Değerli Dostlarım, Yurdumun Güzel İnsanları,
Halk ozanları, Türk Halk Müziği sanatçıları bestecileri halk müziğimize büyük emekleri geçmiştir. Her birinin müstesna bir yeri vardır.Özay Gönlüm’e ayrı bir parantez açmak gerekir bence.
AslenDenizli Kızılcabölük’lü olup Erzincan’dadoğan Özay
Gönlüm, genç yaştatürkü üstadı Muzaffer Sarısözen’in tedrisatından geçti.Ankara
Radyosu ve Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalıştı.1966’da ‘yetişmiş saz
sanatçısı’ olarak tekrar Ankara Radyosu’nda çalışmaya başladı.
Özay Gönlüm’ü çocukluğumda 1970li yıllarda önceleri radyoda daha
sonraları TRT televizyonunda, Denizli yöresinin türkülerini, sesi ve sazıyla söylediğinde
tanıdım.
Heveslenip İzmir’de Yılmaz İpekSaz Evi’nden bir saz almış, lâkin
bir üstadın dizinin dibine oturma imkanıbulup saz çalmayı öğrenemedim. Üniversitedensaz
çalmayı bilen arkadaşım Fehmi Tezcan’a hediye etmiştim.
Özay Gönlüm, Denizli şivesiyle çalıp söylediği oynak Ege
türküleri kadar, taklit yeteneği, şovmenliği, fıkralarıyla da hepimizi mest ederdi.
Halk Müziği Sanatçısı olmanın yanında bir Yeşilçam filminde başrolde oynadı.
TRT’de, tarıma ve çocuklara yönelik programlaryapmıştı.
Ayrıca radyo oyunlarında ve tiyatrolarında roller alan Özay
Gönlüm, özellikle radyo ve TV’lerdeüçlü ‘Yaren’ sazıyla çalıp söylediği ‘Nineden
Mektuplar’ı,ben dâhil hepimiz tarafından çok sevildi.
‘Çöz de Al Mustafa Ali’ türküsünü alış verişlerde
alışkanlık olması için‘Fişini de Al Mustafa Ali’ şeklinde uyarladı.
Dünyanın birçok ülkesinde konserler veren Özay Gönlüm,
Kütahya ve Denizli başta olmak üzere 3400’den fazla türkü derledi:
‘Denizli’nin Horozları’ (Çil Horoz), ‘Çöz
de Al Mustafa Ali’, ‘Asmam Çardaktan’, ‘Cemile’min Gezdiği Dağlar
Meşeli’, ‘Osmanım’ın Mendili’, ‘Evlerinin Önü Bulgur Kazanı’,
‘Şu Dağlar Tepe Tepe’.
Yıllardır türküleriyle gönülleri fetheden Özay
Gönlüm,akciğerler rahatsızlığı nedeniyle 2 Mart 2000’de hayata gözlerini yumdu.
Sonraki yıllarda biri Kızılcabölük’te, diğeri Çatalçeşme
parkında olmak üzere,Yaren’li iki heykeli dikildi.
Aslında bu yazdıklarımıyaşı kırkın üzerinde olan birçok yurdum
insanı bilmektedir.
İki gün önce ölüm yıl dönümü nedeniyle Denizli’de birçok
etkinlik ve anma programları yapıldı.
1985 yılında Denizli’de üniversitede göreve başlamıştım. Denizli’de
Özay Gönlüm’ünradyo ve televizyonda söylediği türkülerden başka izler görememiştim.Gönlüm
Özay Gönlüm’ü Denizli görmek istiyordu. Sorduklarımda“Hocam Ankara’da Denizli’yegelmez!”
dediler.
Bir anlam vermemiştim. Siz memleketinizin kültürünü yurdunun
insanına ve dünyaya tanıt, ama memleketine gelme!Bunun nedenini çok merak etmiş
ama cevabını Denizli’de bulamamıştım. Tâ ki, 1988 yılında Ankara’da Kızılay
Meydanı’nda karşıma çıkıncaya kadar.
Güzel spor ceketi gömleği ve boyundaki renklifularıyla görünce
hemen yolunu kestim.Kendimi tanıtım.Merak ettiğim sorunun cevabını alacaktım.
-“Üstadım! Neden Denizli’ye gelmiyorsunuz? Gönlüm sizi
Denizli’de görmekten yana!”
-“Hocam Denizli’ye kırgınım. Sebebi bende kalsın. Israrcı da
olmayın. Benimle mezara gidecek!”
Bu görüşmeden 2 yıl sonra da vefat etti. Ben hâlâ sorumun
cevabını almamıştım. Kırgınlığının nedenini bilen var mı bilmiyorum?
EvetDeğerli Dostlarım, güzel insanlar,
Bu güzel yurdumda her sahada nice değerlerimiz gelip geçtiler.
Maalesef sağlıklarında kıymetleri bilinmedi. Kaybettikten sonra heykellerini
dikiyor, caddelere, sokaklara, parklara isimlerini veriyoruz.
Ah Gönlüm,Özay Gönlüm’de de öyle olmadı mısizce? Ne
dersiniz!
06.03.2020
Doç. Dr. Şevket CİVELEK