Sabah zam, akşam zam!
Enflasyon aldı başını gidiyor.
Bir şeyler ters gidince, sonucuna katlanılacak.
Sorun belli.
Politika yok!
Pandemi sonrasında birçok ülke tarıma yönelik devlet desteğini artırma yoluna gidiyor. Türkiye’de ise tarım alanları yıllardır milyarlık rant için betonlaştırılıyor. Tarım üreticisini güçlendirecek adımlardan kaçılıyor. Bu politikasızlığa son örnek çayda yaşandı. Çay alım fiyatı, üreticide büyük hayal kırıklığı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rize-Artvin havalimanı açılış töreni sırasında açıkladığı fiyat, bir kilo gübre parası bile değil. Dahası Erdoğan, çay alım fiyatı için “taban fiyat” diye hatalı bir ifade kullandı. Hatalı çünkü çayda taban fiyat yok. Taban fiyat üreticinin emeklerinin özel sektöre karşı korunmasını, yok pahasına alınmamasını hedefliyor.
Zamlar durmuyor-durdurulamıyor!
Verilere bakalım.
Mayıs ayında süt ve süt ürünleri ile yumurta grubu fiyatları yüzde 7,1, yağ fiyatları yüzde 1,3 oranında artış gösterdi.
Meyve fiyatlarının yüzde 19,2 oranında arttığı mayıs ayında sebze fiyatlarında, bir önceki aya göre ortalama yüzde 9,2 oranında düşüş yaşandı. Bakliyat fiyatlarının yüzde 2 oranında arttığı mayısta, salça, zeytin, bal, çay, tuz ve benzeri gıda maddelerinden oluşan diğer işlenmiş gıda fiyatlarında ise özellikle şeker ve çay fiyatlarına yapılan zamlar nedeniyle yüzde 33,4 oranında artış oldu.
64 gıda maddesinden oluşan gıda sepetini alabilmek için nisanda bir önceki aya göre yüzde 9,2 daha fazla para ödedi.
Gıda fiyatları bir önceki yılın mayıs ayına göre ise yüzde 159,6 oranında arttı. Vatandaşlar 2021 Mayıs ayında 100 lira ödedikleri bir gıda sepetine 2022 Mayıs'ında 259,6 lira ödedi.
Bu yıl mayısta geçen yılın mayıs ayına göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 139,4, et-balık fiyatlarında 115,6, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 93,8 oranında artış oldu. Bir yıl öncesine göre yağ fiyatları yüzde 101,9 oranında arttı.
Meyve fiyatları yüzde 243, sebze fiyatları ise yüzde 422,4 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 101,9, diğer gıda fiyatları ise yüzde 114,7 oranında zamlandı.
*
Açlık riski giderek büyüyor…
Yanlış ekonomik ve tarımsal politikalar gıdaya erişimi zorlaştıran fiyat artışları insanlarımızı yetersiz ve sağlıksız beslenmeye zorluyor.
İcra dairelerinin yükü arttı.
1 Ocak-13 Mayıs günleri arasında icra ve iflas dairelerine toplam 3 milyon 664 bin yeni dosyanın geldi, bu sayı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29,1 oranında arttı. İcra dairelerindeki dosya sayısı ise 23 milyon 459 bine çıktı.
Yani ,yetişkin her 2 kişiden biri icralık.
*
Ve gelelim seçim güvenliği konusuna.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu gündeme taşıdı,“Suçluya hep beraber dikleniriz” dedi.
Çok güzel.
Ama siyasette bazen diklenmek yetmez; “dik durmak” daha da önemli bir şart haline gelebilir.
Erdoğan kararlı.
İktidarı vermemek için her şeyi yapmaya kararlı oldukları açık.
Ama bu şaşkın bir kararlılık!
Yani öyle dört dörtlük senaryo yazma kabiliyetleri de yok.
Görünen kavga etmek tek siyasetleri.
Önceki dönemlerde bu ekonomik şartlarda iktidar ittifakının oy oranı bırakın yüzde 30’u, yüzde 3’ü bile bulamazdı.
Şimdi ne oldu da bunca yıkıma rağmen Cumhur İttifakı yüzde 30-35 bandında oy oranını barındırıyor?
Sorun sadece iktidar seçmeninde mi?
