Referandum öncesi yürütülen kampanyada siyasi iktidarın, devletin tüm imkânlarını kullandığı ve OHAL ortamında toplumun tercih yapmak zorunda kaldığı bir realitedir. AKP ile MHP'nin meclise sunduğu daha sonra BBP ve Hüda-Par'ın desteğini açıkladığı referandumda resmi olmayan sonuçlara göre "Evet" yüzde 51.41 oy aldı. 1 Kasım'daki seçim sonuçlarına göre "Evet" cephesinin oylarının toplamı yaklaşık yüzde 62 idi. Bu tabloya göre, "Evet" cephesinde yer alan partilerden "Hayır’a 1 Kasım'dan bu yana en az yüzde 10'luk kayış yaşandığı söylenebilir.
Memleketim Çivril başta olmak üzere Denizli genelinde yüzde 55 “Hayır” çıkmasını sağlayan, özveriyle çalışan gönüllüler ve siyasi parti temsilcilerini gönülden kutluyorum. Yine sandığa giderek yurttaşlık görevini yerine getiren tüm yurttaşlarımıza teşekkür ediyorum.
FETÖ’nün siyasi ayağına dokunulmamış olması, Cumhurbaşkanı’nın danışmanının eyalet sistemini gündeme getirmesi, Anayasa değişikliği içeriğinin anlatılamaması, karşı çıkanların “Terörist” olarak tanımlanması gibi etkenler bu kayışa neden oldu. Matematiksel olarak yüzde bir fark ile sonuçlanan değişiklik, sosyolojik olarak toplumda mutabakatın olmadığını göstermektedir. Esasen Anayasa, bir uzlaşma belgesidir. Toplumun çoğunluğu tarafından kabul görmesi önem arz etmektedir.
Referandum sonrası Anadolu Ajansı’nın manipülasyonu, yaklaşık 2,5 milyon oy pusulasının mühürsüz olması, Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun partilere kısa süre de olsa veri akışını kesmesi, 7,048 sandıkta kullanılan oyun seçmen sayısına eşit veya fazla olması, bu sandıklarda kullanılan 1 milyon 672 bin 249 oyun yüzde 60,7’sinin “Evet” olarak kayda girmesi, 961 sandıktan hiç “Hayır” çıkmaması gibi iddialar ile YSK’nın açıklamaları ve tutumu tartışmaları ülkemizin saygınlığına ve referanduma gölge düşürmüştür.
Seçim Kanunu’nun 98 ve 101’nci maddeleri “Mühürsüz zarfları ve oy pusulalarını geçersiz” kılmaktadır. Referandum ve seçimler öncesi “Mühürsüz zarf kullanmayın” açıklaması yapan YSK, Anayasa’ya göre ülkede seçimin güvenli ve sağlıklı bir şekilde yapılmasından sorumluyken aksine tutum ve davranış sergilemesi demokrasimiz açısından olumsuz bir gelişmedir.
Başkanlık rejimiyle yöneltilen ülkeler içinde siyasal istikrar içerisinde olanların oranı yüzde 20, parlamenter rejimlerde ise istikrar yüzde 67 orana sahipken, ülkemizde tartışmalı referandum süreci sonuçları, birlik ve beraberlik, toplumsal uzlaşma, siyasi istikrar açısından önümüzdeki sürecin sıkıntılı geçeceğini göstermektedir.
Uluslararası kredi derecelendirme kurumu Moody's, Türkiye ekonomisi hakkında değerlendirmesinde "Türkiye'de OHAL'in sürmesi, iş ve tüketici güvenini zedeler" açıklamasında bulunmuştur. AGİT’in gözlemci sıfatıyla ülkemize gönderdiği uzmanların hazırladığı raporda “Endişelerinin olduğunu” açıklamıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) “Ocak ayında işsizlik oranının yüzde 13,3’e çıktığını” açıkladı. Bu açıklamalar ışığında; uluslararası alanda ilişkileri zayıflamış ve dış ticaret hacminin bitme seviyesine geldiği Türkiye’de, özellikle işsiz gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızı olumsuz yönde etkileyeceği değerlendirilmektedir.
Toplumsal mutabakat ile kabul edilmeyen tartışmalı ve şaibeli Referandum sonuçları, siyasi iktidara önemli sorumluluklar yüklemiştir. Zira Referandum sürecindeki vaatler (Terörün bitirilmesi, ekonomik refahın sağlanması, huzur ve güvenliğin sağlanması vb.) yakinen takip edilecektir. Ulusal ve uluslararası alanda her geçen gün sorunlar yumağı artarken, Referandum sonuçları da toplumumuzu uzun bir süre meşgul edecektir.