1940'lı yılların sonları...Abidin Dino'nun evinde eşi Güzin Dino, Oktay Rifat, 20'li yaşlarındaki gençler; Ahmed Arif, Yaşar Kemâl, Şiir üzerine sohbet ediyorlar. Ahmed Arif anlatıyor:"İçiyoruz. Bir tartışma başladı. ‘Türk şiirinde devrimi biz yaptık’ dediler. ‘Nâzım değil. Bir çağ varsa onu biz başlattık…’ Şimdi hangimiz konuşacağız, bilmiyorum. Yalnız ben düşünüyorum. Nâzım bunların akrabası, bunları yüceltmiş. Tercümelerine yardımcı olmuş. Aralarında bir hukukları var. Biz, dışarıdan halk çocuklarıyız. Nâzım’la tanışmıyoruz; ne ben, ne Yaşar Kemâl… Dedim ki: “Güzin Hoca Hanım’dan özür dilerim, benim hocamdır. Ama bu bir terbiyesizliktir. Kendinizi Nâzım’dan daha büyük bir şair, çok daha önemli, edebiyatta çığır açmış, devrim yapmış adamlar olarak görmeniz, soytarıca bir harekettir. Burada benim ağabeylerimsiniz ama, beni mecbur ettiniz...” “İkincisi…” diye devam ettim: “Diyelim ki ileri bir toplumdayız. Her bakımdan, ekonomik bakımdan, politik bakımdan çok ileri bir topluma ulaştık. Ve o zaman konuşuyoruz. Şimdi değil, o zaman birileri çıkıp Türk şiirini yargılayacaksa ve siz de bu laflarınızla ortaya çıkarsanız, yani Yahya Kemâl’e bir şey demezler ama size hain derler. Ayıptır; hem Nâzım’ı tanıyorsunuz, hem arkasından böyle konuşuyorsunuz…” Oktay Rifat, “Nâzım’dan başka şiir bilmez misin sen?” dedi. Ben sesimi çıkarmadım artık. Ama Güzin Hanım işaret ediyor, “Oku” diye… Ben de “Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden”i okudum:Yiğit harmanları, yığınaklar,Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.Dize getirilmiş haydutlar,Hayınlar, amana gelmiş,Yetim hakkı sorulmuş,Hesap görülmüş.Demdir bu…Demdir,Derya dibinde yangınlar,Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs…Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,Çelik kadavrası korugan’ların.Ölünmüş, cânım, ölünmüşMurad alınmış…Gelgelelim,Beter, bize kısmetmiş.Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,Susmak ve beklemek, müthiş!Genciz, namlu gibi,Ve çatal yürek,Barışa, bayrama hasretUykulara, derin, kaygısız, rahat,Otuz iki dişimizle gülmeğe,Doyasıya sevişmeğe, yemeğe…Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,Asıl, bizim aramızda güzeldir hasretVe asıl biz biliriz kederi.İçim, bir suskunsa tekin mi ola?O Malta bıçağı, kınsız, uyanıkVe genç bir mısradırFilinta endam…Neden, neden alnındaki yıkkınlık,Bakışlarındaki öldüren buğu?Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri…Nasıl da almış aklımı;Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan.Dost, düşman söz eder kendi kavlince,Kınanmak, yiğit başına.Bu, ne ayıp, ne de yasak,Öylece bir gerçek, kendi halinde;Belki, yaşamama sebep…Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,Anlatamam; nasıl ıssız, nasıl karanlık…Ve zehir – zıkkım cıgaram.Gene bir cehennem var yastığımda,Gel artık…”*****Ve aklım, fikrim: Sen, Sen, Sen.Yüreğimde Sen’le açılan yaram.Gene bir cehennem var yastığımda,Gel artık…Biraz serinledi geceleri.Ve deniz kokuyor buralar hâlâ.Tüm dostlara, Gününüz aydınlık...
Gündem
07 Eylül 2021 - 09:46
Güncelleme: 07 Eylül 2021 - 10:11
Ahmed Arif; Demdir Bu
Baha Akıner'in yazısını okumak için tıklayın...
Gündem
07 Eylül 2021 - 09:46
Güncelleme: 07 Eylül 2021 - 10:11