Eğitim-iş Denizli Şubesi Başkanı Namık Kemal Aydoğan yayınladığı mesajda şu
ifadelere yer verdi:
‘‘2019-2020 eğitim-öğretim yılı, 9 Eylül 2019 tarihinde başlayacaktır. 18
milyon öğrenci ve 1 milyon eğitim emekçisi bu eğitim öğretim yılına da birikmiş
ve çözüm bekleyen sorunlarla, müfredat ve sınav sistemi değişikliği, karma
eğitimin kaldırılması girişimleri gibi tamamen ideolojik bakış açısıyla
gerçekleştirilen değişikliklerin gölgesinde girecektir.
Dernek ve vakıflarla imzalanan protokoller, derslik açıkları, kalabalık
sınıflar, öğretmensiz okullar, ikili eğitim öğretim, taşımalı eğitim,
uluslararası sınavlardaki başarısızlıklar, öğrencilerin tarikat ve cemaatlerin
yurtlarına mahkum edilmesi, çocukların örgün eğitim dışına itilmesi,
öğretmenlerin özlük sorunları, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik, öğretmenlerin
aile birliğinin sağlanamaması, kadrolaşma, liyakatsizliğin ve yandaşlığın hakim
olması gibi sorunlar maalesef bu öğretim yılına da taşınmıştır. Bütün bu
sorunların üstüne bir de ekonomik krizin yarattığı etki yüklenmiştir.
SINAV SİSTEMİ DEĞİŞİKLİKLERİ ÖĞRENCİLERİ MAĞDUR ETTİ
LGS birçok öğrenciyi istemedikleri okullara gitmeye mecbur bırakmaktadır.
Sınavla öğrenci alan akademik liselerin kontenjanlarının sınırlı tutulması,
sınavsız öğrenci alan Anadolu Liseleri’nin kontenjanlarının dolduğu birçok ilde
öğrenciler seçeneksiz kalmıştır.
EĞİTİMDE ÖZELLEŞTİRME DEVAM EDİYOR
AKP iktidarı döneminde, eğitimde piyasa merkezli işletmeci anlayışı
yerleştirilmeye çalışılmış, özel okullara yönelik doğrudan teşvik
uygulamalarında ciddi adımlar atılarak kamusal eğitim alanı daraltılmıştır.
Kamusal kaynaklar, eğitimin ticarileştirilmesi için özel sermayeye aktarılırken
kamusal eğitimin niteliği düşürülmüştür.
MEB verilerine göre, 2018-2019 eğitim öğretim yılı itibarıyla Türkiye’de 54
bin 732 resmi, 13 bin 679 özel okul bulunmaktadır. 2003’te özel okulların resmi
okullara oranı yüzde 2 iken, 2019’a gelindiğinde bu oran yüzde 25’e
yükselmiştir. 2002-2003 eğitim ve öğretim yılında tüm özel okullarda kayıtlı
öğrencilerin toplam öğrenci sayısına oranı yüzde 1 iken, 2018-2019 eğitim ve
öğretim yılında 8 kat artarak yüzde 8,2’e çıkmıştır.
TAŞIMALI EĞİTİM DEVAM EDECEK
4+4+4 düzenlemesi ile birlikte 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren
çok sayıda köy okulu kapatılmış ve taşımalı eğitim uygulamaları yaygınlaşmıştır.
2013-2014 eğitim öğretim yılında taşınan ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısı
825 bin 90 iken, 2018-2019 eğitim öğretim yılında taşınan öğrenci sayısı 1
milyon 324 bin 960’a çıkmıştır.
OKULLAŞMA ORANI HALA DÜŞÜKTÜR
21.yüzyılın Türkiye'sindeki okullaşma oranları da içler acısıdır.
Önümüzdeki dönem içinde de çözülmeyeceği belli olan okullaşma oranı, bugün
bizzat Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından itiraf edilmiştir.
