Şimdi lütfen
dikkatinizi toplayın ve annenizin, babanızın geçmişte neden kendini yok
edercesine çalıştığını düşünün. Ben çocukluğumda babamın akşam iş dönüşü eve
gelişini göremezdim. Mesleği berberdi. Eve geliş saatinde uyumuş olurdum. Keza
Annem de fırsat buldukça dikiş makinesi ile bir şeyler dikmeye çalışırdı.
Çocukluğumda bu kadar çok çalışmanın sebebini anlayamazdım.
Bu çalışma
temposunun sebebini yıllar sonra anlayabildim. Ne zaman mı?
İlk çocuğumu
kucağıma aldığım anda hayatın bana nasıl bir güzel sorumluluk verdiğini
anladım. İşte o anda çocuğun için iyi bir gelecek hazırlama fikri beynime girdi
ve hemen daha fazla çalışma gerekliliği kafamın içinde oluştu.
Daha fazla
çalış, daha fazla para kazanman gerekiyor ki çocuğuna iyi bir gelecek
sağlayabilesin. Baba oluncaya kadar
hayata bakışınız ile baba olduktan sonraki hayata bakışınız o kadar çok
değişiyor, bu satırları okurken birçok kişinin de aynı duyguları paylaştığına
inanıyorum.
Ben herhangi
bir yerde sebebi ne olursa olsun ağlayan bir çocuk görsem içim burkulur,
kendimi kötü hissederim, Bu ağlama
sebebini yanındakiler ile konuşarak veya uzaktan da olsa sebebini anlamaya
çalışırım. Eminim ki birçoğunuz da bu şekilde yapıyordur.
Şimdi
düşünün, tanımadığınız ağlayan bir çocuğa bu kadar hassas davranıyorken; özenle
yetiştirdiğiniz, bakmaya kıyamadığınız çocuğunuz günün birinde hasta ruhlu biri
veya birileri tarafından taciz ediliyor, şiddet uygulaması ile karşı karşıya
kalıyor. Böyle bir durumda yapabilecekleriniz ile ilgili aklınızdan geçenleri
tahmin edebiliyorum. İçiniz içinize sığmıyor ve bu kişi veya kişilere karşı
lanetler okuyorsunuz değil mi? Evet ben de sizler gibi verilebilecek en ağır
ceza veya cezaları düşünüyorum. Ve bu kişiler bazen yakalanıyor, sonrasında ne oluyor
bir süre hapis ve sonrasında yine bu hastalık hasta hali ile aramıza katılıyor.
Olan sadece çocuğumuzun yaşadığı travma veya evladını yitirmiş gözü yaşlı yüreği
kan ağlayan anne baba kalıyor.
Sonuç
olarak; çocuklar geleceğimizdir. Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde yetişmesi
için herkesin elinden geldiğince bu uğraşa katkı koyması gerekmektedir. Bugün
birçok kuruluşlar ihtiyacı olan çocuklarımız için sosyal projeler
uygulamaktalar.
Çocuklarımız
için yapılan bu çalışmalar maalesef yeterli değiller, bunlara rağmen halen
güzel yurdumuzda çocuk tacizleri ve ölümleri olmakta. Küçücük canlar sebebini
bilemediği şiddete, tacize ve cinayetlere kurban gitmekte. Maalesef şiddet
uygulanan ve tacize uğrayan çocukların bir kısmının bilinebildiğini ve yardım
eli uzatılabildiği acı bir gerçek.
Teknoloji çağında bu dediklerim olmayacak şeyler değil aslında…
Aksi halde yüzüne bakmaya
kıyamadığımız çocuklarımız ölmeye devam edecek ve biz ülkenin her yerinden
gelen bu acı haberlerle sarsılmaya devam edeceğiz.
Eğer ki Bugünün Çocukları Yarının
Büyükleri ise, şimdiden geleceğimize emanet edeceğimiz çocuklarımızın sağlıklı
bir şekilde büyümelerini sağlamak bizlerin görevi olmalıdır.
Öyle Bir Ölsem
Öyle bir
ağlasam,
Öyle bir ağlasam ki çocuklar
Size hiç gözyaşı kalmasa…
Öyle bir
aç kalsam,
Öyle bir aç kalsam ki çocuklar
Size hiç açlık kalmasa…
Öyle bir
ölsem,
Öyle bir ölsem ki çocuklar
Size hiç ölüm kalmasa…
Ne zaman
çocuklarla ilgili üzücü bir haber alsam Büyük Usta Aziz Nesin’in bu dizeleri
gelir aklıma...
Çocuklarımız
ölmesin, çocuklarımız hiç ağlamasın, çocuklarımız hiç aç kalmasın…
Çocuklarımıza
aydın yarınlar bırakmak hepimizin görevidir.
Bu
vesile ile de Büyük Usta, Aziz Nesin’i aramızdan ayrılışının 25. Yıldönümünde
saygı ve özlemle anıyorum…
Geleceğimiz
çocuklarımıza da; aydın yarınlar diliyorum.
Esen Kalın…
Sevgilerimle…