Eğitim-İş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli’nin ‘Türk Tabipler Birliği’nin kapatılsın’ sözü üzerine basın
açıklaması yaptı. Aydoğan yaptığı açıklama aynen şu şekilde;
Ekonomiyi ne kadar kötü yönettiğini saklamak için rakamlarla oynayan
hükümet, bu rakamların gerçekçi olmadığını ortaya koyan her kişi ve kurumu
nasıl "vatan haini" olarak ilan ettiyse, aynı kör taktiği pandemi
için de uygulamaktadır.
İktidarın küçük ortağı olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, pandemi
sürecinin doğru yönetilmediğine, rakamların gerçekçi olmadığına, sağlık
emekçilerinin bu süreçte sürekli can kaybı yaşadığına dikkat çekmek için
"yönetemiyorsunuz, tükeniyoruz" diyerek siyah kurdele eylemine
başlayan Türk Tabipler Birliği'ni hedef almıştır.
İyi hekimlik ve halk sağlığı için faaliyet gösteren TTB'nin sadece
kapatılmakla kalmayıp, yöneticilerinin de yargılanması gerektiğini iddia eden
Bahçeli, bu açıklamasıyla TTB'ye üye hekimleri de hedef göstermiştir. TTB'nin
hedef haline gelmesinin nedenleri ise açıktır:
Hükümetin, Sağlık Bakanlığı eliyle inandırıcı kılmaya çalıştığı "Süreç
iyi yönetiliyor" imajı, TTB tarafından çürütülmüştür. TTB, Bakanlığın
yanlış uygulamalarını Korona ile mücadele eden başka ülkelerden somut
örneklerle deşifre etmiştir.
TTB, Sağlık Bakanlığı'nın Korona virüse ilişkin gün aşırı açıkladığı
rakamların tutarsızlığını, sahada çalışan sağlık emekçilerinden topladığı
verilerle ortaya koymuş, bir demokratik kitle örgütü olarak bu konuda halkı
bilgilendirme görevini ifa etmiştir. Örneğin Sağlık Bakanlığı'nın tüm İstanbul
için açıkladığı vaka sayısının neredeyse İstanbul'daki sadece 2 hastanedeki
vaka sayısına eşit olduğunu, kamuoyu TTB sayesinde öğrenmiştir. Öyle ki Sağlık
Bakanı, itirazlar karşısında "Rakamları saklasak nereden bileceksiniz
ki" demek gafletinde bulunmuştur.
Doktorlar başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının bu süreçte yanlış
politikalarla nasıl ölüme itildiğini, aile hekimleri Korona olduğunda
maaşlarının dahi ödenmediğini, AKP'nin önde gelen isimleri düzenli olarak
Korona testi yaptırdığını itiraf ederken sahada çalışan hekimlerin kendine bile
test yapamadığını, Korona testlerinin piyasalaşan sağlık sisteminde nasıl rant
kapısı haline getirildiğini kamuoyu yine TTB sayesinde öğrenmiştir.
TTB, hükümetin salgına karşı gerekli önlemleri almadığını aksine Ayasofya
gibi AKP organizasyonlarının Korona yokmuşçasına düzenlenmesinin toplum
sağlığını tehlikeye attığını, toplu ulaşımdaki yetersizliklerinin Korona'nın
yayılması için zemin hazırladığını ifşa ederek, hükümetin çizdiği "her şey
yolunda" illüzyonunu dağıtmıştır.
Pandemi sürecinin başından beri Sağlık Bakanlığı ile koordine olmaya hazır
olduklarını açıklayan ancak, Bakanlık'tan uzun süre görüşmek için randevu dahi
alamayan TTB, bu duyarsızlığı kamuoyuna duyurarak iktidarı rahatsız etmiştir.
Yani TTB, pandemiyi siyasi çıkarlarına alet edenlerin, ölümlerin
sorumlularının, gerçekleri saklayanların tekerine çomak sokmuş, "kral
çıplak" demiştir. Her gün neredeyse birden fazla sağlık emekçisinin öldüğü
şu günlerde, bu yapılan en hafif tabirle vefasızlık, nankörlüktür.
Eğitim-İş olarak hayatı boyunca bir hekimin bir günde yaptığı kadar dahi
insanlığa fayda sağlamamış şahısların, hekime şiddeti körükleme niyetindeki bu
açıklamalarını kınıyoruz.
Atatürk'ün kendini emanet ettiği Türk hekimlerinin, bugün ülkeyi yönetenler
tarafından hedef gösterilmesini, canlarının ve emeklerinin küçümsenmesini
lanetliyoruz.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: İyi hekimlik ve halk sağlığı için
faaliyet gösteren TTB'nin yanındayız! Tarihsel gerçeklik gösteriyor ki "Faşizm, bir halk sağlığı sorunudur!"