24-31 Ocak Adalet ve
Demokrasi Haftası’nda; katledilen aydınlarımızı saygıyla anıyor, siyasal
cinayet ve aydınlatılmayan suikastlere dikkat çekiyor, adalet, özgürlük ve hak
taleplerimizi yüksek sesle dillendiriyoruz.
24 Ocak 1993’te hain bir
suikast sonucu katledilen araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu’yu katledilişinin 26.
yıldönümünde saygıyla, özlemle anıyorum.
Türkiye’de aydın olmanın,
sorumluluk almanın, gerçeklerin peşinden ısrarla, kararlılıkla ve korkmadan
yürümenin, etik ve ilkeli gazeteciliğin simgesi olmuş Uğur Mumcu,
Atatürkçülüğünden taviz vermeyen dik duruşuyla hepimiz için onurlu bir miras
bırakmıştır.
Derin ve karanlık güçlerin
kirli oyunlarını, hesaplarını açığa çıkarma gayretini ömrü boyunca sürdüren
Uğur Mumcu, aydınlık, özgür ve insanca bir toplum hayalini gerçek kılan,
cesaret ve umudumuzu pekiştiren örnek bir kimliktir. Aradan geçen onca yıla
rağmen, suikasti planlayan ve azmettirenlerin açığa çıkarılmamış olması,
demokrasi ayıbıdır, halkın gerçeği öğrenme, gerçeğe ulaşma hakkının, adalet ve
hukukun gasp edilmesidir.
Toplumsal hafızalardan
silinmek istense, yok sayılmaya üstü örtülmeye çalışılsa da Uğur Mumcu
suikastının aydınlatılmamış olması vicdanımızda açılan yaradır. 24 Ocak 1993’te
evinin önüne arabasına konan bombayla aramızdan koparılan Uğur Mumcu, 31 Ocak
1990’da katledilen Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer
Aksoy başta olmak üzere, karanlık bir Türkiye isteyenlerin önünde siper olan,
gerçeklerin peşinde cesurca ilerlerken katledilen tüm Atatürkçü aydınlarımızın
yokluğunu bugün çok daha fazla hissediyoruz.
Gazetecilerin, sanatçıların,
aydınların itibarsızlaştırıldığı, hedef gösterildiği, haksız gerekçelerle
yargılandığı karanlık bir dönemde katledilen tüm aydınlarımızın unutulmadığının,
unutulmayacağının sözünü veriyoruz:
“Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi…
Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey
halkım, unutma bizi…!
Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak
ey halkım, unutma bizi.
Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz
şimdi, hep birlikteyiz ey halkım,
Unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi, unutma
bizi…”