Denizli İl Müftüsü Abdullah Pamuklu hakkında her geçen gün yeni iddialar gündeme gelirken, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Denizli Valiliği’nin ısrarlı sessizliği kamuoyunun tepkisini artırıyor.Denizliekspres Haber/ Kadriye Sözeri (Özel Haber)13 Haziran’da Denizli Ekspres’te yayımladığımız “Denizli Müftülüğü’nde Skandal İddialar Çığ Gibi” başlıklı haberimizin ardından gazetemize ulaşan yeni bilgiler, kurumda yaşanan çürümeyi gözler önüne seriyor.Haber Merkezimize ulaşan korkuç iddilar şu şekilde;MÜFTÜNÜN EŞİNE TAHSİS EDİLEN ARAÇLA KURSLARA DENETİM
Kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri, İl Müftüsü Abdullah Pamuklu’nun eşine kurum aracı tahsis ettiği yönündeki iddialar. Üstelik iddialar bununla sınırlı değil. Müftünün eşi, bu araçla Kur’an kurslarına gidiyor, bazı kurslarda yöneticilerle doğrudan iletişime geçiyor, personelin üzerinde baskı oluşturuyor.Ne Diyanet mevzuatında ne de kamu yönetimi teamüllerinde böyle bir yetki tanımı bulunmazken, kamu aracıyla yürütülen bu ‘denetim dışı denetimler’, kurumun şeffaflığına ve saygınlığına ağır bir darbe niteliğinde. Personel arasında “müftülüğün asıl yöneticisi kim?” sorusunun alenen sorulmaya başlandığı bildiriliyor.AKKÖY KUR’AN KURSU’NDA AĞIR İDDİALAR: PARA, AHLÂK VE HİMAYE ZİNCİRİ Mİ?Denizli İl Müftüsü Abdullah Pamuklu hakkında gazetemize ulaşan şikayetler çığ gibi büyürken, iddiaların sadece yönetimsel değil, maddi ve dini boyutlarıyla da ciddi bir kamusal zarara yol açtığı öne sürülüyor. Diyanet ve Valilik halen sessiz. Peki sessizlik nereye kadar sürecek?Gazetemize ulaşan şikayetlerde Akköy Kur’an Kursu hakkında çok ciddi iddialar yer alıyor. Kursun bir “cemaat yapısı gibi” çalıştığı, yöneticisinin hakkında geçmişten bu yana çok sayıda şikayet olmasına rağmen herhangi bir soruşturma geçirmediği belirtiliyor. Kursun içinde ve çevresinde ahlaka aykırı davranışların yaşandığına dair iddialar kamu vicdanını derinden sarsıyor. Görevlendirme ile Akköy Kur'an kursuna gelen yönetici, her konuda yetkili, (Hiç bir yetkisi olmadığı halde) ancak iş hesap verlmeye, hesap sorulmaya geldiğinde, "Benim hiç bir yetkim yok" deyip işin içinden çıktığı söyleniyor. Akköy'de skandallar ayyuka çıksa da yapılan hiç bir denetimin olmadığı gelen bilgiler arasında...Kursun bir kişi tarafından “adeta şahsi mülk” gibi kullanıldığı, hesap verilebilirliğin olmadığı ve toplanan bağışların şeffaf biçimde kayda geçmediği ileri sürülüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı bu duruma göz mü yumuyor?SORULAR CEVAP BEKLİYOR, MÜFETTİŞLER İSE SESSİZ
Tüm bu iddialar Diyanet’e ulaştırılmış olmasına rağmen, denetleme için gönderilen müfettişlerin iddiaları dikkate almadığı ve yalnızca müftülük binasında belirli görüşmelerle yetindiği öne sürülüyor. Kurum içinde “müfettişler incelemeye değil, aklamaya geldi” görüşü yaygın.Şimdi kamuoyu şu sorulara acil cevap arıyor:İl Müftüsü Abdullah Pamuklu’nun eşine resmi araç tahsis edilmesi yasal mıdır?Bu araçla yapılan kurs ziyaretlerinin resmî dayanağı var mıdır?Akköy Kur’an Kursu’ndaki ağır iddialar neden görmezden gelinmektedir?Hakkında sayısız şikayet bulunan kurs yöneticisi neden hala görevde?Müftülük kaynaklarının kullanımı denetleniyor mu, kamu zararı oluşmuş mudur?DİYANET VE VALİLİK BU SORULARIN HANGİSİNE CEVAP VERECEK?
