Hz.Peygamber(sav),23 yıllık Peygamberliği zamanında,Bizans İmparatoru Herakliyus’dan,
Habeşistan-bugünkü Somali-Etopya- Kralı Neçaşi Ashame’ye,Bizans’ın Mısır valisi Mukavkıs’a,Sasani -Bugün ki İran-Hükümdarı Perviz B. Hürmüz’e,Yemen,Bahreyn,
Umman,Gassaniler gibi Arap Kabileleri ile Medine ve civarında oturan Yahudilere oldukça, edebi,nazik bir dille mektup yazarak,İslam’a davet etmiştir.
Mektuplar,özel elçilerle gönderildi.
Hz.Peygamber(s.a.v),İslam’a davet etmediği hiçbir kavme,kabileye,Kral ya da İmparatora savaş açmamıştır.Bu çok önemlidir.Zira,Din,sadece Tebliğden ibarettir.
Bu dinin de,Peygamberi Hz.Muhammed’tir.Peygamberlerin görevi,İlahi emirleri,bulunduğu kavimlere “TEBLİĞ” etmektir.
Osmanlı Padişahları da,aynısını yaptılar.İslamı kabul edenleri alkışlayıp onlara güzel muamele yaparken,din değiştirmeyenlere de,”CİZYE” yani vergi vermeye mecbur ettiler.
Bunun yanında,din değiştirmeyen ateist,Yahudi,Hıristiyanlara ve mecuzilere,hiçbir şekilde eza-cefa vermediler.Onları iç işlerinde ve inançlarında tamamen serbest bıraktılar.
Bugün bile insanların “Din ve Vicdan Hürriyetleri” tartışılırken,1400 evvel İslam Peygamberi ile başlayan,Osmanlılarla da devam,bu hürriyet,baskısız,kılıçsız insanlara kazanılmış bir hak olarak görülmüştür.Zira,Müslüman ile Tanrısı arasına kimse giremez.
Osmanlı,İslam Devleti idi.Yalnız,bu devletin idaresinde Teolojik olarak ifade edilen “RUHBAN SINIFI” yani “DİN ADAMLARI” sınıfı yoktu.
Hz.Peygamber,İslam dinine davet ettiği kabile veya diğer milletlerle,İslam dinini kabul ettikleri zaman,aralarında mutlaka bir Antlaşma yapardı..
Bunların en önemlileri “Hudeybiye antlaşmasıdır.” Mekke’nin fethedilmesinden sonra,
Mekkeli Müşriklerle bu antlaşma yapılmıştır.Daha sonraları,Hayber Yahudileri ile yapılan antlaşma,Bahreyn Halkı(Hecer) ile yaptığı antlaşma,Medine(Yesri) kabileleri ile yapılan antlaşma ve Medine Anayasası ve bunun yanında bir çok sözleşmeler,ahitnameler, Emannameler mevcuttur.
Sizlere daha ziyade dünün Medine’deki Yahudilerle,bugünün Yahudileri hakkında bilgileri paylaşmak istiyorum.
Hz.Peygamber,Gerek Hıristiyanlara ve gerekse de Yahudilere yazdığı bütün mektuplarda, hepsini “Ehl-i Kitap” diye hitap etmiştir.Hz.Musa ve İsa B.Meryem dinini övmüştür. Aklı başında olan dindar Hıristiyanlar,İncil de yazan, mesajı bilenler,Hz.Muhammedin peygamberliğini hemen kabul ediyorlardı.O mesaj;”İsa’dan sonra gelecek olan ve İsmi Ahmed olan Peygamber son peygamberdir.”
Mekke’de bile kendi kavminden (Kureyş) olan müşrik Araplar bile,Hz.Muhammedin peygamberliği kabul etmeyip,öldürmeye kalktılar.
Bunun üzerine,peygamber Medine’ye hicret etmek zorunda kaldı.
Muhacir ve ensar ilişkileri burada kendisini gösterdi.
Hz.Peygamber’in Medine’ye yerleşmesinden sonra,Mekkeliler ve Medine’de bulunan diğer Araplar,bir olup,Peygambere karşı,Bedir,Uhut ve Hendek savaşları başlattılar.
Mekkeyi Mekke yapan sadece orada “Kâbe-i Muazzamının” bulunmasıdır.O sebeple burası,Beytullah,Harem-i Şerif olarak adlandırılır. Burada,adam öldürülmez.Kâbe’nin bir dikeni bile koparılmaz.Av için bile av hayvanları avlanılmaz.Yılan bile öldürülmez.
Harem-i Şerifte herkes güven içindedir.
Hz.Peygamberin,Anne ve babasının,ilk eşi Hatice’nin mezarları Mekkedeki Cennet-ül Mualladadır.
Medine’nin ismi Yesri iken,daha sonra Medine ismi verilmiştir.
Peygamber,göçebe Arapları,bedevileri,yerleşik bir yaşam için,şehirleşmeye davet etmiştir.
Bu sebeple,Şehr-i Medine,örnek bir şehir olmuştur.Bu gün bile Mekke ve Medine farkını görebiliyorsunuz.Bu fark,halkının kültür ve medeniyetinden,yaşam biçimine kadar her şeyi.