"Benim kâbem, ahlâklı insandır!..."
Böyle diyordu bir seslenişinde!.
Bir röportajında,
Bir yürek sesinde!...
Böyle tarif ediyordu Usta!...
Bir insanın;
Alıp alabileceği en büyük pâyenin,
Dürüstlükten,
Ahlâktan geçtiğini,
İbadetin ve inancın daha sonra geldiğini,
Böyle anlatıyordu o güzel yüreğince...
"Benim kâbem, ahlâklı insandır!...
... yani üreten,
paylaşan,
zulme sessiz kalmayan,
zâlime boyun eğmeyen!...
... aklı,
yani bilimi,
bilgiyi;
... duyarlılığı,
yani insanı insan yapan değerleri,
sanatı;
... vicdânı,
yani düşünceyi,
felsefeyi;
HAKKIYLA KULLANAN!...
... bütün bunları birleştirici,
koruyucu bir "insanî üst kimlik" olarak değerlendiren;
diğer bütün özelliklerimizi,
tüm saygınlıkları içerisinde,
bu birleştirici üst kimliğin altına koyan,
ahlâklı insan değerleriyle beslenen
kişileri kastediyorum!..."
Böyle kast etti kendini,
Böyle anlattı önemsediği şeyleri...
İçinde boğulduğumuz,
Nasıl derin sözler!...
Nasıl yürek'çe bir sesleniş!...
Lütfen tekrar tekrar okuyun dostlar!.
Tekrar tekrar...
Her okuduğunuzda;
Hayata dair,
Yeni bir kazanım elde ettiğinizi göreceksiniz...
Bugün Timur SELÇUK öldü dostlar!...
Henüz 74'ünde,
Bir büyük Usta öldü bugün!...
Timur SELÇUK!...
Dolu dolu geliyor değil mi ağıza.
Büyük, çok büyük bir Usta!...
Bugün yitip gitti bu diyârdan!.
Tüm üretimleri, insanlığı, yaşanmışlıklarıyla...
**********
2 Temmuz 1946'da;
İstanbul'da,
Ünlü bestekar Münir Nurettin'den oldu!.
Tiyatro sanatçısı Şehme Hanım'dan doğdu!...
Galatasaray Lisesi'nde eğitimine devam ederken;
İstanbul Belediye Konservatuarı'nın,
Piyano bölümünde de öğrenim görür...
Liseyi bitirdikten sonra,
Henüz 16 yaşında Paris'e giderek;
Müzik Öğretmen Okulu'nun,
Bestecilik ve Orkestra Yönetim bölümünden mezun olur...
5 yıl boyunca Paris'te,
Hem öğrencilik yapar!.
Hem o genç yaşta eğitmenlik!...
Midesinin sağlığını kaybeder ama!.
Birkaç kez geçirdiği mide kanamasının ardından,
Midesinin 5'te 1'i alınır.
Yine iyileşmez!...
1967 yılının Nisan ayında;
Hotel Deu Hastanesi'ndeki
Notre Dame koğuşuna yatırılır!...
Oldukça ağır geçen bir ameliyatla,
Midesinin üçte ikisi daha alınır...
5'te 4'ü alınan,
Küçücük kalan bir mideyle yaşar Usta!.
Ömrünün geri kalanında...
1967'da Türkiye'ye döner...
Ve ilk plâğını çıkarır...
Cahit Sıtkı TARANCI,
Orhan Veli KANIK
ve Ümit Yaşar OĞUZCAN gibi,
Usta Şair'lerin Şiir'lerini besteler,
Kendi seslendirir...
Bu yorumun ve üretimin,
Çok beğenilmesi üzerine;
Attila İLHAN
ve Nâzım Hikmet gibi üstatların da,
Şiir'lerini besteler!...
Ve yine piyanosu eşliğinde,
Kendi seslendirerek konserler verir...
Henüz 28 yaşında,
Tüm dünyanın tanıdığı bir müzik insanıdır artık!...
Oda müziği çalışmalarına yönelir...
Müzik adına;
Hem yetiştirdiği öğrencileriyle,
Hem sayısının zor hesaplanacağı üretimleriyle,
Bir efsanedir Timur SELÇUK!...
Kimilerine göre;
Müziğe olan evrensel katkısıyla,
Babasını bile geçer...
Çok sayıda tiyatro ve film müziği hazırlar...
1977'de,
Henüz 31 yaşındayken,
İstanbul Oda Orkestrası'nı kurar...
**********
Ömrü boyunca;
13 albüm,
17 kırkbeşlik plak,
Cahit Sıtkı TARANCI,
Orhan Veli KANIK,
Ümit Yaşar OĞUZCAN,
Ahmet Muhip DRANAS,
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL,
İzzettin ÇALIŞLAR,
Yılmaz ONAT,
Attila İLHAN,
Ceyhun Atıf KANSU,
Aziz NESİN,
Nâzım Hikmet,
Ataol BEHRAMOĞLU,
Ömer KERMOL,
Selim SELÇUK,
Erdem BUR Şiir'lerini bestelediği 49 şarkı,
16 oda müziği,
22 oyun müziği,
11 tiyatro müziği,
1 senfonik Şiir,
3 bale müziği,
10 tane de film müziği üretmiştir...
Ömrü üretimle geçmiştir...
Bir röportajında,
Kendisini engel tanımayan bir mücadeleci olarak tanımlar...
Ve ekler sonuna:
"Sorumlu olduğum, sevdiğim bir Türk milleti var...
Bir halk var...
Sadece kendimi düşünerek yaşarsam;
Hesap günü, hesabımı veremem...
Allah, bana çok büyük bir yetenek vermiş...
Kimsenin duymadığı sesleri duyuyorum ben...
Ondan bir beste yapıp sunuyorum...
Üst düzey bir duyarlılık vermiş bana Allah...
Çiçeğin sesini duyuyorum,
Kuşun sesini duyuyorum,
Denizin sesini duyuyorum!...
Bunları değerlendirip;
Bir ürün ortaya koyuyorum
ve bunu paylaşıyorum...
Tabi ki de haksızlıklar karşısında da dik duruyorum,
Sessiz kalmıyorum.
Kalamıyorum...
**********
Ömrü boyunca dik durdu Usta!...
Sessiz kalamadı hiçbir haksızlığa,
Hiçbir çığlığa...
Gezi olaylarındaki açıklamaları halâ akıllarda...
Şimdi sesi;
Boşlukta,
Araf'ta!...
Kaybolmadı ama,
Duruyor oralarda!...
Her andığımızda,
Dinlediğimizde,
Hatırladığımızda!...
Anısına,
Tüm üretimlerine
ve insanlığına saygıyla...