Ne Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan ne de Denizli Valiliği’nden bugüne dek bu iddialara ilişkin tatmin edici bir açıklama yapılmadı. Kurum içi tepkiler giderek büyürken, “sistematik bir koruma kalkanı mı var?” sorusu halk arasında sıkça soruluyor.Daha önce görevli olduğu şehirlerde benzer şikayetlerin olduğu iddia edilen Pamuklu hakkında açılan herhangi bir disiplin soruşturmasının bulunmaması, Diyanet’in üst yönetimini de zan altında bırakıyor.KURUMDA LİYAKAT DİPTE, SESSİZLİK ZİRVEDE
Diyanet’in şeffaf, liyakat temelli ve adil yönetim anlayışını savunduğunu her fırsatta dile getirmesi, sahadaki bu manzara ile çelişiyor. Denizli’deki din görevlileri baskı altında, kamu kaynakları tartışmalı, şikayetler artıyor ancak yetkililer sessiz.Bu noktada Diyanet’in yanı sıra, kamu idaresinden sorumlu Denizli Valiliği ve TBMM Diyanet Komisyonu’na düşen görev açıktır:Denizli İl Müftülüğü’nde yaşanan bu tabloya artık seyirci kalınmamalı, gerekli idari ve hukuki süreçler ivedilikle başlatılmalıdır.MİLYONLUK KUR’AN KURSU KAPATILDI, KADIN KOLLARI İÇİN DİZAYN EDİLEN ALAN BOŞ DURUYOR
Gürcan Camii’nin altında bulunan Kur’an Kursu kapatıldı, yerine Diyanet Vakfı Kadın Kolları için bir alan dizayn edildi. Masraf 1 milyon TL’nin üzerinde. Amaç: kadın kolları için pasta-börek satışıyla gelir elde etmekti. Peki sonuç? Hiçbir faaliyet yok. Alan bomboş, kamu kaynağı heba edilmiş durumda. “Kadın kolları” adı altında yapılan bu harcamaların bugüne dek denetlenmemesi ise ayrı bir soru işareti.MAKAM SEVDASI: BOŞ BÜRO DURURKEN DIŞARIDAN YER KİRALANDI, FATURA CAMİLERE KESİLDİ
Aynı caminin altındaki ADR bürosunda vaizler için yeterli alan olmasına rağmen, dışarıdan —Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden— yer kiralandı. Bu kira masrafları, camilerden ve Kur’an kurslarından toplanan yardımlarla karşılandı.
Bunun dini kılıfı da hazır: “Dini ve hayrî hizmetlerde kullanılmak üzere” diye yeni bir kavram geliştirildi. Ancak bu başlık altında toplanan paraların nerelere, nasıl harcandığına dair herhangi bir şeffaf rapor yok.UMREDE KURAL DEĞİL, KEYFİYET ESAS: 25 KİŞİYİ BULANA +5 KİŞİ DAHA, DİYANET ZARARDA
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açık talimatına göre; 25 umreciyi bulan görevli ancak kafile başı olabilir, 30 kişi getiren ise ücretsiz (free) hak kazanır. Bu sadece görevli personel için geçerlidir.
Ancak Denizli Müftülüğü’nde, 25 kişilik grup toplayan bir görevliye ek 5 kişi, Müftülük kontenjanından “kendiliğinden gelen umreci” olarak ilave edildi. Bu 5 kişi dışarıdan vatandaşlar. Diyanetle bağlantıları yok.
Bu işlemle, kurum yaklaşık 50-60 bin TL zarara uğratıldı. Bu uygulamanın kaç görevli için tekrarlandığı, zararın ne kadar büyüdüğü bilinmiyor.TARİKAT GÖLGESİ: “KIYAM-ET” ADIYLA KİTAP TANITIMI VE CAMİLERDE TARİKAT İFTARLARI
“KIYAM-et” adıyla Çınar Camii önünde düzenlenen sohbet toplantılarında, tarikat lideri Deniz Erten’e ait kitabın adı kullanıldı.
