Bize ne oldu? Evet, bu sorunun cevabını vermek kolay değil...
İşte bu sebeple, Müslüman Türk Milletinin
Sosyolojik ve psikolojik incelenmesi gerekir.
TV’lerdeki ve gazetelerdeki haberleri izliyoruz ve okuyup geçiyoruz.
O an tepkimizi bireysel olarak, kısır bir şekilde
“Ah, oh” demekle geçiriyor...
Müslüman Türk Milleti hep ataları ile övünür.
Atalarının, kişi hak ve hukukuna ne kadar saygılı olduğu,
Fatihin orduları savaşa giderken geçtikleri yerdeki bağdan
Yedikleri üzümlerin parasını omcaya astıklarını bir darb-ı mesel
Olarak anlatır, gurur duyarız.Tatbikata ve bunu yaşam felsefesi
Halinde getirmeyi düşünmeyiz.
Şeyh Edip Âlinin, medrese ve mescid kapısının üstüne
“EDEP YAHU” yazdığını ifade ederek, edepli olmayı söyleriz.
Hatta dilimize pelesenk ederiz.
Kendimizin EDEPSİZLİĞİ görmezden geliriz.
Hangi birisini sayacağım bilmiyorum.
Trafikte kavga etmeyen sürücü yok. Sinkafların sayısı belli değil.
Vakıf olarak kurulan yerde, çocuklara uygulanan tacizleri görmeden geliyoruz…
Kadın cinayetlerin sayısını vermek, psikolojik açıdan uygun görmüyorum.
Çocuk kaçırmaları ve en kötüsü eğitim yuvalarındaki
Öğretmen ya da hademeler tarafından yapılan tacizler.
Evli bir Bayan öğretmenin 17 yaşındaki öğrencisi ile yaşadığı yasak aşk.
Müteahhitlerin bir daireyi 10 kişiye satarak insanları
Amiyane tabiriyle “Soyulacak kaz” gibi görmeleri.
Al size “ ÇİFTLİK İNEK BANK!”
Eeeeee yıllarca milleti koyun sürüsü gibi görerek yönetenler oldu..
Kazan, kazan diyerek sonunda üçün birini alanlar oldu...
Pazara giderseniz aynı alacağınızı on yere sormadan asla almayın.
Evinizdeki elektrikli ev aletlerinin arızası durumunda,
Yetkili olmayanların arızayı adeta hasar haline getirdiği,
Adam, Mülüman hem de hacı! Bunu kendisi söyleyerek ticaret yapar.
Satış yaparken vallahi billahi der ama aldığın mal,üç gün sonra kullanılmaz hale gelir.
DÜRÜST OLMAK İÇİN İLLE DE HACİ OLMAK MI LAZIM?
Edep, herkesin malı değil mi?
Edepsizliğe PRİM mi vereceğiz?
Adamlık CİNSİYETTE filan değil.
Adamlık karakterde gizlidir.
Din ve inanç meselesi, Allah ile kul arasındadır.
Önemli olan iyi bir insan olabilmektir.
Hakim kararında, vicdanı ve cüzdanı arasında kalırsa, buna
ADALET Mİ DİYECEĞİZ?
Kaybettiği sağlığını tedavisi için hastaneye gelen hastaya,
Ameliyat sonucu karnında pens ya da gazlı bez unutacağız.
Hekim hatasından hayatını kaybedene para cezası vereceğiz!
Trafik kazası sonucu hayatını kaybediyor,
Hatalı araç kullanan kişi adli takip ile serbest bırakılıyor.
Dava 3 yılda bitmiyor.
Suçsuz yere 3 yıl hapiste yatıyor, sonra beraat ediyor,
Devlet ise “PARDON” diyor…
Hani geç gelen adalet, adalet değildi?
Ne olacak şimdi? Heçççç.
Adam, karısını ya da sevgilisini sokak ortasında yaralıyor,
Kimse HEY ne oluyor bile demiyor.
85 yaşındaki kadın ya da adamı, evinde parası için öldür,
Sonra PİŞMANIM bile demiyor.
Hırsızlık ve insanların psikolojisini bozarak, telefonla
Kendilerine polis, savcı gibi tanıdım, soygun yapanlar.
Bütün bu yazdıklarım maalesef insanların genel karakterini yansıtıyor.
Finlandiya da yapılan, ahlaklı toplumlarda Müslüman Türk
Milleti 72 . sırada L olduğunu görüyoruz.
Müslümanız ama Kur’an bilmeyiz.
Kur’an okuruz, ama anlamını bilmeyiz.
Sadece yatıp kalkmayı namaz biliriz…
İlk ayet, İKRA yani oku ile başlar. Bunu hep söyleriz,ama
kitap okumayız…
Deve misali bir toplum yarattık.
Devenin neresini düzeltirsen düzelt, sonunda yine deve oluyor.
Ey Türk Milleti! “Titre ve kendine dön” sözünü
SLOGAN haline getirdik ama tatbik eden yok…
Hücrelerimize kadar giren FETÖ ile mücadele bile siyasallaştırıldı.
Siyasilerden bahsetmek, millete hakaret olur.
Çünkü, bu vekiller ve parti genel başkanları, Millete
Örnek olması gerekirken, beyaz dediğini 3 gün sonra siyah diyebiliyorlar.
”Siyasi hakaret sözlüğü “ hazırlasam,
Tuğla gibi kitap olur…
Hiç kusura bakmayın. Biz, hep başkalarının ayıbını ararız.
Kendi ayıbımızı yine kendi ayıbımızla örteriz…
Sosyolojik olarak bozulan iç dengemiz, kişisel psikolojik
Bozuklarımızla tavan yapmıştır…
Sonuç mu? Çok basit…
Her millet, kendilerine layık olan yöneticilerle yönetilir..
Beğenmiyorsan O ZAMAN AKILLI OL.