Eğitim-İş Denizli Şubesi Başkanı Namık Kemal Aydoğan, ‘‘Bilindiği üzere; kamu işçisi için yüzde 15 zam talebiyle masaya oturan Türk-İş, talebinin neredeyse yarısına, yüzde 8 zamma razı olarak masadan kalkmıştır. Ancak daha vahimi, masanın sonucunu açıklamak için yapılan toplantıda, Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay'ın, mikrofonun açık olduğunu unutarak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'a fısıldadığı o sözler olmuştur. Atalay'ın Bakan Selçuk'a mahcup bir ifadeyle "Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle" demesi ve Bakan'ın da bu sözün üstüne memnun bir ifadeyle kafasını sallaması, emekçinin alın terine nasıl ihanet edildiğinin kanıtı olmuştur.’’ diyerek ifade etti.
Aydoğan, ‘‘Halihazırda aynı basın toplantısında Bakan'ın "Bizi en
ilgilendiren şey, kamunun genel faydası. Mali ve sosyal dengeleri korumaya
dikkat ettik. Bunları göz önünde bulundurarak işçi sendikalarımızla uzlaşı ve
anlayış içerisinde geçmişteki gibi hareket ettik" ifadelerini kullanması
da karanlık tabloyu daha da anlaşılır kılmıştır. Yani AKP'li siyasetçilerin
neredeyse hepsinin liyakatı bir tarafa atarak kamuya doldurdukları
akrabalarının aldığı 3'er 4'er maaşla bozulmayan kamudaki "mali ve sosyal
dengeler", sıra kamu emekçisinin hakkına gelince aniden hassaslaşmıştır!
Hükümet ne şanslı ki, bu kıymeti hükümetten menkul "hassasiyetleri",
adına konuştuğu emekçilerden daha önemli bulan Türk-İş imdadına yetişmiş ve
"işi uzatmadan" kendi tabiriyle "bağlamıştır" dedi.
TÜRK-İŞ TABANI ÖRGÜTE SAHİP ÇIKMALIDIR
Aydoğan, ‘‘Buradan sesleniyoruz: "Bağladığınız" tek şey kendi
bileğinizdeki prangadır ve bunun anahtarını seve seve Saray'a vermiş
bulunmaktasınız! O koltuklarda sendika ağalığı yapmak, sarı sendikacılığın yeni
markası olmak için değil, size güvenmiş bulunan emekçilerin haklarını savunmak
için oturmaktasınız. Bu rezil davranışınızla, hem koltuklarınızı kıymetsizleştirmiş,
hem de Türkiye İşçi Sınıfı'na ihanet etmiş oldunuz.’’ şeklinde ifade etti.
Aydoğan, ‘‘Emekçinin durumu ortadayken Anlaşmaya göre; ücreti 3 bin 500 liranın
altında olan işçiye sadece 150 lira iyileştirme, tüm işçilere ise bu yıl ilk 6
ayı için yüzde 8, ikinci 6 ayı için yüzde 4, 2020'nin ilk ve ikinci 6 ayı için
yüzde 3'er ve enflasyon farkı oranında zam yapılacaktır. Yani en temel tüketim
maddelerinin bile son bir yılda yüzde yüze yakın zamlandığı ülkemizde, kamu
emekçisinin payına yine sefalet düşecektir. Hükümetin dalga geçer gibi
pinpon topuna göre belirlediği enflasyon oranının gerçeği yansıtmadığını
bile söyleyemeyen, koltuğunu her değerden daha kıymetli bulan, işçinin emeğini
üç kuruşa Saray'a satan Türk-İş Genel Başkanı derhal istifa etmelidir!’’
diyerek tepkisini gösterdi.
Aydoğan, ‘‘İşçi sınıflarının mücadelesi öğretmiştir ki "özgürlük ve adalet
önündeki en büyük engel, gönüllü kölelerdir." Seve seve bu sistemin
muktedirlerine köle olmuş, emekçinin alın terinin kutsallığını unutmuş bir
isimden işçi temsilcisi değil, ancak patron yardımcısı olur. Kamu işçilerini masada satan zihniyetin benzerini memurlar geçmiş yıllarda
yaşamış, genel başkanları mecliste koltuk alırken, halefleri buçukların
bağışlanmasına razı olarak imza atmışlardır.
Kısa bir süre sonra sona erecek memurlara yönelik toplu sözleşmede aynı oyunu
oynayacaklara da Türk-İş başkanına da en büyük dersi emekçiler vermek
zorundadır. Aksi halde ilk olmayanın tekerrürü, kalıcılığı kaçınılmazdır.