Bu isim ve içerikle Denizli’deki bazı camilerde iftar yemekleri düzenlendi. Diyanet’in resmi çerçevesinde olmayan bu etkinlikler, “camiler tarikat propagandası için mi kullanılıyor?” sorusunu gündeme taşıdı.TASARRUF TEDBİRİNDE BİLE AYRIMCILIK: KÖY KADROSU ALINDI, SANAYİ CAMİİNE 2. GÖREVLİ ATANDI
Diyanet’in “kadrolar verimli kullanılsın, atıl kapasite kalmasın” talimatlarına rağmen, köydeki bir kadro alınarak, sadece 2 vakit namaz kılınan sanayi bölgesindeki bir camiye ikinci görevli olarak atandı.
Bu atama; ne tasarrufa, ne planlamaya, ne de ihtiyaçlara dayanıyor. Tamamen keyfî. Diyanet kadrosu bu kadar mı hafife alınır?DİYANET, VALİLİK, TBMM: ARTIK SORUMLULUK ALIN
Tüm bu iddialar yalnızca bir müftünün değil, Diyanet sisteminin genelini ilgilendiriyor.
Denizli Valiliği ve Diyanet İşleri Başkanlığı bugüne dek bu iddialarla ilgili bir basın açıklaması dahi yapmadı.
TBMM Diyanet Komisyonu'nun ise bu kadar çok şikayetin geldiği bir kurum hakkında harekete geçmemesi, “Bu sessizlik, sistematik bir korumanın işareti mi?” sorusunu doğuruyor.DİN GÖREVLİLERİ YALNIZ, KAMU ZARARI BÜYÜYOR, İTİBAR YOK OLUYOR
Denizli Müftülüğü’nden yükselen her yeni iddia, Diyanet’in kurumsal yapısında daha büyük bir çöküşün sinyalini veriyor.
Kurum içinde korku, baskı ve huzursuzluk hâkim.
Kamu parası amacı dışında kullanılıyor, dini değerler siyasete ve kişisel çıkarlara alet ediliyor.
Ve tüm bu yaşananların ortasında, denetlenmeyen bir müftü ve ona sağlanan “kurumsal dokunulmazlık” iddiaları var.BİR AİLENİN MÜFTÜLÜĞÜ MÜ, KAMU KURUMU MU?
Gazetemize ulaşan yeni bilgiler ve belgeler doğrultusunda iddiaların peşini bırakmayacağımızı kamuoyuna duyururuz. Müftülük makamı; kişisel çıkarların, aile ilişkilerinin ve keyfi tasarrufların değil, kamusal sorumluluğun ve dini hizmetin taşıyıcısı olmak zorundadır.13 Haziran'da Denizliekspres Haber'de yapılan, "Denizli Müftülüğü'nde skandal iddilar çığ gibi" Okumak için tıklayın!..
Kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri, İl Müftüsü Abdullah Pamuklu’nun eşine kurum aracı tahsis ettiği yönündeki iddialar. Üstelik iddialar bununla sınırlı değil. Müftünün eşi, bu araçla Kur’an kurslarına gidiyor, bazı kurslarda yöneticilerle doğrudan iletişime geçiyor, personelin üzerinde baskı oluşturuyor.Ne Diyanet mevzuatında ne de kamu yönetimi teamüllerinde böyle bir yetki tanımı bulunmazken, kamu aracıyla yürütülen bu ‘denetim dışı denetimler’, kurumun şeffaflığına ve saygınlığına ağır bir darbe niteliğinde. Personel arasında “müftülüğün asıl yöneticisi kim?” sorusunun alenen sorulmaya başlandığı bildiriliyor.AKKÖY KUR’AN KURSU’NDA AĞIR İDDİALAR: PARA, AHLÂK VE HİMAYE ZİNCİRİ Mİ?Denizli İl Müftüsü Abdullah Pamuklu hakkında gazetemize ulaşan şikayetler çığ gibi büyürken, iddiaların sadece yönetimsel değil, maddi ve dini boyutlarıyla da ciddi bir kamusal zarara yol açtığı öne sürülüyor. Diyanet ve Valilik halen sessiz. Peki sessizlik nereye kadar sürecek?Gazetemize ulaşan şikayetlerde Akköy Kur’an Kursu hakkında çok ciddi iddialar yer alıyor. Kursun bir “cemaat yapısı gibi” çalıştığı, yöneticisinin hakkında geçmişten bu yana çok sayıda şikayet olmasına rağmen herhangi bir soruşturma geçirmediği belirtiliyor. Kursun içinde ve çevresinde ahlaka aykırı davranışların yaşandığına