2018 genel seçimleri ile 2019 yerelde partilere verilen oy oranlarına göre; Cumhur İttifakı yüzde 2,80 geriledi.
Cumhur İttifakı Anadolu’daki kalesi denilen 13 Büyükşehirde yüzde 9,6 puan oy kaybına uğradı.
Muhalefet iktidarın kalesi denilen bu yerlerde yüzde 9,6 oranında oy kazandı.
Ülke genelinde neden bu başarı gelmedi?
Muhalefetin kalesi denilen yerlere bakalım: İzmir, Muğla; Aydın; Çanakkale; Tekirdağ; Kırklareli gibi yerel yönetimi uzun yıllar muhalefette olan illerde bu sefer Cumhur İttifakı oy oranını artırmış. İktidar büyükşehirlerdeki kalelerinde oy kaybederken muhalefet ise kendi kalelerinde oy kaybetmiş. Adeta iktidar kaybetmek isterken muhalefetin de kazanmamak için oynadığını düşündüren bir tablo.
*
Cahit Cahit sonu oldu…
Hani, bir zamanlar iktidarın ve Cumhurbaşkanı’nın, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı “fesatçı” gördüğü ama şimdi durmadan kucaklaştığı Birleşik Arap Emirlikleri için “diz çöktü” filan demeye kalktı, sonrası “demokrasi illüzyonu gazisi!” oldu.
Geçmişe bakalım…
Yeni Şafak başta olmak üzere, iktidara ilişmiş gazeteciler, bunları sayfa sayfa tefrika etti mi etmedi mi?
Hemen hepsi önce, darbe girişiminden sadece iki hafta sonra, İngiliz gazeteci David Hearst “Birleşik Arap Emirlikleri 15 Temmuz darbe girişiminden hemen önce Fetö’ye para aktardı” diye yazdığında buna sarılmadı mı?
Alan bizim Cahit Cahit’e oldu.
Bittin Malkoçoğlu!
Bekliyoruz itiraflarını, ki edeceksin…
Siyasi mefta artık, Reis bile harcadı onu…
Ve seçim güvenliği…
SADAT konusu.
Kılıçdaroğlu’nun hamlesi şimdilik bir saptama ve ön alma.
Bakalım ileri günler ne getirecek?
Enflasyon aldı başını gidiyor.
Bir şeyler ters gidince, sonucuna katlanılacak.
Sorun belli.
Politika yok!
Pandemi sonrasında birçok ülke tarıma yönelik devlet desteğini artırma yoluna gidiyor. Türkiye’de ise tarım alanları yıllardır milyarlık rant için betonlaştırılıyor. Tarım üreticisini güçlendirecek adımlardan kaçılıyor. Bu politikasızlığa son örnek çayda yaşandı. Çay alım fiyatı, üreticide büyük hayal kırıklığı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rize-Artvin havalimanı açılış töreni sırasında açıkladığı fiyat, bir kilo gübre parası bile değil. Dahası Erdoğan, çay alım fiyatı için “taban fiyat” diye hatalı bir ifade kullandı. Hatalı çünkü çayda taban fiyat yok. Taban fiyat üreticinin emeklerinin özel sektöre karşı korunmasını, yok pahasına alınmamasını hedefliyor.
Zamlar durmuyor-durdurulamıyor!
Verilere bakalım.
Mayıs ayında süt ve süt ürünleri ile yumurta grubu fiyatları yüzde 7,1, yağ fiyatları yüzde 1,3 oranında artış gösterdi.
Meyve fiyatlarının yüzde 19,2 oranında arttığı mayıs ayında sebze fiyatlarında, bir önceki aya göre ortalama yüzde 9,2 oranında düşüş yaşandı. Bakliyat fiyatlarının yüzde 2 oranında arttığı mayısta, salça, zeytin, bal, çay, tuz ve benzeri gıda maddelerinden oluşan diğer işlenmiş gıda fiyatlarında ise özellikle şeker ve çay fiyatlarına yapılan zamlar nedeniyle yüzde 33,4 oranında artış oldu.
64 gıda maddesinden oluşan gıda sepetini alabilmek için nisanda bir önceki aya göre yüzde 9,2 daha fazla para ödedi.
Gıda fiyatları bir önceki yılın mayıs ayına göre ise yüzde 159,6 oranında arttı. Vatandaşlar 2021 Mayıs ayında 100 lira ödedikleri bir gıda sepetine 2022 Mayıs'ında 259,6 lira ödedi.
