Evet, suçu bir ona bir buna atmak, adamlık değil. Ya da şu partiye oy verenleri ya da o partiye laf atmak da adamlık değil.
Rengimiz, okuryazarlığımız, tahsilimiz, ekonomik durumlarımız, alt-üst kimliğimiz de aynı olmayabilir.
Birbirimizi anlayacak ortak anadilimiz var…
Dinimiz aynı, ama mezhepsel farklılıklarımız olabilir..
Sen, ağacın köküne bak, dallarla, yapraklarla uğraşma!
En önemlisi de bayrağımız aynı. Aynı bayrak altında,
Beraber yaşıyoruz…
Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlara, Türk Milleti vatandaşı demişiz…
Acıyı, tasayı, sevinci, kederi, düğünü, ölümü beraber yaşamışız.
Bir milleti, hele Türk Milletinin birliğini ve beraberliğini bozmak kolay değildir…
Bunun için 40-50 yıllık projeler gerekir…
Bu bir devletin işi de değildir…
Çıkarcı devletlerin, Hıristiyan birliği ile bunu yapmak isterler…
Haçlı orduları, Türkler tarihte oldukları sürece hep olacaktır. Bütün mesele bizim HAÇLILAR karşısında AY YILDIMIZI ayağa düşürmemek…
Bir HİLAL uğruna nice GÜNEŞLER battığını unutma!
İçte kavgamıza sebep yok…
Dışa karşı birlikteliğimiz de her zaman HAYIR var…
Bak, gör Suriye’nin kuzeyine…
Senin ise güney sınırına…
14 bin kilometrelik yerden gelen ABD ile Rusya’nın kümelenmesine bak.
Senin haklılığını düşünen yok…
ABD sözcüsü utanmadan; “Siz, ülkeniz içindeki teröristlerle mücadele ediniz. Sınır ötesine geçmeyiniz” diyebiliyor!
Türklerin Tarihi, hep Bizans oyunları ile doludur…
Küresel dünya düzeni içinde, yer alabilmen için, her zaman güçlü olacaksın, ya da herkese ağam, paşam diyeceksin…
Türk milleti şimdiye kadar, maçı idare etmeye çalıştı…
Altı kere gittik yedi kere geldik diye gurur duyduk…
Günlük politikalarla devleti yönettik…
Devletten çok sistem olarak DEVLETÇİ olduk…
Petrolümüz mü var diyerek, hep petrolsüzlükten dem vurduk.
Hayallerimiz olmadı. Sadece düşündük ve günü hep borçlu kurtardık…
Devlet hizmeti devamlılık arz eder diyerek, yarımları tam yapamadan bıraktık…
Vatandaş değil, her şeyi siyasetçiler bilir diyerek, dipsiz kuyularda susuz kaldık…
Yağmur yağarken bile, testimizi dolduramadık…
Yollar yürümekle aşınmadı ama sıfır işçilik ile şehir yolları köy yollarını aratmadı…
Yolun şehri, köyü mü olur?
Artık DENİZ BİTTİ…
Bundan sonra ya KIYAMETE kadar var olacağız, ya da KÖLELİK DÜZENİ içinde, namahrem dediğimiz haçlılara köle olacağız.
O zaman Çanakkale ve İstiklal savaşı ile 15 Temmuz ve Diğer vatan-millet için ŞEHİT olanlara ne cevap vereceğiz?
Hiçbir kimsenin CEVABI olamaz…
“YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” Budur Türk’ün parolası…
Sınırlarını koruyamayan devlet, devlet değildir…
Böyle bir devleti yönetmek, bir Türk’ün karakteri olamaz…
Varsa bile o kişi TÜRK olamaz…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milleti ile bir bütündür.
Ana dili Türkçe ve Bayrağının rengi kırmızı beyaz, ay ve de yıldızdır…
Gerisi mi? Sadece teferruattır…