Ortadoğu’da bölgesel istikrarsızlık ve çatışmalar ile sınırların değiştirilmesi ve ulus devletlerin yapısı hedef alınmaktadır. Suriye’den sonra hedefin Türkiye veya İran olabileceği değerlendirilirken Körfez ülkeleri kullanılarak Katar’ın öne alındığı görülmektedir.
Katar için Suriye’de olduğu gibi iç karışıklık ile hâkimiyet kurma yerine izole etme taktiği ile hizaya getirme yöntemi kullanılmaktadır. Şu andaki Emir’in babasını devirdiği gibi Katar’da bir değişiklik beklenebilir. ABD Başkanı Trump’ın, Suudi Arabistan ziyareti ve 110 milyar dolarlık silah anlaşmasının hemen sonrası Katar’ın hedef alınması tesadüf değildir. Katar’ın terör örgütlerini desteklediği iddianın arkasında esasen ABD tarafından Katar’ın İran’a yakınlaşmasından duyulan rahatsızlıktır.
Suudi Arabistan, yaptığı açıklamada Katar'ı Müslüman Kardeşler ve IŞİD gibi terör yapılanmalarına destek vermekle, ülkelerinin iç işlerine müdahale etmekle suçlamaktadır. Aynı Suudi Arabistan, ABD’nin terör örgütü PYD’ye destek verdiğini bilmesine rağmen silah ticaretini sürdürmektedir. Suudi Arabistan ile birlikte Bahreyn, Yemen, Libya, Maldivler, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’da Katar’a karşı tavır almış durumdadır.
Türkiye, Katar ile iyi ilişkiler içerisinde bulunmaktaydı. Katar ithalatta 13 ihracatta 23’ncü sırada bulunmaktadır. Türkiye, Ortadoğu’daki anlaşmazlıklarda rol oynarken taraf durumuna düşmesi nedeniyle zararlı çıkmıştır. Türkiye, Katar konusunda tarafsızlığını korursa ekonomik olarak etkilenmeyecektir. Türkiye, İstanbul’da yapılan NATO toplantısına Katar’ı da davet etmiş ve Katar’daki üsse 3000 mevcutlu bir Tugayı konuşlandırmayı hedeflemiştir.
ABD’nin Rakka operasyonunu YPG’ye silah vererek YPG ile ittifak içinde yapması, Türkiye’nin Suriye konusunda başlangıçtaki yanlış politikasının bir sonucudur. Türkiye, yanlış dış politikalardaki ısrarının bedelini ödemektedir. Tüm çabalara rağmen, Rakka operasyonun dışında bırakılmıştır. Türkiye dış politikada adeta savrulurken konumlanamamış ve yalnızlaşmıştır. YPG’ye silah verenlerin amacı ülkemizi parçalamak ve bölmektir. Suriye üzerinden ülkemize yapılacak saldırılara Türkiye’nin cevap verme hakkı vardır. Türkiye, ABD ile işbirliğini gözden geçirmek durumundadır.
Katar krizinin kısa zamanda sonlanması beklenmemelidir. Katar, bu süreçte siyasi ve ekonomik sonuçlarla karşılaşırken, petrol fiyatlarının yükselmesinden İran ve Rusya kazançlı çıkacaktır. Türkiye ise tarafsızlığını koruduğu sürece ekonomik ve siyasi kayıplarını önlemiş olacaktır.
Türkiye ise küresel güçlerin arkasındaki küresel sermayeye karşı Atatürk’ün ilkelerine sadık kalarak duruş göstermek durumundadır.