Merhaba
güzel dünyamın güzel insanları, umut dolu yarınlarının lekelenmesi için her gün
daha fazla sorumsuzca davrandığımızın legal olduğu yıllardayız.
Boşlukları
zihninizde doldurduğunuz bu yazının sonunda gözünüzde beliren görüntü ile sizi
yalnız bırakmak zorundayım…
Hadi
başlayalım;
Bir düşünün
şimdi iyi insan olmak nereden geçiyor. Bizim yolumuz pek bu düzlüğe çıkmıyor
gibi ama yine de bunu tartışalım biraz. Mesela düşünüyor musunuz hiç? Her 7
insandan 1’i bedensel ya da zihinsel engelli lakin sokakta gördüğün manzara bu
istatistik ile örtüşmüyor. Sanırım çok kucak açıyoruz ve şımarıyorlar bizden
sıkıldılar. Yahut göçmen kuşlar bile artık bir hayli düzensiz göç ediyor nerde
insan yoksa oraya kanat çırpıyorlar bilmeden bir küfür ettik sanırım yoksa
fabrika bacaları ile ne alakası olabilir?
İnsanın
olmadığı yer var mı? Neyden geri kaldık ki biz?
Elimize
tutuşturdular sosyal medya denen bir zımpırtı birde olabildiğince emoji ile
süslediler duygularımızı sonra kalbimizde yaşadığımız tüm duyguları dokunmatik
tuşlarda yaşar olduk.Kâh ağladık kâh güldük, şehit haberlerine ağlayan
suratlar, kadın cinayetlerine sonsuz sinirli suratlar ve daha nice yüz
kızartıcı eylemler ile sosyal medyanın vicdanı rahat kahramanları olduk.
Aslında her şey olması gerektiği gibi sadece biraz sanal gerçeklik içinde
vicdan yapıyoruz. Şiddet gören kadının videosunu çekiyor tepki gösterilsin diye
paylaşıyoruz. Dediğim gibi dünya eğer o elimizde ki cihazlardan ibaret olsaydı
çoktan kurtarmıştık herkesi.
Hadi
insanoğlu kalk yatağından arkadaşına sarılmak yerine ona bir kalp gönder,
bahçedeki çiçekleri şarja tak hatta sevdiğin insanlara bluetooth ile bağlan.
Hadi hadi! Asla okumayacağın kitaplara ver son paranı ve kahvenin yanında
fotoğrafını çekip rafa kaldır.
Gerçekten
gülücük attığın mesajlarda sesli gülüyor musun?
Ya da o ünlü
kahveleri keyif alarak içiyor musun?
Sokak
hayvanlarına bir sigara paranı ayırabiliyor musun?
Her yediğini
içtiğini fotoğraflarken aklına geliyor mu ailesine ekmek götüremeyince intihar
eden babalar?
Dersine
girmeyen öğrencinin maddi durumunu düşünüyor halini hatırını soruyor musun? İntihar
etmeseydi sorardın eminim.
Yüzü asık
gelen bir taksiciye yolu tarif ettikten sonra bir hoş sohbet ediyor musun?
Senin yere
attığın her pislik için bir garibin beli bükülüyor hiç
düşünüyor musun?
Rastgele
bastığın her sifonda 5 litre su harcanıyor dikkat ediyor musun?
Maaşını bir
gün eksik verdiğin işçinin akşam ne yediğini merak ediyor musun?
Şehit
haberlerinden hemen sonra o en sevdiğin diziyi aynı merakla izliyor musun?
Hem fikir
olalım şimdi tarih çok büyük buhranlar ve dünya savaşları gördü. İnterneti
olmamasına rağmen bizden daha çevrimiçi, sosyal medyaları olmamasına rağmen
bizden daha fazla paylaşmayı seven atalarımıza şükürler olsun ki şunu
biliyoruz:
Bizi ne
depremler yıkabilir ne savaşlar bizi bizden daha iyi hiçbir kuvvet yıkamaz. Bu meraklarım
ve sorduğumuz sorular bir yana dursun.
Verdiğimiz
tüm gerçek cevaplarda en büyük ayıbımız olsun.
Kendimize,
ailemize ve tüm canını yaktığımız insanlara…