Televizyon seyrederken istemeden denk geldiğim bir tür sağlıklı yaşam programını gördüğüm an bütün keyfim kaçtı.
Yüksek şekeri, hipertansiyonu anlatıp sonra obeziteden bahsettiklerinde sigarayı bıraktıktan sonra almış olduğum on beş kiloyu hatırladım.
Aslında pek umursamadığım bu durum beklemediğim bi’ anda karşıma çıktığı için gerçekten canımısıktı.
Sonra bir hışımla yerimden kalkıp hemen televizyonun fişini söktüm.
Bataryası bitmek üzere olan kablosuz kulaklığımı da işte tam da o anda fark ettim.
Ve hızlıca alınmışbir kararla,
‘’Koşuya çıkayım bari. Belki zayıflarım.’’ dedim.
Hemen sonra eşofmanlarımı giyip evden biraz uzaklaşırken içimde garip bir heyecan bile hissettim.
Yeni bir şeylere başlarken öyle olur.
Kulaklığa Müslüm Baba’dan, Dargınım parçasını verene kadar öyleydi en azından.
Beş yüz metre gitmemiştim ki; bu şekilde asla devam edemeyeceğimi fark ettim.
Şarkıyı dinledikçe canım koşmaktan başka her şeyi istiyordu.
Bir sene önce vazgeçtiğim sigarayı bile.
Ben de ya Müslüm Baba’dan vazgeçecektim ya dazayıflamaktan.
Yine hızlıca bir karar almam gerekti.
Hemen yönümü yüz seksen derece çevirerek yüzümü daha az önce çıktığım eve doğru döndüm.
Aldığım bu yeni karardan sonra artık şarkıyı ise mırıldanmıyor, Müslüm Baba’ya yüksek sesle eşlik ederek hakkını teslim ediyordum.
Daha sonra kaldırım taşları olmayan bir ara sokaktan geçerken yaşlı birkaç teyzeyi görüpbiraz daha sessiz kalmayı tercih ettim.
Ellerinde sıcacık çay, yüzlerinde ise en samimisinden gülücükler varken ne konuştuklarını merak etmiştim doğrusu.
Sonra içlerinden biri sözaldı ve diğerine,
‘’Ah Ayten… Güzel havalar da bitti artık, bundan sonrası kar, kış, rezillik...’’dedi.
Derin bir iç çektim.
Gece uyumadan battaniyeyi yüzüme kadar çekipyağması için dua ettiğim şeyin onlar için birtür kıyamet olduğunu duyduğumda içimde gerçek bir acı oluştu.
Kulaklığımın bataryası biterken, şarkı söylemeyi çoktan bırakmıştım.
Yolunda gitmeyen birçok şey olduğunu o anda fark ettim.
İs kokan semaver kokusu ciğerlerimi daha çok yakıyordu.
Zayıflamak gerçektengüç bir süreçti
Yeni bir şeylere başlamak aslında o kadar da heyecan verici değildi.
Ve artık bir sokak ötesi, çok uzak bir yerdi.
Eve girdiğimde,
Bir hışımla söktüğüm televizyon fişlerini tekrar takarken Sokrates’e bir kez daha hak verdim.
Güzellik, gerçekten göreceliydi.
Hava az önceye göre biraz daha soğumuştu.
Kar yoktu; kış,işte belki biraz.
Semaverin ısıtmadığı,
Ocakta demlenmiş çayımdan bir yudum aldığımda,
Hava asla rezil değildi.