Sendikadan
ziyade iktidara yakın bir dernek gibi çalıştığını belirten Aydoğan, ‘‘Eğitim
Bir-Sen ve Diyanet-Sen, bizi bağnazlıkla (!), toplum düşmanlığıyla suçlamış,
toplumun her muhalif kesimini hedef göstermesiyle tanınan Akit Gazetesi de bizi
28 Şubatçı ilan etmiştir. Bu ithamların saçmalığı, ithamda bulunanlara bakınca
anlaşılıyor olsa da bağımsız sendikacılığın ne olduğunu göstermek zaruri hale
gelmiştir. Çünkü iktidara yakınlığı dışında albenisi olmayan bu iki kurum ile
'gazete' demenin gerçek gazetelere hakaret sayılacağı Akit Gazetesi,
tepkilerine bolca iftira ve kara çalma serpiştirmiştir.’’ dedi.
Aydoğan,
yalanlar ve gerçekleri söylemek şart olmuştur diyerek aşağıdaki belirttiği
şekilde sıraladı:
YALAN: Diyanet-Sen, Diyanet
İşleri Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokol
çerçevesinde uygulanan Kur’an kursu programının, Anayasa ile evrensel insan
haklarına uygun olduğunu ve bu konuda Eğitim-İş'in yalan söylediğini iddia
etmiştir.
GERÇEK: Söz konusu program,
Danıştay'a da aksettirdiğimiz üzere Anayasa'ya aykırıdır. Anayasa'nın 2.
Maddesi'nde altı çizilen Türkiye'nin Atatürk milliyetçiliğine bağlı, laik,
demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgusu ile söz konusu program
bağdaşmamaktadır. Yine Anayasa'nın 42.Maddesi'nde "Öğrenim hakkının
kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri
ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin
gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim
yerleri açılamaz." denmektedir. Oysa söz konusu program, bu hükümlere
aykırıdır. Atatürk ilkeleriyle de, çağdaş bilimle de ilgisi yoktur. Öğretmek,
biz öğretmenlerin işiyken, bunu devlet eliyle din adamlarına devretmenin de
anlaşılır bir tarafı bulunmamaktadır.
YALAN: Diyanet-Sen, Eğitim-İş'in
asıl derdinin Diyanet ile olduğu, MEB'in başka protokollerine Eğitim-İş'in ses
etmediğini iddia etmiştir.
GERÇEK: Eğitim-İş olarak MEB'in
bugüne kadar, yasal olarak öğretmenlerin yapabileceği eğitimleri, öğretmenler
yerine gerici vakıf ve derneklere verdirmek için yaptığı protokollere karşı
çıktık ve yargıya taşıdık. Bu hukuk mücadelelerimizin birçoğunda iptal kararı
alınmış ve çocuklarımız dernek/vakıf adı altında faaliyet gösteren
tarikatlardan bir nebze daha uzaklaştırılmıştır. Diyanet Sen'in buradaki
sızlanması "Hadi bizimki yasalara aykırı, e diğerlerine neden ses etmiyorsunuz?"
demekten ve diğerlerine ne kadar ses ettiğimizi görmek istememesinden başka bir
şey değildir.
YALAN: Eğitim Bir-Sen yetkilisi,
Eğitim-İş'in İslamofobik olduğunu, din alerjisine sahip olduğunu iddia etmiş,
bu ithamlarla hedef göstermeye çalışmıştır.
GERÇEK: Eğitim-İş olarak bizim din
ile değil, dini kendi çıkarları için kullanarak eğitimi bilimsellikten ve
çağdaşlıktan uzaklaştırmak isteyenlerle sorunlarımız vardır. Dinin eğitimde
araç haline getirildiğinde ne olacağını, FETÖ'nün eğitime, okullara nasıl
sızdığıyla tüm toplum görmüştür. Elbette ki daha düne kadar mülakatlardaki
torpiller neticesinde yapılan liyakatsiz atamalarla, okul yöneticilerinin yüzde
80'inden fazlasının üyesi olduğu Eğitim Bir-Sen, bu konuyu dert etmemektedir.
Toplumda ileride, FETÖ olayında olduğu gibi dinin tarikatlaşmasına tepki
oluşacaksa, bu tam da dini ağzından düşürmeyip onu kendi menfaatlerine
kullananlar ile kendi tarikatlarını korumak adına başkalarının hakkını yiyenler
nedeniyle olacaktır.
Aydoğan,
‘‘Eğitim-İş olarak hatırlatıyoruz: Türk Milli Eğitim Sistemi'ni Düzenleyen
Genel Esaslar'ın 2. Maddesi'nde, eğitimin amacına dair der ki: "Türk
Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada
ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki,
insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren;
ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan
haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik
ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve
sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak
yetiştirmek..." ifadelerini kullandı.
Aydoğan,
‘‘Biz Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün muasır medeniyetler hedefine inanan
eğitim çalışanları olarak, bu maddede bahsedilen ilkelerden geriye düşecek
herhangi bir uygulamayı kabul etmedik, etmeyeceğiz. Laiklik alerjisi olan
hezeyan sahiplerinin, laik, bilimsel ve çağdaş eğitime yönelik kurduğu karanlık
düşler, mücadelemizin ve bilimin ışığında yok olacaklardır. İnanıyoruz ki;
yasalar çerçevesinde ve ülkemizin gerçekleri yönünde bir adım attığımızda
yandaşlardan gelen bu feveranlar, o adımın doğruluğunun da sağlamasıdır. Dini
çıkarlarına alet eden FETÖ taklitçilerine verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı, son
derece memnunuz. Yolumuzdan şaşmayacağız.’’ şeklinde konuştu.