Denizli’nin Tavas ilçesindeki kömür madeni projesine karşı yıllardır mücadele eden Avdan Platformu üyeleri ve Büyük Menderes İnisiyatifi aktivistleri, bu kez Ankara’da TBMM önünde bir araya geldi. 75 yaşındaki Hatice Kocalar’ın elinde getirdiği ceviz, kekik, tam buğday ekmeği ve toprağın bereketiyle birlikte yükselen isyanı, bir bölgenin değil bir ülkenin vicdanını harekete geçirdi.Anadolu’nun doğasına, zeytinine, ormanına, suyuna göz diken "İklim Değişikliği Kanunu" adı altındaki yasal düzenleme Meclis’ten geçti. Ancak yasanın içeriği; tarım alanlarını, zeytinlikleri, ormanları madencilik faaliyetlerine açan maddeler barındırdığı için kamuoyunun ve çevre örgütlerinin tepkisini çekti. Denizli'de çevre mücadelesiyle öne çıkan Avdan Platformu ve Büyük Menderes İnisiyatifi de bu tepkiye Ankara'dan ses verdi.
Elinde ekmek, dilinde isyan: “Bu toprak bizim onurumuz”
Direnişin sembol ismine dönüşen Hatice Kocalar, TBMM önünde gazetecilerin karşısına elinde Denizli’den getirdiği ürünlerle çıktı:
"Bu ekmek, bu kekik, bu mercimek, bu ceviz bizim alın terimizdir. Bunları toprak yetiştirir, kömür değil. Maden değil yaşam istiyoruz. Bu yasa, bizim elimizden sadece tarlamızı değil, geleceğimizi de alıyor!" dedi.“Ben anamdan doğalı Cumhuriyet kadınıyım” diyen Kocalar, kömür madeni projesine karşı verdiği mücadelede yargılanmasına rağmen geri adım atmadığını vurguladı:“Bir kilo altına, bir avuç toprağımı değişmem. Ağaçlarımızı kestiler, tütünümüzü gömdüler. Yine de vazgeçmiyoruz. Bu mücadeleyi torunlarımız için veriyoruz. O yasayı geri çeksinler!”“Büyük Menderes Havzası göz göre göre kurutuluyor”
Büyük Menderes İnisiyatifi üyeleri de TBMM önünde yaptıkları açıklamada yasanın iklim krizini derinleştireceğini, su kaynaklarını tüketeceğini ve doğal yaşamı geri dönülmez şekilde etkileyeceğini belirtti.İnisiyatif sözcüleri, “Menderes zaten can çekişiyor. Kuraklık, aşırı su kullanımı ve plansız tarım politikalarıyla havza çöküyor. Şimdi bu yasa ile maden şirketlerine ‘buyurun girin’ deniyor. Bu bir iklim yasası değil, bir doğa yıkım yasasıdır” ifadelerini kullandı.“Bu sadece Avdan’ın değil, Türkiye’nin mücadelesi”
TBMM önünde yükselen bu ortak direniş; yalnızca Tavas’ı, Avdan’ı, Büyük Menderes’i değil, tüm Türkiye’nin yaşam hakkını savunmak için verilen bir mücadele olarak dikkat çekti. Katılımcılar doğanın, suyun, toprağın şirketlere teslim edilmesine karşı herkesi ayağa kalkmaya çağırdı.Hatice Nine’nin nasırlı elleriyle tuttuğu buğday tanesi, o gün Meclis kapısına bırakılan en ağır söz oldu:“Bu toprakta doğduk, bu toprakta büyüdük. Ne siyasetiniz ne yasanız bizden bu toprağı alamayacak.”

Direnişin sembol ismine dönüşen Hatice Kocalar, TBMM önünde gazetecilerin karşısına elinde Denizli’den getirdiği ürünlerle çıktı:
"Bu ekmek, bu kekik, bu mercimek, bu ceviz bizim alın terimizdir. Bunları toprak yetiştirir, kömür değil. Maden değil yaşam istiyoruz. Bu yasa, bizim elimizden sadece tarlamızı değil, geleceğimizi de alıyor!" dedi.“Ben anamdan doğalı Cumhuriyet kadınıyım” diyen Kocalar, kömür madeni projesine karşı verdiği mücadelede yargılanmasına rağmen geri adım atmadığını vurguladı:“Bir kilo altına, bir avuç toprağımı değişmem. Ağaçlarımızı kestiler, tütünümüzü gömdüler. Yine de vazgeçmiyoruz. Bu mücadeleyi torunlarımız için veriyoruz. O yasayı geri çeksinler!”“Büyük Menderes Havzası göz göre göre kurutuluyor”
Büyük Menderes İnisiyatifi üyeleri de TBMM önünde yaptıkları açıklamada yasanın iklim krizini derinleştireceğini, su kaynaklarını tüketeceğini ve doğal yaşamı geri dönülmez şekilde etkileyeceğini belirtti.İnisiyatif sözcüleri, “Menderes zaten can çekişiyor. Kuraklık, aşırı su kullanımı ve plansız tarım politikalarıyla havza çöküyor. Şimdi bu yasa ile maden şirketlerine ‘buyurun girin’ deniyor. Bu bir iklim yasası değil, bir doğa yıkım yasasıdır” ifadelerini kullandı.“Bu sadece Avdan’ın değil, Türkiye’nin mücadelesi”
TBMM önünde yükselen bu ortak direniş; yalnızca Tavas’ı, Avdan’ı, Büyük Menderes’i değil, tüm Türkiye’nin yaşam hakkını savunmak için verilen bir mücadele olarak dikkat çekti. Katılımcılar doğanın, suyun, toprağın şirketlere teslim edilmesine karşı herkesi ayağa kalkmaya çağırdı.Hatice Nine’nin nasırlı elleriyle tuttuğu buğday tanesi, o gün Meclis kapısına bırakılan en ağır söz oldu:“Bu toprakta doğduk, bu toprakta büyüdük. Ne siyasetiniz ne yasanız bizden bu toprağı alamayacak.”
Tüm bunlar yaşanırken...
Türkiye’nin dört bir yanında doğa için sesler yükselirken, zeytinlikler, ormanlar, tarım alanları için feryatlar duyulmazdan gelinirken...
İklim Değişikliği Yasası, Meclis Genel Kurulu’ndan geçti.
Üstelik bu yasa; çevreyi korumak bir yana, doğanın kapılarını maden şirketlerine ardına kadar açan düzenlemeleri de içeriyor.
Tütününü kaybeden, ağacını yitiren, suyuna hasret kalan Anadolu’nun sesi susturulurken, iktidar “iklim” adı altında doğaya yeni bir talan reçetesi sundu.
Ve bu yasa, Hatice Nine’nin elindeki buğday tanesinden değil, sermayenin avuç dolusu karından yana karar verdi.