Değerli Dostlarım, Yurdumun Güzel insanları,
Yüce Yaradan deprem hakkındaKuran’daZilzal süresinde;
“Yeryüzü kendine
has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan,
"Ona ne oluyor?" dediği zaman.
İşte o gün,
yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.
O gün insanlar
amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden
çıkacaklardır.
Artık kim zerre
ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre
ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.”olarak buyurmaktadır.
Yine Yüce Yaradan Kuran’da bir çok ibretlik olayı anlattıktan sonra “Bunda
düşünen akıl sahipleri için ibretler vardır! Hiç düşünmüyor musunuz!”
şeklinde uyarılarıile bizleri düşünmeye veibret almaya davet ediyor!
İnsanoğlunun bu dünyada yaşamaya başladığı andan itibaren yüz yüze geldiğideprem
kaderidir!Bugün bile ne zaman olacağıbilinmeyen bir kaderidir!Lâkin depremin öncesi
ve sonrası kaderinin kazayadönüşmesidir!
Yapılan hataların, yanlışların ve önlem almamanın bedelini canımızla malımızla
ödediğimiz acı kaderimizdir!
Maalesef inşaatmaliyetlerinden demirden betondan kısarak, sülfatlı
deniz kumu kullanarak;tarım alanları ve fay hatları üzerine riskli çürük dayanımsız
binalar yapmak acı kaderimiz oldu!
Değerli Dostlarım, bir önceki yazımda, Anadolu coğrafyasında yaşanan
büyük depremlere ve arkada bıraktığı tarifsizacılara değinmiştim.
Özellikle son yaşanan 1999 Gölcük depremi sonrasında birçok bilimsel
toplantılar yapıldı.Yerli ve yabancı birçok bilim insanı tarafından olası depremlerin
zararlarını minimuma indirmek için kentsel dönüşüm programlarının acilen hayata
geçirilmesinin, riskli bölgelerdeki yapıların statik betonarmedayanım
testlerinin ve zemin etütlerinin yapılmasının önemi üzerinde duruldu.
Hazırlanacak deprem eylem planlarının acilen uygulanması için devlete,millete,
yerel yönetimlere, üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler
düştüğü belirtildi.
Özellikle Japonya’dan gelen bir heyet, İstanbul ve çevre illerdeki
birçok binanın çok riskli olduğunu yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini
belirtti.
Diyarbakır’da Hicret Apartmanı,Konya’da Zümrüt Apartmanı veİstanbul
Kartal’da Çınar Apartmanının kendiliğinden çökmesi sonucunda çok sayıdainsanımızınöldüğühafızalarımızda
hâlâtazeliğini korumaktadır.
1999 depreminden günümüze kadar deprem konulu birçoktoplantıya katılan
bilim insanlarının ortak görüşü yukarıda sıraladığımız ciddi önlemlerinalınmadığını
yazılı ve görsel basındaki beyanlarından öğrenmekteyiz.
Kentsel dönüşüm uygulamalarında problemlerin yaşanması, müteahhitler
ile hak sahiplerinin anlaşamaması, hak sahiplerinin ekonomik olarak zayıf
olması, rant iddiaları gibisebeplerdepreme dayanıklı binaların yapılmasını
engelledi.
Değerli Dostlarım, son Elazığ Depremi’nde bir daha gördük ki, depreme
dayanıklı binaların yapılmasında başarılı olamadık. Yüreklerimiz bir kez dahayandı.
Arama kurtarma ekiplerinin enkaz altından yaralıları kurtarmadaki başarılarıyla
gururlandık ve kurtuluş hikayeleriyleduygulandık.
Şimdi yaraları sarma, ders çıkarma, milli birlik ve seferberlikzamanıdır.Suçlu
aramanın da bir anlamı yoktur. Maalesef hepimiz gerekli önlemleri almadığımız
için suçluyuz.
İktidarı muhalefeti depremi kısır tartışmalara, siyasi yatırımlara ve
ranta kurban etmeyelim.
Deprem değil; çürük binalar öldürür! Unutmayalım
ki;hiç bir şey bir insanın hayatından daha değerli değildir.
Saygılarımla
28.01.2020
Doç. Dr. Şevket CİVELEK