Bazen;
Bir şairin adı geçince,
Hemen çok bilinen bir Şiir'ini anımsarız...
Yahya Kemal adını duyunca "Sessiz Gemi"yi,
Ahmet HAŞİM’den söz edilince "Merdiven"i...
Cahit Sıtkı’yla "Otuz Beş Yaş" şiiri neredeyse özdeşleşmiştir...
Orhan Veli; "İstanbul’u Dinliyorum",
TANPINAR; "Bursa’da Zaman",
Turgut UYAR; "Göğe Bakma Durağı",
Edip CANSEVER; "Çağrılmayan Yakup",
Attilâ İLHAN; "Ben Sana Mecburum" Şiir'leriyle anımsanır ilk başta...
Örnekleri çoğaltabiliriz elbette...
Cahit KÜLEBİ’nin adı geçince "Hikâye"nin ilk mısraları,
Ahmet Muhip DIRANAS'’tan söz edilince,
"Fahriye Abla"nın hemcinslerini bile kıskandıracak
güzelliği, kadınlığı...
DAĞLARCA adı geçince de "Kızılırmak Kıyıları"…
Şairlerin,
Özellikle bir iki dizesi çok daha öne çıkan Şiir'leri de vardır:
“Ah, kimselerin vakti yok,
Durup ince şeyleri düşünmeye...” dizelerini duyduğumuzda;
Bu dizelerin,
Gülten AKIN’ın dizeleri olduğunu hemen anımsarız da;
Çoğu kez "İlkyaz" Şiiri'nde yer alan dizeler olduğunu bilemeyebiliriz...
Aynı;
"Senin dudakların pembe,
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek,
Tut biraz!...
Benim doğduğum köylerde,
Ceviz ağaçları yoktu.
Ben bu yüzden serinliğe hasretim,
Okşa biraz!...
Benim doğduğum köylerde,
Buğday tarlaları yoktu.
Dağıt saçlarını bebek,
Savur biraz!...
Benim doğduğum köyleri,
Akşamları eşkıyalar basardı.
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem,
Konuş biraz!...
Benim doğduğum köylerde,
Kuzey rüzgârları eserdi.
Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır,
Öp biraz!...
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
Benim doğduğum köyler de güzeldi.
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!..."
Şiir'inin adının "Hikaye" olması gibi...
Tabi ki,
Var bu "Hikaye" Şiir'inin de bir hikayesi...
Anlatırız bir ara dostlar...
Diyeceğim şu ki:
Bugün, günlerden Cahit KÜLEBİ...
23 yıl önce bugün,
20 Haziran 1997'de,
Ankara'da ayrıldı aramızdan...
Şimdi yatıyor Usta,
Cebeci Asri Mezarlığı'nda,
Ebedi istirahatgahında...
Ruhu şad ola...