"Diyorum ki
Toplasak tası tarağı
Kapatsak telefondaki tüm hesapları
Hiç kimsenin bilmediği bir
köye yerleşsek." İnan Durak Taş
Yazılanlara bakılırsa biir köy özlemi var.. Hemen hemen
herkesin emeklilik hayali de diyebiliriz lakin daha çok keşmekeş şehir
hayatından kaçmak istiyor insanlar.. oysa köylerin derdi hiç bitmiyor. Bilmem
kaç kez yazdım, usanmadan da yazmaya devam edeceğim;
5216 sayılı Büyükşehir Yasası'nda değişiklik ile 442 sayılı Köy
Kanuna tabi köy ve kasabalar büyükşehirin mahallesi statüsüne geçmiştir. Yani
köy hükmü bitmiştir!
Türkiye' de büyükşehirler; 1982 anayasasının 127. maddesinde
"büyük yerleşim yerlerinde özel yönetim biçimleri oluşturulabilir"
hükmü yer almakta ve bu hükme istinaden 1984 yılında kurulmaya başlanmıştır.
2014 yılında yapılan yasadaki son düzenlemeler ile yeni kurulan büyükşehirlerin
toplam sayısı 30'a çıkarılmıştır.
Örneğin: Çal ilçe'ye bağlı 34 köy/kasaba bulunmaktayken bugün
hepsi Denizli Büyükşehir Belediyesine ait mahalle olarak görülmektedir.
Çal ilçesinin en önemli gelir kaynağı tarımdır! 160 bin dekar
alanda ortalama 140 bin ton civarında üzüm üretimi yapıldığı varsayıldığında
tarımsal üretim içinde ekonomik ürün olarak bağcılık başı çekmektedir.
Bağcılık yapan çiftçinin maliyet ve satış fiyatını zaman zaman
buradan sizlerle paylaştım. Köyden mahalleye evrilen ve üretim yapan bizlerin
karşılaştığı sorunların biri olan pazarlama konusuna değinmek isterim.
Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli kuru üzüm
piyasasına devlet müdahalesi yaprak bu yıl Toprak Mahsulleri Ofisi'nin standart
9 numara üzüm için kg 12,5 TL alım yapacağını duyurdu. Akabinde Çal Ziraat Odası 06/10/2020 tarihide ilettiği sms
"Çardak TMO 07/10/2020 tarihinden itibaren çekirdeksiz
kuru üzüm alımını randevu sistemi üzerinden, ÇKS belgesi ile yapacaktır. "
Yukarıdaki bilgilendirme cidden traji komik! Üzüm üretiminde
söz sahibi olan Çal ilçe de ki TMO neden almaz?
Günlerdir TMO'den randevu almak için uğraş veriyoruz. Sistem
hiçbir şekilde randevu vermiyor hatta 2021 Ocak hatta Ekim ayı dahil dolu
görünüyordu. Israrlı bir şekilde TMO aramamız gerekti. Her defasında
söylenenler
" çok yoğun talep var "
" daha sonra sisteme tekrar girmeyi deneyin"
"Buldan ve Çardak var hangisini seçtiniz? "
"Kuru ve Sultani üzüm mü seçtiniz?"
"Haftada 3 gün çalışılıyor"
"Döküm esnasında işçinin karnı ağrıyor, iş aksıyor"
"Kuru üzüm rekoltesi çok"
"Tüccar TMO üzüm getiriyor" ( İzmir üzüm Borsasında
işlem gören kuru üzümden kasıt.. Bu arada not düşmek isterim akşam saatlerinde
Hançalar'da üzüm tüccarı ile de görüşme sağladım. İhracaatçoya verdiklerini
beyan etmişlerdir.)
"İşin özü biz Haşhaşçıyız, üzüm alın dediler alıyoruz"
…
Piyasa müdahalesi sonucu TMO'nun üzüm alımı sadece sözde
kalacağa benziyor!
Çifrçinin üretim, yetiştirme… ya da pazarlama sorununu çözmesi
gereken kadro sahi tarım bakanlığında var mı? Yoksa liyakat yerine yandaş,
candaşı seçmekten iş yapmaktan kaçan bir güruh mu söz konusu? Açıkçası:
Şuralar'dan çıkan kararlar, günü kurtaran Genç Çiftçi ve Uzman Eller projeleri,
Sayıştayın verdiği raporlara bakılırsa iş yapan yok amma yatan çok! Sistemi
randevuya kapatmak gerçekten çok akıllıca..
Velevki randevu aldık diyelim; hamalı ayrı, nakliyesi için ayrı
ayrı köy köy telefon ve ziyaretler..etmeniz gerekecek. Ne mutlu ki karı kediye
yüklüyoruz!
Bu yaşadığımız süreçte şunu düşündüm;
Bacon'a ona göre doğa;
"başıboş dolaşırken
kıstırılıp avlanmalı" hatta "hizmete mecbur edilmeli, köle
yapılmalı" en sonunda da "dizgin altına alınarak sırları işkence ile
zorla ortaya çıkarılmalı" idi. Günümüz çiftçisinin durumu da farklı değil
diye düşünenlerdenim. Sınırları zorlanan çiftçi ne yapmalı?
Artan girdi, iklim değişikliği, madene açılan sahalar,...ın
etkisi ile üretmeye çalışan, ürettiğini satmayan çiftçi en iyi ihtimalle kentte
göç eder mi? Eder! Asgari ücrete dahi razı olur mu? Olur! Örgütlenir mi? İşte
bu biraz muamma zira geçtiğimiz haftalarda bir kaç köyümüzün muhtarı ile
toplandık.. Uzun uzun dinledik, derdimizi de ilettik. Bu konuda ki gelişmeleri
de elbette duyuracağım.
..
Köy özlemi elbette anlaşılır ve en güzel duyguları içinde
barındırıyor.. Sorunlar ise çözüm bekliyor. Örneğin;
"Ekolojizm görüşünü benimseyen ekolojistlere göre ;mevcut
üretim ve tüketim biçimi sorgulanmalıdır." ifadesinden yola çıkarak;
Ülkemizde çiftçinin ürettiği ile tüketicinin satın aldığı
arasında ki uçurumu kapatmanın başlıca yolu üretim-tüketim dengesi kurmaktan
geçiyor…" ihracat yok" gibi bir bahaneye sığınmak sanırım
"züğürt tesellisi" değilde nedir?
Ziraat Odası, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı birimler.. Ve
çiftçi ne zaman birlikte güle oynaya iş yapar o zamana da kazanırız…
Son olarak ise köyler eski şen şakrak haline dönmesi ve özlem
duyan herkesi bağrına basması için eski statüsünü kazanmak zorundadır ki kendi
göbeğini kendisi kesebilsin.
n. aydemir
13 Ekim 2020 - Çal [email protected]
Kaynak : http://randevu.tmo.gov.tr/tmoHars/