Medeniyet,Bedeviyet’in zıttı dır.
Gerek medeniyet kelimesi gerekse bedeviyet,
Arapçadır.
Medeniyet,şehirleşme,yerleşik düzen anlamına gelir.
Bu sebeple Medine şehrinin adını bizzat Hz.Peygamber
Vermiştir.
Hz.Peygamber,kendi kavmine,”Bedeviliği bırakınız,
Medeni olunuz” hadis-i şerifi kendisine aittir.
Zira,çöllerde yaşayan,deve çobanlığı yapan,göçebe
Hayatı yaşayanlara Bedevi denir.Onların da bu yaşam
Biçimlerine Bedeviyet denmektedir.
Göçebe halinde yaşayan bedeviler,asla medeni olamazlar.
Onlar yaşam kültürleri sadece öğrendiklerinden ve şimdiye
Kadar atalarından öğrendiklerinden ibarettir.
Halbuki medeniyet,köy,ilçe ve şehirlerden başlar.
Gezici olanların,köy,ilçe ve şehir yaşamları olamaz.
Yalnız burada,Bedevilerle,bizim Asil Yörükleri,Türkmenleri,
Horasan Erenlerini karıştırmamak gerekir.
Bedeviler,çöl ve vahalarda yaşarken.bizim Türkmenlerimiz
İse,kendi yaşam kültürlerinden kopmadan,şehir medeniyetine
Her zaman ayak uydurmuşlardır.
Zira,bizim Yörükler,hayvanlarını otlatmak amacı ile kışlak ve
Yaylaklara giderler.
Bunların gittiği yerler bölgesel farklılıklardır.
Yoksa,Ege de,Akdeniz bölgesinde,iç Anadolu’da her zaman
gittikleri yerler aynıdır.Kültürlerinden bir şey kaybetmezler.
Çoluk-çocuğunu okutmak için,yerleşik düzen içinde
Evleri vardır.Kendileri kıl çadır içinde OBALAR halinde
Değil,sadece kendi hayvanları ile mevsim geçişlerinde
Bölgesel yaşarlar.
Yörüklerimiz,il.ilçe ve köye döndüklerinde yerleşik yaşamda
Zorluk çekmezler.
Bedeviler ise öyle değildir.Kaba,medeni olmayan,deve çobanlığından
Başka bir şey bilmeyen kişilerdir.
İşte bu sebeple,Hz.Peygamber,onlara atfen yukarıda bahsettiğim
Hadis-i şerifi söylemiştir.
Hiç şüphe yok ki,”Bedeviler “ de,insan olarak kültür sahibidirler.
Onlarında dilleri,inançları,örf-adet,gelenek ve görenekleri vardır.
İşte bunların sahip oldukları bu kültürler,bir şehir hayatının kültür
Değerleri ile kıyaslandığında,çok iptidai(basit),pek fakir ve pek
Kaba kalırlar.
Şehirler yani yerleşik düzen içinde birlikte yaşanılan yerlerde,
Şehirler büyüdükçe,sosyal ilişkiler arttıkça,kültür değerleri gelişir.
Zenginleşir ve hayranlık uyandıracak hale gelir.
İşte “Medeniyet Kavramı” da,milli kültür değerlerin geliştirilmesi,
İnceltilmesi,zenginleştirilmesi ve de zamana hayran bırakacak
Bir terkibe ulaşmasındandır.
Buna göre,her milletin kendine has olmak üzere hars,ekin,kültür
Adını ne derseniz deyiniz,KÜLTÜR MALZEMELERİ vardır.
İşte bunlarda,bir milletinin medeniyetinin ana malzemeleridir.
Kavimler,toplumlar,milletler sahip oldukları kültür malzemelerini
Çok iyi işlerler,geliştirirler,inceltirler,sonunda muasır bir medeniyeti
Ortaya koymuş olurlar.
