul görüyor.
Ülkemiz Şubat ayına, ekonomik güçlüklerle dolu bir ortamda, durduk yere de "Başkanlık için Referandum" tartışmaları ile giriyor... Ocak ayı sonunda açıklanan dört kişilik bir ailenin "Açlık sınırı" 1.479 TL; Ülkemiz ve dünya ekonomisi için "Hayırlı", referandum içinse "HAYIR'lı" günler diliyorum.
Saygı, sevgi ve selamlarımla