Kaybolan o kadar çok kayda değer varlıklarımız var ki; şimdi arıyoruz!
Heyhat! Bulsak bile,
Eskisinden eser kalmadığını, dejenere olduğunu görüyoruz…
Herkes de bir özlem var eskiye ama bunun için bir şey yapan yok, sadece özlem!
Eski Türk filmlerini özledim. Sonunda bu da mı olur,
Olursa Türk Filmlerinde olur derdik ama yine özledik…
Ayşeciği, Parla Şenol’u, Ömerciği özledik…
İki gözü iki çeşme olmamıza rağmen, özledik…
Ahmet Tarık Tekçe’yi, Dalyan Topatan’ı ,Vahi Öz’ü,
Bedia Muvahhit’i özledik…
Muhterem Nur, Belgin Doruk, Cahide Sonku’yu unutmadık..
Ayhan Işık ve Sadri Alışık…
Yılmaz Güney ve Eşref Koçak…
Ya Şimdi? Aletsiz, edavatsız ne şartlar altında o Türk Filmleri
Nasıl Yapılmış…
Yazlık Sinemaları, gazoz ve çekirdek yiyenleri…
Birde Sinema afişlerine bakarak, afiş bedava, hava bedava,
Su bedava olduğunu unutmadık…
Bayramları özledik…
Herkes nerede o bayramlar diye hep hayıflanırlar…
Ben de “Bayram, bayram olur, sende bayram varsa eğer!”
Ben, özlemedim.Özlemek için,güzel anı lazım..
Hatırlamak lazım… Hatırlamak için yaşamak lazım!
İlkokul, ortaokul ve lise anıları! Üniversiteye gidince,
Yıllar ve yollar ayrıldığı için, eski dostlar unutuluyor birer birer…
Benim ilk,orta ve liseye dair resimlerim yok…
Neden mi? Resim çekilince bilhassa 23 Nisan ve 29 Ekimlerde,
Çekilen Resmimi alacak param yoktu…
Ortaokul ve Liseye giderken, otobüs ve başka bir araç da yoktu.
Günde 4 sefer sabah git, öğleyin yemeğe gel, sonra tekrar git,
Sonra tekrar eve gel, günde 6 km.
Yokluk içinde geçen tahsil ve çocukluk yıllarımı yaşamadım,
Öyleyse özlemedim…
Hakça bir eğitimi, eşitliği, adaleti, ekonomik hakça bölüşmeyi özledim arkadaş…
İnsanın insanı sömürmediği, hak edenin hak ettiği yere
Gelmeyi özledim…
Sabahları,”SABAH ŞERİFLERİNİZ HAYROLA AYŞE HANIM”
Diyen komşu Halil efendiyi özledim…
“Komşu, komşunun külüne muhtaçtır” Anlayışının ölmeden evvelki
Son halini özledim…
Ben siftah yaptım, komşum yapmadı diyen, mahalle bakkalı Hüseyin
Emmiyi özledim…
Camide, bilhassa teravih namazların bizi arka sıralara gönderen,
Muhtar Kazım emmiyi unutmadık!
Yazılılarda sıra arkadaşımın yazılı kağıdını alarak,
Soruları cevaplandırdığımı unutmadım…
Hep İYİLİK olsun…
Kışın, bir cuma vakti camiden abdest aldım, genç bir
Delikanlı da abdest alıyordu. Baktım çorapları yok...
Kendi çoraplarımı ona verdim… İşte bunu özledim…
Şimdi koskoca adamlar olduk ama paylaşacak bir şey
Kalmadığını üzüldüm…
Herkes, “BİR DÜNYA YARATMIŞ, YALNIZ İKİ KİŞİLİK”
Bu dünyadan diğer dünyalara merhaba diyen insanları
Görüyoruz…
İşte o zaman, doğumlara, hastalara çorba, yemek, birer
Portakal götürdüğümüzü hatırlıyorum…
Ya şimdi? Doğum,nişan,sünnet ve düğünler..
Altınsız olmuyor… Neymiş, sen takacaksın, yarın onlarda
Sana takacaklar! Bir de ne taktığın, kamerada gözükecek..
Aman yanlış olmasın…
Biz buna adetten mi sayacağız?
Aynısını takacaksın… Ya yoksa? Bul!
İyi de herkes durumuna göre düğün sahibine yardım
Olsun diye takmıyor mu?
O zaman nedir bu telaş?
Bir simidi, bir ekmeği bölüşen insanlar yok. Onların
Yerine dövüşen ve sövüşen insanlar var…
Hadisi, Sünneti İslamdan ayırıp,Peygambersiz bir
İslam isteyenler var. Bir ilerisi, Ayetsiz Kur’an!
Sonrası, İSLAMSIZ İSLAM!
Fikre, inanca, insanlığa, yaşlıya saygı öldü…
Adalet, sadece üstünlerin hukukunda hukuk olarak
Tecellisine ADALET diyorlar… Bir bu ADALET,
Çok geç geliyor…
İnsanların çöplükleri karıştırmadığı, artık KEMER SIKMANIN
Bittiği, yüzlerin güldüğü, ilim ve ilim adamlarının saygınlık
Gördüğü, eğitim ve öğretimin Devlet eliyle ADAM GİBİ
Yapıldığı, Devletin Bekasının, Milletin ikbal ve İstiklalinin
Korunduğu, bu konunun kırmızı çizgimiz olduğunu
Vatandaşlarımızın bildiği, siyasi ahlaksızlığın prim yapmadığı,
Şeref ve onurun olmazsa olmazımız olduğu, bu gerçeği
Bilenleri özledim…
Özledim!
Kayıp ettiğimiz bu değerleri özledim…
Özlenen değerlerin KAYIP olduğu için,
Aramak zorunda kaldığımı, ÖZLEDİM…
Özlediklerimi; “KAYIP ARANIYOR” ile özledim….