Büyük düşünür,sosyolog,filozof,M.Ziya Gökalp,”Türk Milletindenim,
İslam ümmetindenim ve Garp Medeniyetindenim” demesine rağmen,
Daha sonra ise,Garp Medeniyeti yerine ,MUASIR MEDENİYETİNDENİM
Demiştir.
Her milletin kendi değerleri olan Kültür malzemelerini iyi işlerlerse,
Büyük bir medeniyet çağı yaşatırlar.Bunun için GARP,ŞARK medeniyeti
Dememek lazım.Bu sebeple de Ziya Gökalp,Türk Milletinin muasır
Medeniyetler seviyesine gelmesi için,sosyolojik çalışmalar yapmıştır.
Muasır medeniyetler seviyesine ulaşabilmek için,her millet
Kendi sahip olduğu milli ve manevi kültür malzemelerini,unsurlarına
Karşı yabancılaşmadan,kendi şahsiyet ve üsluplarını koruyarak,
En ince ölçüler ve teknikler kullanarak,asırlara hayran bırakacak
Bir medeniyetin mümessilleri(Temsilcileri) olabilirler.
Örnek vermek gerekirse,Ülkem de bir çok taş ve çakıl taşları da
Mevcuttur.Ama,ülkem taşlarını bir Mimar Sinan inceliği,ustalığı
İle yontarak Süleymaniye Camisini çıkarabilme hünerini
Gösterebilmektir.
Mesela,Fuzuli’nin TÜRK DİLİNDEN,”SU KASİDESİ” çıkarması,
Ayrıca Yunus Emre’nin Ölümsüz İlahileri ve de Yesari Mehmet Esat
Ve Mustafa Râkım efendiler gibi,HAT ÜSTADLARI, Harfler
Hatlara adeta ruh vermişlerdir.
Demem odur ki;Türk-İslam medeniyetimizin milli ve manevi
Değerlerimiz içinde yer alan,dini menkıbelerimizden,milli
Tarihimizden,ne romanlar, ne tiyatrolar,nice eserler ortaya
Konabilir.Malzeme bol,ama onları bir esere dönüştürecek
Bir usta gerek.
Başka milletlerin medeniyet malzemelerini taklit etmekle,
Onların medeniyetlerine ayak uydurmakla,MEDENİ
Olunmaz.
Asla Unutmamak gerekir ki;”TÜRK MEDENİYETİNİN
HAM MADDESİ TÜRK KÜLTÜRÜ,MİMARI DA
TÜRK MİLLETİDİR.”
Bu da böyle biline.
Taklitle,ne sanayi,ne ekonomi, ne de teknolojik olarak
Bir yere gelemeyiz.Geldiğimizi sananlar sadece suni-yapay
Bir görünüm içindeki kum kalelerini görenlerdir.
Sanayi ve teknolojik ürünlerini taklit ederek,kendi MİLLİ
TÜRK SANAYİMİZİ yıllar sonra kurabildik.
Yıllarca İtalyan fiatını,Fransız Renosunun montajını
Yaptık.Sanayimiz MONTAJ SANAYİDEN ileri gidemedi.
Bir TÜRK OTOMOBİLİ üretemedik!
Medeniyetler,milletlere göredir.Türk Medeniyeti,
İslam Medeniyeti,Fars medeniyeti,Japon medeniyeti,
Slov medeniyeti,İngiliz medeniyeti,Arap medeniyeti v.s
Gibi.Avrupa-Asya Medeniyetleri diye izah etmekte
Yanlıştır.Zira,Medeniyetler,milletlerin kültür malzemelerin
Ham maddelerinin işlenmesi ile ortaya çıkar.
Türk Milletini ve Türk Medeniyetini,yabancı medeniyetlere
Sürüklemek isteyen “MEDENİYET FUKARALARI”
Yanıldıklarını gördüler ve de görmeye devam etmektedirler.
Genel
17 Nisan 2019 - 13:18
MEDENİYET VE BEDEVİYET
Ali Koçlu'nun yazısını okumak için tıklayınız...
Genel
17 Nisan 2019 - 13:18
İlginizi Çekebilir