Gerçek bilgi ve hakikat size nüfuz edince ebedi ölümsüz doğanızı hissetmeye başlarsınız. Sadece bedenden ibaret olmadığınızı idrak edersiniz.
Dünyevi bilgi geçici, bilinç ise ebedidir. Gerçeği bulmak için yükselmek gerekir, bu da ebedi bilinç ile mümkündür. Bilinç yükselince hakikati bilme ortaya çıkar.
Hakikati bilince hakikati görmeye başlarsınız.
Mutlak düzeyde bilme, görme ve bilgi eş anlamlıdır. Canlı olan ölü olan aracılığıyla bilinemez, dünyasal olanla da varoluşsal olan bilinemez. O yüzden bilmeye çalışmayın, görmeye, hissetmeye, yaşamaya çalışmak gerekir.
Görmek için de aramak gerekir. Gerçeği ararsanız hakikati de görürsünüz. Hakikat öğretilmez, aktarılır. Öğretmek dayatmak, şartlandırmak, köleleştirmek demektir.
Hakikati aktarmak özgürleşmek ve özgürleştirmek demektir. Öğrenci olmak ve öğrenmek ezberlemek, kendini kalıba sokmak demektir. Herkes eğer hakikati görürse yanılgıyı yener çünkü o zaman gerçek doğar. Gerçeği keşfetmek için mücadele etmek değil, yanılgıyı yenmek gerekir.
Yanılgı acı çektirir ve sizi gerçekten uzaklaştırır. Hakikati görmek için varoluşsal bilgi kapıları açılmalıdır. O zaman fizikötesi dünyaya giriş yapılır.
Çocukluktan dayatılan dünyevi bilgi
hatalı sonuçlar vermiştir çünkü ezberleme üzerine kurulmuştur .
Çocukların merak, düşünme, sorgulama yetenekleri engellenmiştir. Bu, aslında bir zehirdir.
Bu zehirden temizlenmek için varoluşsal bilgilerle donanmak gerekir. Kendinize tekrar yaklaşmak için dünyevi bilgi bırakılmalı ve varoluşsal kıyılarda yüzülmelidir. O zaman varoluşsal akış sizi hep gerçekte tutar.
Tüm eski kavramları bırakın ki , yeni olan her şey içeri girsin. Yeni olan için içinizde yer açın, varoluşsal bilgileri içinize alarak her an gerçek içinde kalın.