dair iddialar kamu vicdanını derinden sarsıyor. Görevlendirme ile Akköy Kur'an kursuna gelen yönetici, her konuda yetkili, (Hiç bir yetkisi olmadığı halde) ancak iş hesap verlmeye, hesap sorulmaya geldiğinde, "Benim hiç bir yetkim yok" deyip işin içinden çıktığı söyleniyor. Akköy'de skandallar ayyuka çıksa da yapılan hiç bir denetimin olmadığı gelen bilgiler arasında...Kursun bir kişi tarafından “adeta şahsi mülk” gibi kullanıldığı, hesap verilebilirliğin olmadığı ve toplanan bağışların şeffaf biçimde kayda geçmediği ileri sürülüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı bu duruma göz mü yumuyor?SORULAR CEVAP BEKLİYOR, MÜFETTİŞLER İSE SESSİZ
Tüm bu iddialar Diyanet’e ulaştırılmış olmasına rağmen, denetleme için gönderilen müfettişlerin iddiaları dikkate almadığı ve yalnızca müftülük binasında belirli görüşmelerle yetindiği öne sürülüyor. Kurum içinde “müfettişler incelemeye değil, aklamaya geldi” görüşü yaygın.Şimdi kamuoyu şu sorulara acil cevap arıyor:İl Müftüsü Abdullah Pamuklu’nun eşine resmi araç tahsis edilmesi yasal mıdır?Bu araçla yapılan kurs ziyaretlerinin resmî dayanağı var mıdır?Akköy Kur’an Kursu’ndaki ağır iddialar neden görmezden gelinmektedir?Hakkında sayısız şikayet bulunan kurs yöneticisi neden hala görevde?Müftülük kaynaklarının kullanımı denetleniyor mu, kamu zararı oluşmuş mudur?DİYANET VE VALİLİK BU SORULARIN HANGİSİNE CEVAP VERECEK?
Ne Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan ne de Denizli Valiliği’nden bugüne dek bu iddialara ilişkin tatmin edici bir açıklama yapılmadı. Kurum içi tepkiler giderek büyürken, “sistematik bir koruma kalkanı mı var?” sorusu halk arasında sıkça soruluyor.Daha önce görevli olduğu şehirlerde benzer şikayetlerin olduğu iddia edilen Pamuklu hakkında açılan herhangi bir disiplin soruşturmasının bulunmaması, Diyanet’in üst yönetimini de zan altında bırakıyor.KURUMDA LİYAKAT DİPTE, SESSİZLİK ZİRVEDE
Diyanet’in şeffaf, liyakat temelli ve adil yönetim anlayışını savunduğunu her fırsatta dile getirmesi, sahadaki bu manzara ile çelişiyor. Denizli’deki din görevlileri baskı altında, kamu kaynakları tartışmalı, şikayetler artıyor ancak yetkililer sessiz.Bu noktada Diyanet’in yanı sıra, kamu idaresinden sorumlu Denizli Valiliği ve TBMM Diyanet Komisyonu’na düşen görev açıktır:Denizli İl Müftülüğü’nde yaşanan bu tabloya artık seyirci kalınmamalı, gerekli idari ve hukuki süreçler ivedilikle başlatılmalıdır.MİLYONLUK KUR’AN KURSU KAPATILDI, KADIN KOLLARI İÇİN DİZAYN EDİLEN ALAN BOŞ DURUYOR
Gürcan Camii’nin altında bulunan Kur’an Kursu kapatıldı, yerine Diyanet Vakfı Kadın Kolları için bir alan dizayn edildi. Masraf 1 milyon TL’nin üzerinde. Amaç: kadın kolları için pasta-börek satışıyla gelir elde etmekti. Peki sonuç? Hiçbir faaliyet yok. Alan bomboş, kamu kaynağı heba edilmiş durumda. “Kadın kolları” adı altında yapılan bu harcamaların bugüne dek denetlenmemesi ise ayrı bir soru işareti.MAKAM SEVDASI: BOŞ BÜRO DURURKEN DIŞARIDAN YER KİRALANDI, FATURA CAMİLERE KESİLDİ
Aynı caminin altındaki ADR bürosunda vaizler için yeterli alan olmasına rağmen, dışarıdan —Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden— yer kiralandı. Bu kira masrafları, camilerden ve Kur’an kurslarından toplanan yardımlarla karşılandı.
