Malum Covid19
yüzünden evlerde çok daha fazla vakit geçirmeye başladık. Ama bu süreçte bize
iyi gelecek bir takım şeyler gelişti. İnternet üzerinden dünyanın diğer ucunda
ki bir ülkenin sokaklarında gezebiliyoruz ya da müzelerinde… Bende geçen gün
evde otururken birden kendimi Frida Kahlo’nun o mavi evinde buldum. Gezdim,
inceledim. Sonrada bu hepimizin bildiği Frida-Diego aşkını başladım
araştırmaya.
Frida
Kahlo bildiğiniz üzere hayatı acılar içinde geçen bir kadındı acı derken hem
ruhsal hem fiziksel anlamda. Küçük yaşta geçirdiği çocuk felci yüzünden bir
bacağı engelli kalmış. Daha sonra ki yıllarda ise bulunduğu otobüs bir tramvayla
çarpışmış ve bir çoğunun öldüğü o otobüste Frida sağ çıkmıştı. (tabii buna sağ
çıkmak denirse…) Kazada tramvayın demir çubuklarından biri Frida’nın sol
kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmış.
Hayatı bu kazanın üstünden geçirdiği 32 ameliyata rağmen oldukça ağrı ve
acı içinde geçmiş. Tüm bunlar yetmezmiş gibi çocuk felcinden sakatlanan bacağı
kangren yüzünden kesilmişti…
Fakat bu
acıların içinde Frida’nın tüm sadakatsızlıklara ve aldatmalara rağmen
vazgeçemediği biri vardı… Diego.
Frida ve
Diego evliliğine Kahlo ailesi ‘’Güvercin ve filin aşkı’’ diyorlarmış. Bu
dönemde Frida milyon dolarlık satışlarla kariyerinde emin adımlarla
yükseliyormuş. Ama tüm bunların arasında sadakatsizlik sonucu evliliği bitmiş,
Frida’da hayatına bir başkasını almıştı. Daha öncede Diego kadar Frida’da o
büyük aşkını aldatmıştı. 1 yıl ayrı kaldıktan sonra tekrar evlenmişler.
Frida’nın Diegoya olan bir mektubunda şu yazar: ‘’Seni sevmeye başlayalı çok uzun zaman oldu. Küçük bir kız çocuğu idim, seni sevmeye başladığımda. Şimdi ise bedeni çürümeye başlayan yaşlı bir kadınım. Bütün bedenler çürüyor aslında Diego’m’ ‘’
Hayatı bu kadar acı ve ızdırapla geçen ve tüm bunlara
kafa tutan kendini sanatına veren bu kadın beni herkes gibi çok etkiliyor.
Şöyle düşünüyorum da tüm bunlar benim başıma gelseydi Frida kadar güçlü olur
muydum ? Hiç sanmam. Eee boşuna demiyorlar aşkın acının ve devrimin kadını
diye. Bu arada Frida tablolarında bazen açık bir şekilde bazen ise gizemli
tekniklerle Diegoyla olan ilişkisini anlatmıştır. Bazı tablolarında
çocuklarının olamadığını, Diegonun ilgisizliğini, evliliğini, anlatan sanat
eserleri ortaya çıkarmış.Yani aslında bir güvecinin zaafıydı fil… Olmuyordu ama
olursa çok güzel olur sanılmıştı.
“Hayatta başıma iki korkunç kaza geldi,
biri geçirdiğim otobüs kazası, diğeri de Diego”
Daha detaylı öğrenmek için bununla alakalı kitaplar okuyabilir belgesellerini izleyebilirsiniz. Ve tabi Frida’nın mavi evini gezmeyide unutmayın.
‘’Beni
anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni
anladın. Anladığın halde canımı yaktın Diego…’’
Sude
İLKMENSOY