Yıl 1983, 12 Eylül Askeri Darbesinden sonra Sivil Hükümet kurmak amacıyla Genel Seçime gidilecektir. Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinin en kara lekelerinden biri olarak darbe sonrası tüm siyasi partiler kapatılmıştır. Sonrasında sivil hayata geçiş amacıyla yeni siyasi partilerin oluşturulması, kurulması yoluna gidilir.
Ortalıkta deneyimli, eski siyasiler yoktur; hepsi yasaklıdırlar. O güne kadar hiç tanınmamış bir çok isim siyasetçi adayı olarak ortaya çıkmaya başlar. Bunlardan birden ön plana çıkıveren emekli bir general olan Turgut Sunalp'tir...
12 Eylül 1980 Darbesinin başında yer alan Kenan Evren hiç çekinmeden, tarafsız olması gerekliliğine aldırmadan "alenen" Turgut Sunalp ve onun kurduğu Milliyetçi Demokrasi Partisini desteklemektedir. İş öyle bir aşamaya varır ki, Kenan Evren televizyonlarda, meydanlarda halkı bu emekli general ve başında bulunduğu partiyi seçmesi için iktidarda olmanın tüm olanaklarının kullanarak büyük çaba sarfeder.
Ancak "Zor oyunu bozar", 6 Kasım 1983 tarihinde yapılan Genel Seçimde Kenan Evren'in "antidemokratik" çabalarına, iltimas ve kayırmasına rağmen Halkın çoğunluğu, Anavatan Partisi ve lideri Turgut Özal'a destek verir. Sonuçta bu parti oyların % 45,14'ünü alıp, toplam 400 Milletvekilinin 211'ini çıkararak tek başına iktidar olma hakkını elde eder ve hükümeti kurar.
Halk darbe lideri Kenan Evren'e sessizce "Seçim Sandığında" dersini vermiştir, "zor" oyunu bozmuştur... Darbe liderinin açıkça desteklediği, başında Turgut Sunalp'in bulunduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi %23,27 (71 Milletvekili), Necdet Calp'in başında bulunduğu Halkçı Parti ise %30,46 (117 Milletvekili) oy alır.
Turgut Sunalp denince hep aklıma ZİVERBEY Köşkü gelir. Neden mi; 12 Mart Muhtırası sonrasında aydınlar, yurtseverler, gazeteciler üzerine adeta bir av başlar. Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından İLHAN SELÇUK akşam evine gitmek üzere İstanbul Kadıköy'de minibüse binmek üzereyken Sıkı Yönetim görevlileri tarafından tutuklanır, Ziverbey Köşküne getirilir.
İstanbul Kadıköy'e iki, üç kilometre mesafede bulunan Ziverbey Köşkü o dönem Sıkı Yönetim tarafından önemli kişilerin günlerce işkenceye tabi tutularak sorgulandıkları bir karargah haline getirilmiştir. İlhan Selçuk'u bu karargahta sorgulayan o dönemin önemli Sıkı Yönetim Komutanlarından Turgut Sunalp'tir.
Yıllar sonra, 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından bu kez siyasi parti lideri olarak mülakat için bir gazetecinin karşısındadır Turgut Sunalp. Gazeteci sorar; 12 Mart Muhtırası sonrasında Gazeteci İlhan Selçuk'u Ziverbey Köşkünde sorgulayan komutansınız, kendisini sorgularken NEDEN gözlerini örtme, kapatma ihtiyacı duydunuz?
Turgut Sunalp, kendine has, herkesi kendinden daha az bilgili zanneden, adeta çocuk kandırır bir tavırla aynen şöyle der; Zatı sorguladığımız odada kuvvetli ışıklar vardı, kendisi bu ışıklardan rahatsız olmasın diye bir bez ile gözlerini kapattık...
Turgut Sunalp, işte bu adam 12 Eylül Darbesi sonrasında, başta Kenan Evren olmak üzere darbeciler tarafından bu halka Başbakan olması için dayatılan adamdı; lakin HALK onu elinin tersiyle itti!
***
Yıl 2003, aylardan Mart; 1 Mart Tezkeresi TBMM gündemindedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke toprakları dışına (elbette Irak'a gönderilmek üzere) çıkarılması, yabancı silahlı kuvvetlerinde (NATO Kuvvetleri) Türkiye üzerinden komşu bir ülkeye (elbette yine Irak'a) geçişlerine izin verilmesi hakkındaki TEZKERE Mecliste görüşülür ve oylanır. İktidar Partisine mensup 101 Milletvekilinin de "RED" oyu kullanması sonucunda tezkere iptal olur.
***
16 Nisan 2017 Referanduma yönelik propoganda çalışmaları başladı. Evet propogandasına yönelik olarak mitingler yapılıyor. Çeşitli illerde kurulan sahnelerin arkasında o ilin Valiliğinin, Belediyesinin logoları yer
alıyor. Önümüzdeki günlerde aynı şehirlerde miting yapacak Siyasi Parti liderlerinin de çıktığı sahnede arkalarında o şehirlerin Valilik, Belediye logoları bulunacak mı; Hiç sanmıyorum... Referandum ortamında sizler bu uygulamaları, Devletin imkanlarının sadece bir tarafın yanında yer alıp ve destek sağlamak için kullanılmasını doğru ve adil buluyormusunuz?
Türkiye yetkili acentası olup, uzun yıllardır dış ticaret faaliyetlerinde bulunduğumuz Çin Halk Cumhuriyeti Xinxiang Fabrikaları yetkilileri ile Bursa'daydık, ardından Denizli'ye geçtik. Türkiye'deki gelişmeler ve Suriye, Irak ve Rusya başta olmak üzere Türkiye'nin dış politikası konusunda onlar da çok endişeliler... Türkiye'deki gelişmeleri yakından takip eden bu dostlarımıza Referandumdan bahsettim. HAYIR oy pusulasının KAHVERENGİ olduğu konusunu bu dostlarımıza da anlattım o anı da fotoğrafladık...
İngiltere'nin THE GUARDIAN Gazetesi geçtiğimiz hafta Referandum öncesi Türkiye'nin genel durumu üzerine geniş bir değerlendirme yazısı yayınladı. Dünya çapında saygın bu gazetenin kullandığı cümleyi çok çarpıcı buldum, bir o kadarda üzüldüm. Cümle aynen şöyle idi; TÜRKİYE FISILDAYARAK TARTIŞIYOR.
16 Nisan 2017; Referandumda HAYIR, HAYIR, HAYIR!