Biraz gerilere gidelim bu yazımın başında; tam yirmi bir
yıl geriye, iki binli yıllara… Sonra doğanların, youtube ve benzeri programlar
ve internet sayesinde izleyip öğrendikleri, ben ve akranlarım ile büyüklerimin ise,
yerinde izlememiş olsak dahi, televizyon kanallarından, bulunduğumuz mekânları
minik statlara dönüştürerek izlediğimiz maçlara...
Evet, yıl 2000 ve Galatasaray takımı Avrupa kupalarında
ülkemizin göğsünü kabartıyor ve finale doğru yelken açıyordu. İşte bu zorlu
yolda, önümüze çıkan etaplardan biri de, İngilizlerin Leeds United ekibi ile
yapılacak olan yarı final tur maçıydı.
Maalesef, turun ilk maçı için İstanbul’a gelen bir grup İngiliz
holigan, çarşıyı pazarı birbirine katıyor, dur diyenlere saldırıyor, sözde
medeniyetin en inanılmaz davranışlarını Taksim ve çevresinde sergilemekten
kendilerini alıkoymuyorlardı. Ve sonuç olarak, onlarca yaralıdan ikisi,
kendilerince hak yolunda helak oluyor ve son deplasman maçlarını dahi
izleyemiyorlardı.
Neticede, gururumuz Galatasaray, Leeds ekibini, evine iki
gol ve iki tabutla gönderiyor, İngiltere’deki karşılaşma da,2-2’lik
beraberlikle sonuçlanınca, ekibimiz finalde bir başka İngiliz, Arsenal’in
rakibi oluyordu.
Bu kısa tarihsel hatırlatmadan sonra Leeds ekibi ile
devam edelim;
Galatasaray’a elenerek, olası bir Avrupa Şampiyonluğundan
olan Leeds ekibi, sonraki birkaç yıl içerisinde Premier Lige tutunsa da,
İngilizlerin alt ligi olan Championship’e gerilemekten kendisini alamadı. Ve
hatta birkaç sezon sonra, bu ligden de bir alta düştüler. Ve futbolun görünür
sahnesinden oldukça uzaklaştılar.
Ne zamana kadar?
Yazımın konusu olan “MarceloAlbertoBielsaCaldera” yani herkesin
tanıdığı adıylaBielsa, teknik direktörlüklerini yapmaya başlayana kadar…
2017–2018 sezonu sonunda,çalıştırdığı Lille ekibiyle
devam etmeyerek, 2018–2019 sezonu için Leeds United ile anlaşan ve Fransa Lig
1’den, İngiltere’ye, Championship’e gelen Bielsa, Leeds ekibini yeni baştan
yaratıyor ve ilk sezonunda, Premier Lige çıkış bileti için play-off oynamaya
hak kazandırıyor.Ne var ki, ilk yıl play-off duvarını aşamıyor Leeds ekibi…
Kendisine olan inanç kaybolmamış olacak ki, Leeds ekibi Bielsa ile devam kararı
alıyor ve ikinci sezonunda Bielsa’lı Leeds United, 10 puan farkla
Championship’i lider tamamlıyor ve direkt Premier Lige çıkıyor.
