Gün, Cengiz BEKTAŞ dostlar!...
Şair, Mimar.
Bilir misiniz, duydunuz mu bilmem?
Bir bilge!...
Geçtiğimiz yıl bugün kaybettik!.
20 Mart 2020'de...
**********
26 Kasım 1934'de Denizli'de doğar Cengiz.
Kalabalık bir ailenin yedinci çocuğudur...
Küçük bir kentte,
Büyük ve tanıdık bir çevre içinde geçirir çocukluğunu...
Şimdilerde çocuklarımızın bilmediği ve yaşayamadığı gibi;
Mahalleli olmayı yaşar,
Mahalle arkadaşıyla oynayarak büyür...
Yıllar sonra İstanbul’da yaşamak için;
Anadolu’nun sıcak,
Geleneksel kentlerine benzeyen Kuzguncuk’u seçmesi de,
Belki çocukluğundan gelen bir etkidir...
Kim bilir?
Küçük Cengiz,
İlkokulun 4. sınıfındayken beklemediği bir görevle karşılaşır...
Okuldaki duvar gazetesinin yazılarını,
Yazma görevi O'na verilmiştir...
Keskin gözlemciliğinin ürünü olan haberler,
Sık sık boy gösterir duvar gazetesinde...
On altısına geldiğinde;
Denizli’deki bir yerel gazetede,
Köşe yazarlığı yapmaya başlamıştır bile...
**********
Orta öğrenimini; İstanbul’da,
İstanbul Erkek Lisesi'nde tamamlar...
Çok başarılı bir öğrencidir...
Yaz tatillerinde de gezmeyi çok Sev'er.
Fırsat buldukça gezer...
Avrupa’yı - Anadolu’yu gezdikçe,
Tarihsel yapıları gördükçe yapı mesleğine ilgisi artar...
Mimar olmayı o yıllarda kafasına koyar...
Gezi anılarını,
Lisedeki "Bizim Petek" adlı dergide yayınlar...
Arkadaşlarıyla "Dağarcık" topluluğunu kurarlar.
El yazması bir dergi çıkarırlar...
Dil Devrimi,
Türkçenin özleşmesi gibi konularda arkadaşlarına öncülük eder...
**********
Mimar olmayı kafasına koymuştur bir kere.
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi,
İç Mimarlık - Mimarlık bölümünü kazanır...
Oradan daha da yüksek tahsilini yapmak üzere,
Almanya Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'ne.
1959'da bitirir yüksek tahsilini...
3 yıl boyunca Münih'te serbest mimar olarak çalışır...
Almanya’da birkaç arkadaşıyla birlikte,
“Dilmaç” dergisini çıkarırlar...
1962'de Türkiye'ye döner...
Yaşamının her alanında;
Yaptığı önemli çalışmalarla,
Birçok ödül alır...
Anadolu’nun mimarıdır Cengiz BEKTAŞ...
Bu toprakların yarattığı özgün mimariyi;
Çağdaş ama doğal yaşamın dışında olmayan gereçlerle,
Yeniden üreten bir yapıcıdır...
**********
Ve bir Şair'dir Cengiz BEKTAŞ...
"Şiir, insanlığımızdır!..." diyen...
"Ederinden Şiir almalı, Şiir vermeli.
Böyle yaşamalı, insanca..." diyen...
Usta'yı;
Kekik kokusuna ve memleketine olan özlemini,
Ağaç-Toprak-Gül-Günebakan-Gelincik'le anlattığı,
EZ-Gİ adlı beşleme Şiir'iyle anıyorum:
AĞAÇLAR
Beş ağaçtılar dışarda, karanlığın içinde.
Biri azıcık ötede duruyordu.
İkisi birbirine dönük,
İkisi susuyordu...
Kar yağardı ayaklarının dibinde,
Üşümeleri bundan değildi.
Koyağın üstlerinde ışıklar,
Korku çitleri gündüz gibi...
TOPRAKTAN UTANIR GİBİ
Kaç kişiydiler duvarın önünde, dışarda.
Güneşe duruyorlardı.
Üçü, beşi oturmuş gerisi ayakta.
Biri evlere bakıyordu,
Çocuklarla.
Biri, ikisi topraktan utanır gibiydiler...
Kentin üzerinde mor kirleniyordu durmadan.
Erkenin moru değil bu!.
Zamanlardan ne ki!...
GÜLLER
Beş güldüler belki.
Biri gözlerime duruyordu.
İkisi, iki omzumda.
Biri göğsümde.
Ayaklarımda biri, durmadan...
Akıyordum ırmakçasına.
Beni bunlar acıtmıyordu dost.
Onlar oldum olası güldüler.
Ben kekik kokuyordum,
Dağlarım kadar...
GÜNEBAKANLAR
Beş günebakandılar belki de.
Beşi de çevremde, gözleri kocaman.
Bu nasıl güneş ki batmayan?
Fesleğenler gibiydim bilerek,
Fesleğenler gibi arık kıyılarında bilenerek.
Dışarda biri, kadınlar türküsünü söylüyordu...
Dışarda binlerce, on binlerce ve milyonlarcaydılar.
Kent sokaklarında,
Yapraklarını döküyorlardı.
Çocuklarımın ellerinden tutmuşlardı.
Benimdi tüm çocuklar, biliyorlardı.
Çocuklar onları götürüyorlardı.
Çocuklar beni unutmayacaklardı.
Çocuklar beni şimdilerde susuyorlardı...
GELİNCİKLER
Beş gelinciktiler.
Üzerime eğilmişlerdi.
Üflesem diplerine düşeceklerdi.
Sesimi almışlardı, ayaklarımı da,
Bıraksam;
Gidemezlerdi...
Çizgiler ardında dışarda.
Mor durmadan kirleniyordu...
Sesini özlediğim biri;
Bozkır türküsündeydi,
Beni de türküleyecek olan...
Türkü olacağım bi güzel;
Bileklerimden incecik başlayarak,
Size çiçekleri anlatacağım.
Söyleyeceksiniz arada bir,
Çocuklarınızın gözlerine bakmadan...
KEKİK KOKMAK
Atlarımı düşlüyorum.
Zamanlardan ne ki?
Hadi tuz gölüne yatalım.
Çiçekler gelir azdan.
Üç, beş, on, yüz, bin.
Siz nerelerdesiniz?
Ben kekik kokacağım;
Bugün de yarın da,
Dağlarım kadar...
**********
1 yıl geçti gidişinin üstünden!.
Ama bugün ve yarın,
Şimdi ve daima,
Yani sonsuza kadar;
O hep özlediğin Denizli kadar,
Denizli'nin dağları kadar;
Kekik kokuyorsun,
Kekik kokacaksın!...
Dediğin gibi:
Ederinden - eksiğinden,
Şiir alacağız - Şiir vereceğiz,
Sen'i anacağız Usta.
Sen'i hep böyle böyle yaşatacağız!...
Veee isteğin gibi:
Belki böyle böyle,
"İnsanlaşacağız!..."
Bugün, Cengiz BEKTAŞ öldü dostlar.
Geçtiğimiz yıl bugün, İstanbul'da.
20 Mart 2020'de...
Ölür mü hiç Şair'ler,
Yaşarlar dizelerinde.....