"Sabahlarımızı renklere boyayacak insanlara ihtiyaç var şu dünyada.”
(Cemâl Süreya)
Cemâl Süreya...
30 yıl önce bugün yitirdik...
Hani;
''Yarını Bilmem.
Rakı İçtiğin Gün Ölmezsin''i...
"Seni seviyorum'dan daha özel bir cümle de var:
'Sana güveniyorum'.
Çünkü herkes herkesi sevebiliyor; ama herkes herkese güvenmiyor."u...
"İnsanlardan korkarım ben; kalbi, vicdanı, adaleti olmayan insanlardan."ı...
"Mustafa Kemâl bir temeldir
Bir yöndür
Onu ancak devam ettirerek sürdürerek sevebiliriz
Kendisine yeni şeyler
Yeni değerler ekleyerek sevebiliriz
Yalnız yüreğimizle değil
Aklımızla da sevelim.
Mustafa Kemâl en büyük zaferini o zaman kazanmış olacak"ı
yazmış ozan...
***
''Kozbeyli Bilgesi'' Hüseyin Yurttaş şöyle tanımlar onu;
"Cemâl Süreya, adından bir harfi, ömründen de kalanı attı.
O gideli 30 yıl olmuş. Ölümlerin/ölenlerin ardından zaman nasıl da hızlı geçiyor.
Biz, pek önemsediğimiz o günlük hayhuy içinde koşuşurken, gün geliyor sevdiklerimizi anmayı bile unutuyoruz.
Birkaç şiirini okumazsam, uykum hep haram olur!"
“Tanrı binbirinci gece şiiri yarattı
Binikinci gece Cemal’i.
Bin üçüncü gece şiir okudu Tanrı
Başa döndü sonra,
Kadını yeniden yarattı.” da Ülkü Tamer'dendir...
***
"Cemâl Süreyya"
yıllar sonra girdiği bir iddiayı kaybedince soyadındaki “Y” harflerinden birini çıkardı..
Artık Cemâl Süreya’ydı..
Dört kez evlendi,
26 farklı evde yaşadı.
Onlarca iş değiştirdi..
Maliye Bakanlığı'nda çalıştı, darphanede müdürlük yaptı..
Sonunda şair oldu.
Hem de büyük şair!
Oysa o bu büyüklüğü hiç kabul etmedi.
Şöyle tanımladı kendini;
“Çok şükür, büyük şair değilim..
Ama bir sır söyleyeyim mi kulağına..
Cins şairim ben!.
Çıkar giderim.
Nişancı bir şairim,
Gözünden haklarım imgeyi...”
***
Sunay Akın anlatıyor:
Cemâl Süreya Darphane’de müdür; paranın yerinde şair müdür.
Bütün yolsuzlukları tespit edip, rapor eder, Ankara’ya gönderir, mükafat bekler, ama ses yok.
Bir daha yazıp bir daha gönderir.
Çok geçmeden zamanın bakanı Darphane’yi teftişe gelir.
Gelir ama Cemâl Süreya’nın elini bile sıkmaz.
“Bu kapının arkasında ne var?” diyerek bütün odaları dolaşır.
Cemâl Süreya’ya hiç muhatap olmaz, yardımcılarına sorar. Bu kapının arkasında ne var, burada ne var… İki saat dolaşır ve gider.
Giderken Cemâl Süreya der ki:
“Bir kapı var ki, onu size hiç açmayacağız”.
“Hangi kapı, ne kapısı” der bakan.
“Gönlümüzün kapısı”.
Bakan gider, bir rapor hazırlar:
Darphaneyi gezdim, çok pis buldum.
Müdür Cemalettin Seber’i (Cemâl Süreya) görevden alıyorum.
Cemal Süreya bu yazıyı alınca bir basın toplantısı düzenler ve der ki:
“Bakan haklı, gerçekten de o gün şanlı Darphane, tarihinde ilk defa kirliydi.
O da Sayın Bakanın burada teftişte olduğu saatlerdi!”