Hekimler olarak İnsan Anatomisini çok iyi
Biliyoruz.Zaten Anatomiyi bilmeyen de hekim olamaz.
Histolojiyi biliyoruz. Dolayısıyla Hücreleri biliyoruz.
Hücreleri, molekülleri, aminoasitleri, hormonları, genleri
Ve genomu bilmeden, Fizyoloji bilinmez.
Morfolojiyi biliyoruz...
Atomu, hücreyi, Dokuları, organları ve sistemleri
Biliyoruz.
Araba tamircisi, mekanik ya da elektronik parçaları
Ya değiştirir ya da tamir etmeye gider.
Hekimlik de bir SANATTIR..
Hasta ya da yorulan bir organı tekrar eski haline
Getirmek için, ilaçla, operasyon ya da fizik tedavi
İle semptomları gidermek için verilen hizmetlerin
Tamamına TIP HİZMETLERİ adı verilir.
Her yüz yılın hastalık kodları farklılık arz eder.
İnsan DNASI ( DEOKSRİBO NÜKLEİK ASİT)
Ged kodlarındaki bilgiler, Levh-i Mahfuzdaki
Bilgiler gibidir.
DNA mız bizim kader kalemimizin yazdığı
Bilgilerin şifrelendiği yerdir.
Bir insanda 60 trilyon hücre vardır.
Her hücrenin DNA sı bulunur.
DNA molekülleri yapısal görüntü olarak aynı
Olmakla beraber, şifreleri farklıdır.
Bu şifreler, GENLERİMİZ İÇİNDE bizim irsi olan
Yani genetik sistem hastalıklarını meydana getirir.
Thalesemi, diabet, down ve bazı sinirsel merkezli
Hastalıklar, aileden gelen ve mutasyona uğrayan
Genlerle bize geçer.
Şu anda bu hastalık yapacak olan GENOM’U
Tıbben tedavi edemiyoruz.
Bazı hastalıkları yapan genlerin bulunmuş olması,
O genin tedavi edilmesi, alınıp yok edilmesi şu anda
Teknolojik olarak, Moleküler Biyoloji ya da Genetik
Bilgilerimizle mümkün değildir.
Mesela BRCA1 geni, meme kanserini yapan genin
Adıdır. Bizler virüs, mantar, bakterileri de biliyoruz, ama
Onların insanı hasta etmelerini önleyemiyoruz.
Doğuştan gelen genlerin karakteristik özelliklerini
Taşımakla beraber, hastalıklı ve mutasyona uğrayan
Genleri, yumurta ve sperma zigotu meydana getirdiği ya da zigot
fetüs veya cenin hale gelince, Tedavi edilmesi çalışmaları
hızla devam ediyor.
Genetik durumların dışında,
“Canlıların en küçük yapı taşı olan hücrelerin” beslenmeleri
Önemli...
O sebeple,hücreler arası intestinal sıvının içindeki proteinin
Parçalanması için,Amino asitler oldukça önemli.
Hücreler,sıvılar içinde yaşarlar.
Bu sıvıya İNTESTİNAL sıvı adını veriyoruz.
Hücre beslenmesi için,aldığı besinleri kullanır,
Kullandıklarının posalarını da aynı sıvı içine bırakır.
Bu sıvılar daha sonra LENFATİK DOLAŞIMA KATILIR.
Burada yani Lenfamalarda AKKAN yani akyuvarlar üretilir.
Akyuvarlar, bağışıklık sistemimiz için oldukça önemlidir.
Bu sebeple, beslenme bizim beslenmemiz değil,
Hücrelerin beslenmesidir.
Endüstri ürünlerinin uzun süreli olması için,kimyasal katkılar
İle raf ömürleri uzatılıyor...
Salamdan sosise, yoğurtlara kadar..
Oksidan ve antioksidan kelimeleri herkesin ağzında.
Oksidan, ağır metallerde bulunan, okside olan besinler
Demektir.
Bunlar dip deniz balıkları ve GDO’lu besinlerdir.
Bunların başında, nişasta bazlı şeker gelir.
Yediğimiz tatlılar maalesef mısır glikozundan elde ediliyor.
Un ve unlu mamuller, Şeker ve donmuş yağlar..
Bu besinler, hücrelerin ölümüne veya mutasyona uğramasına
Sebep oluyor.
Hücrenin yapısı bozulunca, DNA’nın hücre TELOMARI kısalmaya
Başlıyor. Hücre telomarları yani boyları kısalınca,
İnsan ömrü de kısalıyor…
Ev yapımı, yoğurt, sirke ve yeşillikler yiyiniz.
Kuru Baklagillerden protein alınız.
Kırmızı ya da beyaz et fark etmez, ama hayvanın
Beslenmesi önemli.
Endüstri para kazanırken,insanlarımızın
Sağlığını asla düşünmüyor.
Zira, kapitalist sistem para kazanmaya endekslidir.
Hastalıklar arttıkça, hastanelerin sayılarını
Artırıyoruz.
Ne zamana kadar? Tedavi kolay ve ucuz değil...
Koruyucu hekimlik, işte beslenmemizin ve hastalıklardan
Korunmamızın temel ilkesidir..
Tedavi hekimlikten önce koruyucu hekimliğe
Önem verilmelidir.
Bunun için, belediyelere büyük bir görev düşmektedir.
Çevre sağlığı, evlere verilen suyun sertliği, Pazar yerlerinin
Denetlenmesi, park ve bahçeler, otoparklar,kaldırımlar,
Yürüyüş yollarının yapılması,şehir dokusunun korunması,
Yiyecek ve içecek satılan yerlerin denetlenmesi, halk sağlığının
Korunması v.s gibi
Sağlıklı başın sahibi, sağlıklı vücuttur.
Sağlıklı beslen ki;hastalık bizden uzak olsun...
İşte Beslenmenin anatomisi de budur...