Denizli Milletvekili Cumhuriyet Halk Partili Av. Kazım
Arslan, Cumhuriyet umuttur ve bu umudu yeniden büyüteceğiz dediği kutlama
mesajında şu sözlere yer verdi;
“Atamızın bizlere en büyük armağanı olan laik
Cumhuriyetimiz, içinden geçtiği bu zor şartları aşacak güce sahiptir… İçimizde
taşıdığımız o haklı isyanı, ülkemizin içine düşürüldüğü bu vahim tabloyu umuda
dönüştürebilecek, her zorluğa karşı iyiliğin ve mücadelenin eninde sonunda
kazanacağına dair inancı diri tutan milyonlar çoğunluktadır…
Rejim düşmanlığının, israfın, vurdumduymazlığın içinde
gününü gün edenlere karşı, halkın kaynaklarını şahsi çıkarları için hesapsızca
harcayanlara karşı, biz çoğunluktayız, inancımızı ve direncimizi hiçbir zaman
kaybetmeyeceğiz.
Biz, kurumları ve kuralları yok edilmiş, işgale uğramış bir
ülkeden yepyeni, üretken bir devlet, genç ve azimli bir millet yaratabilmiş o
eşsiz liderin, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giden milyonlar, bu zorlukları
direnç göstererek aşabiliriz.
Nasıl ki 1920’lerin çok daha ağır koşullarında umutsuzluğa
yer yok idiyse, bugün de o umut bizlerde hiç bitmeyecek…
Bizlere günde üç defa içi boş nutuklar atıp ertesi gün
söylediklerini yutanlarla değil, Atatürk’ün Nutuk’u bizlere ışık olmaya devam
edecektir...
Laik Cumhuriyetimiz bugün kurumlarına yeniden güvenerek,
hukukun üstünlüğüyle, şeffaflıkla, yöneticilerin aklını başına almasıyla
rahatlıkla düzlüğe çıkabilir. Nutuk’ta Atatürk’ün söylediği gibi, iktidara
sahip olanların “gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde olmaları, hatta
onların şahsi menfaatlerini işgalcilerin siyasi emelleriyle birleştirmeleri”
bizleri engelleyemez. Millet, 95 yıl önce olduğu gibi bugün de “yokluk ve
yoksulluk içinde harap ve bitkin” düştüyse, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini
kurtarmak için zaman çoktan gelmiştir. Hepimizin buna kilitlenmesi ve dikkat
etmesi gerekir.
Bölgesinde laikliğe, sosyal adalete, eşit şartlarda eğitime,
hukukun üstünlüğüne, hesap verebilen bir yönetime sahip tek ülke olarak biz,
gücümüzü ve kazanımlarımızı Cumhuriyet’e borçluyuz.
Bunu anlamayanlara ve anlamak isteyenlere karşı,
Cumhuriyetin güzelliklerini ve faziletini anlatmalıyız.
İşte bu kazanımlar bugün açıkça tehlike altındaysa, bizi
Atatürk’ün yolundan ayırmaya kalkışanlara karşı açıkça hesap sorma zamanıdır.
Susmanın kaybettirdikleri, el ele vermeden kendi başına
çıkış yolu aramanın yükü hepimizin omuzlarına tüm ağırlığıyla çöktü. Artık
Cumhuriyetin üzerindeki bu yükleri milletçe kaldırmanın, yeniden 1920’lerin
birliğini, o eşsiz iradesini anlamanın zamanıdır.
Bir asır önce saltanatı bir ailenin elinden alıp
egemenliğini milletimize armağan eden iradeye sımsıkı sarılmak, 100 yıl sonra
bu egemenliğin tersine dönmesine engel olmanın vakti gelmiştir. Bu her bir
vatandaşın görevidir.
Bugün, Cumhuriyetimizin 95. yılında iç ve dış ekonomik
saldırılara, basiretsiz bir yönetime, askeri tehditlere, her tür terör belasına
karşı dimdik durmanın ilk adımı, Atatürk’ün kurucu ilkelerine, laik ve çağdaş
eğitime, sosyal adalete dayalı bir paylaşıma yeniden dönmekten geçiyor.
Her şeyin başı, amasız fakatsız Laik Cumhuriyetten yana
tavır almaktan, onun kurumlarına ve iradesine sahip çıkmaktan geçiyor.
Devleti yönetenlerin çare sandığı tarikatlar, dışarıdan
bulunacak borçlar ve yeni Başkanlık sistemi, ülkemize daha ilk aylarda çok
büyük kayıplar verdirdi. Artık herkesin aklını başına alma, boş heveslerden
dönme zamanıdır.
Dünyada görülmemiş bir hukuksuzluğun, israfın, kuralsızlığın
adı olan bu Başkanlık sistemi uğruna bir kuşağımızın daha geleceğini tehlikeye
atmanın maliyeti çok ağır olmuştur, olmaya da devam edecektir.
Atatürk’ün ve kurucu önderlerimizin temellerini sağlam
attığı kurumları sorgulamanın, bu kurumların yerine öngörüsüz ve plansız
adımlar atmanın zamanı değildir. Geçmişi yok sayarak, her şeyi kendileri yapmış
gibi göstermeye çalışanlar tam ihanet içindedir.
Cumhuriyetimizin bölgesine örnek olmuş bir sanayileşmeyi,
kalkınma ve ekonomik modeli yerine yeni bağımlılık modelleri yaratmanın, akraba
saltanatına dayalı kadrolaşmanın, kuralsızlığı kural zannetmenin bedeli, Cumhuriyeti
uçuruma sürüklemektir.
Çare dış modellerde değil, içimizde hazırdır. O model,
Atatürkçü dış politika, Atatürkçü ekonomi ve sosyal adalet düzeni, karma
ekonomi modeli, Meclis iradesinin hakim kılındığı parlamenter sistemdir, tekrar
parlamenter sisteme dönmektir.
Bu vesileyle Cumhuriyet Bayramımızı yürekten kutluyorum.
Milletçe var olmamızı sağlayan, bizi birleştiren değerleri sağlam temellere
dayandıran Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü başta olmak üzere
tüm kurucu büyüklerimizi ve şehitlerimizi saygıyla, rahmetle ve minnetle
anıyorum.”