Yıl 1919, Mustafa Kemal Atatürk’ün ateşten gömleği giydiği
günler... ‘'Sarı Paşa’', yol arkadaşlarıyla,
Sivas ve Erzurum’da sonra Ankara’ya gelir. Yokluk vardır...
Heyetten Mazhar Müfit Kansu şöyle anlatır o günleri:
“Ekmekçiye bile verecek paramız yoktu.
Paşa bankalardan borç almayı kabul etmiyordu. Bir kürküm
vardı, sattık. Herkes birşeyini satıyordu.
Velhasıl çaresizlik içinde mustarip bir haldeydik!” (Sinan
Meydan-Yüzyılın Kitabı-S.204)
***
Dönemin Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi Hoca’dır.
Bir sabah Mazhar Müfit’i ziyarete gelir müftü.
Hal hatırdan sonra şöyle der:
“Sizin biraz sıkıntıda olduğunuzu öğrendik. Az da olsa
yardımda bulunmayı vazife edindik.”
Ayağa kalkar, cübbesinin altından çıkardığı torbadaki kağıt paraları
masanın üzerine bırakır.
Mazhar Müfit, sevincini belli etmeden 1000 lirayı kasaya
koyar.
İddiaya göre; müftü eşi ve kendisinin kefen parasını
vermiştir!
Halife Padişah’a isyan eden, Kuvayi Milliye saflarına geçen
Rıfat Hoca, esnafı dolaşıp yardım da toplamıştır.
***
Atatürk, Saray’ın katline ferman çıkarttığı, onun da
‘direniş fetvası’ verdiği, Nutuk’ta da söz ettiği Rıfat Börekçi’yi Birinci
Meclis’te Muğla Milletvekili yapmıştır. Cumhuriyet'in ilk Diyanet İşleri
Başkanı da olan Börekçi, Atatürk’ün sağlığında hiç değiştirmediği iki isimden
birisiydi. (Diğeri Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’tır.)
Halkı aydınlatmakta önemli bir misyon üstlenen gerçek bir
din adamıydı Börekçi, Cumhuriyet’in mimarları arasındaydı!..
***
Laik bir devletin kurumu olduğunu unutan son Diyanet İşleri
Başkanı ‘Prof’ etiketli Ali Erbaş göreve geldiği 2017’den bu yana sürekli
Atatürk Cumhuriyeti’ne saldıran bir en üst bürokrat. Bilim Bakanlığı’nın 4 katı
bütçeye sahip (!) Diyanet’in İşleri’nin Başkanı, hutbelerden Büyük Önder’in
isminin çıkartılmasına ses etmiyor.
Aynı kişi, “10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe kenefe gidin,
Mustafa Kemal’in verdiği zararı Yunan yapmazdı, keşke Yunan galip gelseydi”
diyen fesli zatı, 10 Kasım’dan bir gün önce ziyaret ediyor, tepkilere de kurumu
‘insani amaçlı ziyarettir’ açıklamasını yapıyordu.
***
Bütün kitaplarını ‘Hrıstiyanlık’ üzerine yazan Erbaş, son
olarak da Mardin’de “Kur’an okumayan çocukların şeytanla beraber olacağını”
dile getirdi. Prof. Şengül Hablemitoğlu’na göre; bu ifade duygusal istismardı!
Ayrıca “pedagojik, dini, sosyal, psikolojik açıdan da hiçbir
değeri yok. Tek sözcük ile sağlıksız”dı. Ensar Vakfı’nda, Adıyaman’da,
kurslarda Kur’an okuyan çocuklara tecavüz edenlere; “6 yaşında çocuk
evlenebilir, kadınlar kocalarından
dayak yediği için şükretmeli, asansöre erkekle binmeyin”
diyen adama; o adamın kitaplarını da Küçükçekmece’de çocuklara dağıtan ve sonra
da ödül olarak Kahramanmaraş’a İl Milli Eğitim Müdürü olarak atananlara tek söz
etmeyenler! Çocukların üzerinden çekin ellerinizi!
Bırakın bu ayrıştırmacı, hurafeli açıklamaları!
***
Bilge der ki;
“Aklın bilimin, adaletin, sevginin girmediği kalp;
karanlıktır!”
Rıfat Börekçi’yi örnek alın örnek!
Çocuklar her zaman melektir,
şeytanla anılmaz!