Uzman Diyetisyen Hüdanur Ulutürk ramazan ayının girmesiyle birlikte öğün sayısının azalırken öğünlerde tüketilen miktarların arttığını, öğün içeriklerinde de yağ, şeker içeriği yüksek makarna, pilav, tatlı et ürünleri gibi besinlerin daha fazla tüketildiğini, posa içeriği yüksek sebze, meyve ve tam tahıllı ürünlerin tüketiminin ise azaldığını söyledi. Hayatımızın her döneminde olduğu gibi ramazan ayında da yeterli ve dengeli beslenmenin sağlıklı ve zinde olmanın temel basamaklarından olduğunu aktaran Ulutürk, sağlıklı beslenmek için alınması gereken besin öğelerinin iftar ile sahur arasında dengeli bir şekilde dağıtılması gerektiğinden bahsetti.
Sahurda Kahvaltı Tercih Edin
Ramazan ayında sahurun atlanması durumunda oluşan uzun açlık
süresinin metabolizma hızını yavaşlamasına, kan şekeri ve tansiyonun düşmesine,
mide asit salgısının artması ile mide yanmalarının oluşmasına sebep olacağından
bahseden Hüdanur Ulutürk; “ Ayrıca erken saatlerde düşen kan şekeri hipoglisemi
belirtilerinden olan el ayak titremesi, baş ağrısı, aşırı öfke hali gibi sonuçlara neden olur. Sahur öğününde
kahvaltı tercih edilmelidir. Tokluk sağlamak ve kan şekerini gün boyu dengede
tutabilmek için tam tahıllı ekmekler tüketilmelidir. Protein kaynağı olan
peynir, yoğurt, süt ve yumurtanın sahurda yer alması uzun süre tokluk sağlar.
Yeterli posa alımını sağlamak için sahurda meyve ve sebzeye de yer vermeliyiz.
Sahurda tüketilen poğaça, tatlı, kızarmış ürünler ise susuzluk hissini
kuvvetlendirirken hazımsızlığı arttırarak gün boyu mide yanmalarına sebep olur.
Ayrıca kalp ve mide sağlığını korumak adına sahurdan sonra yatmak için en az
30-45 dakika beklemek gereklidir” dedi.
İftar Sofralarında
Pide Tüketimi Kontrollü Olmalı
Uzun süren açlık ve düşen kan şekeri sonrasında yağ ve şeker
oranı yüksek zengin bir sofraya oturulduğunda kişinin kendisini kontrol etmekte
güçlük çekeceğini, bu nedenle su, hurma ve çorbayla orucu açtıktan sonra mutlaka 10-15 dakika
beklenmesi gerektiğinin altını çizen Uzman Diyetisyen Hüdanur Ulutürk; “ İftarda
ana yemek olarak kızartma yerine haşlama, fırın veya ızgara tercih edilmeli ve
bir porsiyon ile sınırlandırılmalıdır. Ana yemeklerin yanına ilave edilen
makarna, pilav gibi yağ içeriği yüksek karbonhidratların miktarı azaltılmalı ve
bu besinler ekmek yerine tercih edilmemelidir. Ramazan ayının simgesi olan
pidenin tüketimi kontrollü olmalı, bir avuç içi büyüklüğünde pidenin bir dilim
ekmeğe karşılık geldiği unutulmamalıdır. Salata, yoğurt ayran iftar sofrasında
mutlaka yer almalıdır. Bağırsak hareketliliğini sağlamak adına yeterli lif
alımı için gece ara öğünü olarak mutlaka yaş ve kabuklu meyve tercih
edilmelidir. Alınan kalorileri yakmak ve kilo kontrolünü sağlamak için iftardan
bir saat sonra düzenli olarak fiziksel aktivite yapılmalıdır. Sağlıklı bir
metabolizma işleyişini sağlamak vücut su oranı düşüklüğüne bağlı halsizliği en
aza indirmek için iftardan sahura kadar dengeli aralıklarla en az 2 litre su
tüketimi önemlidir. Kızartmalardan tatlılara kadar bol çeşitli sofralarda tıka
basa tokluk hissettiğimiz öğünlerden ziyade çeşitli az hafif fakat yeterli ve
dengeli besin öğelerini içeren öğünlerimiz ile sağlıklı bir ramazan ayı
geçirebiliriz” dedi.