İran Orta Asya’ya, Türkiye ise Avrupa’ya açılan kapı durumundadır. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorundan kaynaklı olarak Türkiye’nin İran ile görüş ayrılığı devam etse de, kukla devlet kurma girişimleriyle gelişen olaylar nedeniyle, Türkiye ile İran’ın milli çıkarları örtüşmüştür. Bölgede IŞİD yaratılarak Irak ve Suriye bölünmeye çalışıldı. Barzani’nin Irak’ın kuzeyinde kendisine verilmeyen yerleri de kontrol altına almak isteyerek attığı adımlar, bölge ülkelerini birlikte hareket etmeye zorunlu hale getirdi.
Türkiye’de siyasi iktidarın, Bölücü Terör Örgütü (BTÖ)’nün güçlenmesinde, IŞİD politikasında ve Suriye politikasında tarihi hataları olmasına rağmen, 2015’ten sonra politika değişikliğine gitmesi olumlu bir gelişmedir. Halen Suriye rejimi ile doğrudan temas kurulmaması dış politikada eksikliğin, hatanın devam ettiğini göstermektedir. Yine Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyindeki PYD’ye Kobani’de destek vermesindeki hatanın yanında, son zamanlardaki PYD’ye karşı tutumunun ülkenin güvenliği açısından doğru olduğu söylenebilir.
Barzani, 25 Eylül 2017 Referandumunda Türkiye’nin tepki vermeyeceğini düşünüyordu. Aşiret yönetmekle devlet yönetmenin farkını anlayamamıştı. Barzani ailesi, geçmişte Emperyalist devletler tarafından kullanılmıştı. Bu gün de kullanılmış olduğunu gördüler. Türkiye, İran ve Irak birlikte hareket ederek Barzani’nin 10 yılda elde ettiklerini 48 saatte geri aldı. Türkiye’nin Referanduma iki gün kalıncaya kadar tepkisiz ve tedbirsiz kalmasını da bir eksiklik olarak not düşmek gerekir.
Emperyalist Devletler ve onların piyonu Barzani, 1990 sonlarında ve 2000 başlarında ve son zamanlarda kukla devlet kurulacağını söylemişlerdi. Bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü hedef alan bu gelişmeye bölge ülkelerin birlikte hareket etmesi, gelecekte bölgede emelleri olan Emperyalist Devletleri düşünmeye sevk etti. Orta Doğu’da çatışma ve bölünme istikametindeki gelişmelerde, Türkiye’nin zarar görmesinde, esasen Davutoğlu döneminde uygulanan yanlış dış politikalarının önemli bir yeri bulunmaktadır.
Bölgede IŞİD’i yaratanlar, IŞİD’le mücadele adı altında bölgeye yerleşenler ve sonunda IŞİD mensuplarını tahliye edenler aynı devletler. Emperyalist Devletlerin artık terör örgütlerini bundan sonra da etkin olarak kullanacaklarını göstermektedir. Bundan sonra en büyük tehlike; tahliye edilen IŞİD mensuplarının nerede kullanılacağı ve ağır silahlarla donatılan PYD’nin kullanılmasıdır. Hiç şüphe yok ki her iki örgüt Türkiye’ye ve İran’a karşı kullanılacaktır.
Türkiye; Rusya ile ilişkilerini geliştirerek, bölge ülkelerinden Suriye’yi de dâhil ederek İran ve Irak ile birlikte hareket etmek durumundadır. Dış politikada bölgesel güç birliğine giderken içeride toplumsal uzlaşının, birlik ve beraberliğin sağlanması gerekmektedir. Tarihten ders almayanların sonu hüsranla bitmiştir.