Bu yıl mayısta geçen yılın mayıs ayına göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 139,4, et-balık fiyatlarında 115,6, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 93,8 oranında artış oldu. Bir yıl öncesine göre yağ fiyatları yüzde 101,9 oranında arttı.
Meyve fiyatları yüzde 243, sebze fiyatları ise yüzde 422,4 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 101,9, diğer gıda fiyatları ise yüzde 114,7 oranında zamlandı.
*
Açlık riski giderek büyüyor…
Yanlış ekonomik ve tarımsal politikalar gıdaya erişimi zorlaştıran fiyat artışları insanlarımızı yetersiz ve sağlıksız beslenmeye zorluyor.
İcra dairelerinin yükü arttı.
1 Ocak-13 Mayıs günleri arasında icra ve iflas dairelerine toplam 3 milyon 664 bin yeni dosyanın geldi, bu sayı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29,1 oranında arttı. İcra dairelerindeki dosya sayısı ise 23 milyon 459 bine çıktı.
Yani ,yetişkin her 2 kişiden biri icralık.
*
Ve gelelim seçim güvenliği konusuna.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu gündeme taşıdı,“Suçluya hep beraber dikleniriz” dedi.
Çok güzel.
Ama siyasette bazen diklenmek yetmez; “dik durmak” daha da önemli bir şart haline gelebilir.
Erdoğan kararlı.
İktidarı vermemek için her şeyi yapmaya kararlı oldukları açık.
Ama bu şaşkın bir kararlılık!
Yani öyle dört dörtlük senaryo yazma kabiliyetleri de yok.
Görünen kavga etmek tek siyasetleri.
Önceki dönemlerde bu ekonomik şartlarda iktidar ittifakının oy oranı bırakın yüzde 30’u, yüzde 3’ü bile bulamazdı.
Şimdi ne oldu da bunca yıkıma rağmen Cumhur İttifakı yüzde 30-35 bandında oy oranını barındırıyor?
Sorun sadece iktidar seçmeninde mi?
2018 genel seçimleri ile 2019 yerelde partilere verilen oy oranlarına göre; Cumhur İttifakı yüzde 2,80 geriledi.
Cumhur İttifakı Anadolu’daki kalesi denilen 13 Büyükşehirde yüzde 9,6 puan oy kaybına uğradı.
Muhalefet iktidarın kalesi denilen bu yerlerde yüzde 9,6 oranında oy kazandı.
Ülke genelinde neden bu başarı gelmedi?
Muhalefetin kalesi denilen yerlere bakalım: İzmir, Muğla; Aydın; Çanakkale; Tekirdağ; Kırklareli gibi yerel yönetimi uzun yıllar muhalefette olan illerde bu sefer Cumhur İttifakı oy oranını artırmış. İktidar büyükşehirlerdeki kalelerinde oy kaybederken muhalefet ise kendi kalelerinde oy kaybetmiş. Adeta iktidar kaybetmek isterken muhalefetin de kazanmamak için oynadığını düşündüren bir tablo.
*
Cahit Cahit sonu oldu…
Hani, bir zamanlar iktidarın ve Cumhurbaşkanı’nın, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı “fesatçı” gördüğü ama şimdi durmadan kucaklaştığı Birleşik Arap Emirlikleri için “diz çöktü” filan demeye kalktı, sonrası “demokrasi illüzyonu gazisi!” oldu.
Geçmişe bakalım…
Yeni Şafak başta olmak üzere, iktidara ilişmiş gazeteciler, bunları sayfa sayfa tefrika etti mi etmedi mi?
Hemen hepsi önce, darbe girişiminden sadece iki hafta sonra, İngiliz gazeteci David Hearst “Birleşik Arap Emirlikleri 15 Temmuz darbe girişiminden hemen önce Fetö’ye para aktardı” diye yazdığında buna sarılmadı mı?
Alan bizim Cahit Cahit’e oldu.
Bittin Malkoçoğlu!
Bekliyoruz itiraflarını, ki edeceksin…
Siyasi mefta artık, Reis bile harcadı onu…
Ve seçim güvenliği…
SADAT konusu.
Kılıçdaroğlu’nun hamlesi şimdilik bir saptama ve ön alma.
Bakalım ileri günler ne getirecek?