Bakan Selçuk, ilkokullarda okullaşma oranını yüzde 91,5,
ortaokullarda ise yüzde 94,47 olarak açıklamış ve bunu iyi bir tablo gibi
sunmuştur. Ancak bu rakamların gerisinde yatan gerçek, 17 yıldır iktidarda
olan AKP'nin, ilkokul çağındaki çocukların yaklaşık yüzde 10’unu, ortaokul
çağındaki çocukların yaklaşık yüzde 6’sını okula gönderemediğidir. Bu
"kayıp" çocuklar düzeni de elbette ki iktidarın, çocukları yine
dolaylı olarak tarikatlara yönlendirme taktiği olarak devam edecektir.
KRİZ BAHANESİYLE MEB BÜTÇESİNDEN YAPILAN KESİNTİ YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILINI
OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Öğrenci sayısının artmasıyla birlikte okul, derslik ve öğretmen açığı hızla
büyümektedir. Bugün Türkiye’de halen öğretmeni olmayan okullar bulunmaktadır.
Türkiye’deki okulların yarısından fazlasında ikili eğitim yapılmakta,
birleştirilmiş sınıflarda eğitim ve taşımalı eğitim uygulamasına devam
edilmektedir. Okullardaki altyapı ve donanım eksiklikleri, nitelikli bir eğitim
politikasının yürütülmesinin önünde büyük bir engeldir. Okul yetersizliği ve
derslik açığının yanında, acil çözüm bekleyen en önemli sorun, öğretmen
açıklarıdır.
İKİLİ EĞİTİM SORUNU DEVAM EDİYOR
2023 Eğitim Vizyonu’nda, "... ikili eğitime son verme hedefi"
diğer programlarda olduğu gibi tekrar edilmiştir. Ancak bilindiği gibi AKP
iktidarında tekli eğitim yapan okullar bile ikili eğitime geçmiş; okul binaları
hem içeriden tuğlalarla bölünmüş ve hem de okul bahçeleri küçültülmüş, eğitim
sistemi işlevsiz hale getirilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre ilköğretim kurumlarının yüzde
14.4; ortaöğretim okullarının ise yüzde 6.4’ünde ikili eğitim yapılıyor. Yine
MEB’in verilerine göre 2019 sonuna kadar ikili öğretimin kaldırılması için
Türkiye genelinde 57 bin 132’si temel eğitimde, 1.630’u ise ortaöğretimde olmak
üzere toplam 58 bin 762 derslik yapılması gerekiyor. Ancak MEB bütçesinden
yatırımlara ayrılan pay ile hele ki ekonomik kriz nedeniyle yapılan kesintiden
sonra bunu gerçekleştirmek mümkün görünmemektedir.
Bu takvimin bizim sistemimize uygun olup olmadığı büyük bir soru işareti
olarak ortada durmaktadır. Her tatil öncesi rehavetin hakim olduğu, okullarda
ders işlenmediği, birçok öğrencinin rapor alarak tatilini uzatıp seyahate
çıktığı gibi unsurlar da hesaba katılmadan açıklanan yeni takvim, bir kuşağı
daha deney tahtası haline getirecektir.
SONUÇ:
Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların, bakan değişikliğine, büyük
reformlar gerçekleştirileceği vaadiyle açıklanan vizyon belgelerine rağmen,
2019-2020 eğitim öğretim yılında da artarak devam edeceği görülmektedir.
Eğitimde yaşanan yapısal sorunlar karşısında MEB’in somut ve çözüme dayalı
politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığı, eğitimde yaşanan
ticarileşme, özelleştirme ve dinselleştirme uygulamalarının hız kesmeden devam
edeceği görülmüştür.
Eğitim-İş olarak, parasız, bilimsel, demokratik, laik, ulusal ve karma eğitim
mücadelemize, Atatürk’ü ve devrimlerini anlatmaya, haksızlığa, hukuksuzluğa
maruz kalmış tüm eğitim emekçilerinin yanında olmaya devam edeceğiz. Yolumuz
çağdaş uygarlık yoludur, yolumuz Cumhuriyet yoludur ve bu yoldan asla dönmeyiz.’’