ABD, ülkemizi içeride ekonomik ve terör hareketleriyle istikrarsız hale getirirken, sınırlarımızda sınır güvenliği tehditleri yaratarak iki cepheli çatışma ortamına sürüklemektedir. Bunu yaparken, ülkemizin etkin ve güçlü olmasını önlerken, enerji kaynaklarını kontrol altına almakta ve İsrail’in güvenliğini de sağlamaktadır. Bu maksatla; İçeride maşa olarak yıllarca Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) nü kullanmış, dışarıda da uzantısını kullanmaktadır. Güney sınırımızda Suriye’de Nusayri, Sünni ve Kürt toplulukların kendi coğrafyalarında özerkliğe sahip oldukları bir federasyonun kurulması hedeflenmektedir.
ABD’nin gayretleri bugün ortaya çıkmış sonuçlar değildir. Irak ve Libya’dan tecrübe ve ders almayan yöneticilerin stratejik öngörüsüzlükleri, bölgenin bu hale gelmesine neden olmuştur. Yenidünya düzenini, küresel güçleri ve arkasındaki küresel sermayenin tarihsel süreçteki faaliyetlerini anlayamayanların öngörüde bulunmaları da beklenemezdi. Bir taraftan yıllarca Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduk, diğer taraftan Suriye rejimi ile ilişki kurmadığımız gibi, rejimin devrilmesi yönünde politikalar ürettik. Öngörüsüzlük ve tutarsız dış politika uygulamaları bugün ülkemizi güvenlik yönünden sıkıntılara sokmuştur.
Ortadoğu’da, sözde mücadele edildiği ifade edilen örgütleri incelediğimizde, geçmişte Küresel Güçler tarafından kurulduğu bir gerçektir. Örgütler maşa olarak kullanılır, rollerini oynadıktan sonra düşman ilan edilir, sonra da savaş açılır. Bir taraftan silah tüccarları para kazanırken diğer taraftan bölge halkı ise göçler, acılar, kan ve gözyaşı içerisinde yoksulluğa doğru savrulurlar.
Rusya, sıcak denizlere inme hedefini Suriye’de üsler açarak ve hava sahasını kontrol ederek gerçekleştirmiş durumdadır. Ekonomisini kısmen etkilese de en kazançlı çıkan ülke görünümündedir. Bölgede ABD gibi, PYD’yi kullanmakta hatta Soçi görüşmelerine dâhil etmek istemektedir. ABD’nin bölgede etkinliğini kırmak için gayretlerini devam ettirmektedir.
Türkiye, daha önce nasıl Cerablus ve İdlib operasyonlarını yapmak zorunda kalmışsa, Afrin ve Münbiç operasyonlarını da yapmak zorundadır. Tüm imkânlarıyla başarmak zorundadır. Ülkemizin güvenliği açısından son derece önem arz etmektedir. Ancak bu günlere getiren yanlış dış politika uygulamalarını ve öngörüsüzlüğü de yok sayamayız. Fırat Kalkanı operasyonunda hava sahası Rusya ile koordine edilmişti. Afrin ve Menbiç operasyonlarında Rusya’nın kontrolündeki hava sahası koordine edilmezse büyük sorunlarla karşılaşılacağı muhakkaktır. Irak’ın kuzeyinde Barzani’ye karşı uygulanan bölge ülkelerinin birlikteliği, burada Suriye Rejimi de dâhil edilerek, müştereken koordineli bir şekilde uygulanmalıdır.
Türkiye, dikkatini Afrin ve Menbiç’e yöneltirken halen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki terörle mücadeleden taviz vermemelidir. Hatta Kırıkhan’dan başlayıp Osmaniye’ye doğru uzanan AMANOSLAR’a özel dikkat etmelidir. Amanoslar’daki hareketlilik Kahramanmaraş istikametindeki Engizek Dağlarını ve Antalya’ya uzanan Batı Toroslar’ı etkilemesi kaçınılmaz olur.
.