Uzun bir aradan sonra Premier Ligde boy gösteren Leeds
ekibi, orta sıralarda yer alıyor bu sezon ama, zannımca şimdilik… Rakiplerine
oranla daha mütevazi kadrosu ile bu sezonu düşme korkusu olmadan, hatta ilk on
içerisinde bitirecek gibi duruyor. Oynadıkları son maçlarında, Premier Ligin
zirvesindeki, PepGuardiola’nın çalıştırdığı Manchester City takımını, hem de
deplasmanda 2-1’lik skorla geçerken, teknik direktörleri Bielsa yaptığı
açıklamalarla yine gündem yaratıyor;
“Bu maçın sonucunda benim başka bir teknik direktöre
karşı üstün geldiğim veya onu mağlup ettiğim anlamı çıkmıyor. Yalnızca Leeds
United’ın Manchester City’yi mağlup ettiği anlamı çıkıyor. Hepsi bu…”
Yurdumuza dönelim…
Süper Lige şampiyonluk parolası ile başlayan Fenerbahçe, sezon
başındaki transferlerine ve teknik adam Erol Bulut değişikliğine rağmen aradığı
futbolu ve sonuçları bir türlü bulamadı. Ve biliyorsunuz, birkaç hafta önce
yollar Erol Bulut ile ayrıldı. Fenerbahçe bir hazırlık müsabakası bile yapmamışken,
Erol Bulut’un, Emre Belözoğlu ve diğer ekiple çalışamayacağını, mutlaka bazı
hiyerarşik sorunlar yaşanacağını ve bunun mutlak suretle takıma yansıyacağını
söyledim hep…Sadece ben mi? Ama bazı kişiler veya zümreler yok sayılamıyorlar Fenerbahçe
gibi büyük ekiplerde… Erol Bulut sezon başından itibaren, tek ağız, tek yetkili
olabilseydi ve hatta çalışma arkadaşlarını, ekibini, özgürce kendisi
belirleyebilseydi, Fenerbahçe daha net bir futbol oynuyor olurdu diye
düşünüyorum. Ama Erol Bulut yok artık! Kendisinin gidişiyle de Bielsa sesleri
taraftar cephesinden yükselmeye başladı hemen!
Peki, kim bu MarceloBielsa?
Arjantinli olan teknik adam, Arjantin ekiplerindenNewell'sOldBoys
ekibinde uzun yıllar forma giydi. 1980 yılında başlayan teknik adamlığında en
göze çarpan zamanlar, Arjantin Milli takımı ve Şili Milli takımını çalıştırdığı
yıllar ile İspanyol ekibi AthleticBilbao’lu yıllarıdır. Özellikle Şili Milli
takımını çalıştırdığı dönemdeki, Şili’nin, sahanın her yerinde baskı yapan ve
hemen her atağında gol arayan futbol tarzı akıllarda yer etmiştir.Kendisine “el
loco” lakabını uygun görmüştür sevenleri… El loco kelimesi İspanyolcada “deli”
anlamına gelir. Bielsa, kimilerine göre delidir çünkü;
Rakiplerinin maçlarını izlemek ya da izletmekle kalmaz,
antrenmanlarına da casus gönderir, izletir, görüntü aldırır ve izler. Maç
videoları olmazsa olmazdır. Ve antrenmanlarında mutlaka kullanır. Hatta bazı
futbolcularına özel olarak bazı maçlardan kesitler izlettirir.
Bazı antrenmanları yüksekten izler. Yoksa çıkacak bir
yer, bir ağacın tepesi de işini görür.
Son takımı Leeds’e geldiğinde, bir maç biletini, bir
taraftarın kaç saat çalışması sonucunda satın alabileceğini sorar! Hesaplar,
kitaplar ve 3 saat diye bir sonuç gelir önüne… İlk idmandan önce tüm takım,
antrenman sahasının etrafında 3 saat mıntıka temizliği yaparlar.
2016’da Lazio’ya imza atar teknik sorumlu olarak… Sadece
iki gün sonra Lazio’dakibazı durumların hoşuna gitmediğini ileri sürerek istifa
eder.
Bir gün takımındaki bir futbolcusu evlenir. Nikâhın
yapıldığı otelde, nikâhtan sonra antrenman niyetine maç kaseti izletir
oyuncularına…
Fransa’nın Lille ekibi ile anlaştığında, antrenman
tesislerine bir aile olabilmek maksadıyla, bungalov evler yaptırır ve takımını sürekli
olarak kampta tutar. Beraber yer, beraber içer, beraber uyurlar.
2014 yılında Fenerbahçe’de görev yapan sportif direktör GiulianoTerraneo’yu
hatırlarsınız; o dönem bile, Bielsa Fenerbahçe’ye öneriliyor ve hatta Bielsa,
son sezonun maç kasetlerini, tesislerin fotoğraf/videolarını ve oyuncu
listesini istiyor. Ancak Terraneo, “ben o deliyle kavga ederim” diyerek
reddediyor bu transferi…
Deli, meli… Bu kadar ismi geçtiğine göre var bir hikmeti!
Ne dersiniz?