Bunun dini kılıfı da hazır: “Dini ve hayrî hizmetlerde kullanılmak üzere” diye yeni bir kavram geliştirildi. Ancak bu başlık altında toplanan paraların nerelere, nasıl harcandığına dair herhangi bir şeffaf rapor yok.UMREDE KURAL DEĞİL, KEYFİYET ESAS: 25 KİŞİYİ BULANA +5 KİŞİ DAHA, DİYANET ZARARDA
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açık talimatına göre; 25 umreciyi bulan görevli ancak kafile başı olabilir, 30 kişi getiren ise ücretsiz (free) hak kazanır. Bu sadece görevli personel için geçerlidir.
Ancak Denizli Müftülüğü’nde, 25 kişilik grup toplayan bir görevliye ek 5 kişi, Müftülük kontenjanından “kendiliğinden gelen umreci” olarak ilave edildi. Bu 5 kişi dışarıdan vatandaşlar. Diyanetle bağlantıları yok.
Bu işlemle, kurum yaklaşık 50-60 bin TL zarara uğratıldı. Bu uygulamanın kaç görevli için tekrarlandığı, zararın ne kadar büyüdüğü bilinmiyor.TARİKAT GÖLGESİ: “KIYAM-ET” ADIYLA KİTAP TANITIMI VE CAMİLERDE TARİKAT İFTARLARI
“KIYAM-et” adıyla Çınar Camii önünde düzenlenen sohbet toplantılarında, tarikat lideri Deniz Erten’e ait kitabın adı kullanıldı.
Bu isim ve içerikle Denizli’deki bazı camilerde iftar yemekleri düzenlendi. Diyanet’in resmi çerçevesinde olmayan bu etkinlikler, “camiler tarikat propagandası için mi kullanılıyor?” sorusunu gündeme taşıdı.TASARRUF TEDBİRİNDE BİLE AYRIMCILIK: KÖY KADROSU ALINDI, SANAYİ CAMİİNE 2. GÖREVLİ ATANDI
Diyanet’in “kadrolar verimli kullanılsın, atıl kapasite kalmasın” talimatlarına rağmen, köydeki bir kadro alınarak, sadece 2 vakit namaz kılınan sanayi bölgesindeki bir camiye ikinci görevli olarak atandı.
Bu atama; ne tasarrufa, ne planlamaya, ne de ihtiyaçlara dayanıyor. Tamamen keyfî. Diyanet kadrosu bu kadar mı hafife alınır?DİYANET, VALİLİK, TBMM: ARTIK SORUMLULUK ALIN
Tüm bu iddialar yalnızca bir müftünün değil, Diyanet sisteminin genelini ilgilendiriyor.
Denizli Valiliği ve Diyanet İşleri Başkanlığı bugüne dek bu iddialarla ilgili bir basın açıklaması dahi yapmadı.
TBMM Diyanet Komisyonu'nun ise bu kadar çok şikayetin geldiği bir kurum hakkında harekete geçmemesi, “Bu sessizlik, sistematik bir korumanın işareti mi?” sorusunu doğuruyor.DİN GÖREVLİLERİ YALNIZ, KAMU ZARARI BÜYÜYOR, İTİBAR YOK OLUYOR
Denizli Müftülüğü’nden yükselen her yeni iddia, Diyanet’in kurumsal yapısında daha büyük bir çöküşün sinyalini veriyor.
Kurum içinde korku, baskı ve huzursuzluk hâkim.
Kamu parası amacı dışında kullanılıyor, dini değerler siyasete ve kişisel çıkarlara alet ediliyor.
Ve tüm bu yaşananların ortasında, denetlenmeyen bir müftü ve ona sağlanan “kurumsal dokunulmazlık” iddiaları var.BİR AİLENİN MÜFTÜLÜĞÜ MÜ, KAMU KURUMU MU?
Gazetemize ulaşan yeni bilgiler ve belgeler doğrultusunda iddiaların peşini bırakmayacağımızı kamuoyuna duyururuz. Müftülük makamı; kişisel çıkarların, aile ilişkilerinin ve keyfi tasarrufların değil, kamusal sorumluluğun ve dini hizmetin taşıyıcısı olmak zorundadır.13 Haziran'da Denizliekspres Haber'de yapılan, "Denizli Müftülüğü'nde skandal iddilar çığ gibi" Okumak için tıklayın!..
