Cumhuriyetin kurucu iradesi olan CHP’de, tüzük değişikliğinin gerçek demokratik bir ortamda gerçekleştirilmesi ülkemizin geleceği için önem taşımaktadır. Tarihsel kimlik ve misyonunun temsilcisi olarak CHP; adalet, refah ve özgürlükler alanlarında arayış içerisindeki yurttaşlarımız için umut olmalıdır. Umutları söndürmemek için, 2019 yılındaki yerel ve genel seçimler öncesinde misyon ve vizyonunu gözden geçirmek durumundadır.
İl ve ilçe kongrelerindeki demokratik ortamdaki yarışlarda, adayların ve delegelerin gösterdikleri olgunluk, gerçekten takdir edilecek bir ortam olarak ifade edilebilir. Kongrelerde gündeme getirilen tenkitler, sorunlar ve çözüm önerileri bir yol haritasıyla uygulanabilirse anlam kazanır. Aksi halde zaman, kaynak ve emek israfının yanında, umutla bekleyen Yurtseverler de hayal kırıklığına uğratılmış olur.
2019 yılındaki yerel ve genel seçimler, gerçekten demokrasimiz bakımından tarihi önem taşımaktadır. Bütün seçimler öncesinde söylenen “Bu seçimler çok önemli” sözü, 2019 seçimleri için gerçekten yaşamsal bir önem taşıyor. Yerel yönetici adaylarının, Vekil adaylarının ve Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için, esas ve usul çalışmasında tabanın görüşlerinin dikkate alınması önem arz etmektedir. Aydınlanma hayalinin en güçlü takipçisi, aydınlık yolculuğun önemli bir sosyal ve siyasi oluşumu olan CHP, beklentileri gerçekleştirmek durumundadır.
Tüm iletişim araçlarının tek yönlü olarak kullanıldığı ve algı yönetiminin etkin bir şekilde kullanıldığı ortamda, yönetim modeli ve yönetici kadroları ile seçmen karşısında etkin bir siyasal seçenek olmalıdır. Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ve Bölücü Terör Örgütü başının Türkiye’ye getirilmesi sonrası, Ecevit’in aldığı oyların nedenleri iyi analiz edilmelidir. Toplumumuza güven ve umut içinde yaşayabileceği bir ortam sunabilmek için, çağdaş uygarlık mücadelesi aralıksız verilmelidir. Her seçimde alınan ortalama sonuçların değişmemesinin nedenleri belirlenerek, yapısal ve köklü değişikliklere gidilmelidir. Cumhuriyetin temel felsefesinden asla vaz geçmeden, günün koşullarına uygun örgütlenme modeli ve politikalar ile umudu aydınlığa dönüştürmek durumundadır.
Halka dokunan, halkın sorunlarını bilen ve çözüm önerileri getirebilen, halk tarafından kabul gören, halkı yarınlara taşıyabilecek, enerjik, dinamik ve donanımlı aday seçim kriterleri belirlenmelidir. Dinamizm ve enerjinin etkin kullanılabilmesi için temsil sürelerinde kısıtlama getirilmelidir. Gençlerin önünü açacak, devamlı değişim ve dönüşümü sağlayacak kriterlerin konulması gerekir. Bu maksatla; yerel yönetici adayları ile vekil adaylarının belirlenmesinde iki dönem sınırlaması getirilmelidir. Örgütlenme modelinde performans değerlendirmesi yapılmalıdır.
1950 seçimleri öncesi, 1947’de yapılan Kurultayda olduğu gibi tabanın görüşleri tavanda yer bulmazsa 1950 seçimleri sonuçlarına benzer sonuçları almak kaçınılmaz olacaktır. “Tüzük Değişikliği Kurultayı” tarihi bir fırsat olarak değerlendirilip, geleceğe umutla bakan toplumumuzu, yarınlara saygın vatandaş, saygın millet ve saygın devlet olarak taşımalıyız.