Tüm kamu emekçilerini doğrudan, ülkedeki diğer çalışanları ve emeklileri
ise dolaylı olarak ilgilendiren 2022-2023 yıllarına ilişkin toplu sözleşme
görüşmelerine ilişkin Eğitim-İş Sendikası Denizli Şube Başkanı Namık Kemal
Aydoğan’ın yaptığı açıklama aynen şu şekilde;
Açlık ve yoksulluk altında ezilen 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu
emeklisi “Sözde Toplu Sözleşme” görüşmelerini artan sorunlarla karşılamaktadır.
Türkiye’de son 19 yıla damgasını vuran ekonomik politikalar başta kamu
emekçileri olmak üzere emekçilerin aleyhine olmuştur. AKP iktidarı döneminde,
kamu çalışanları ve emekliler, enflasyon artışının da altında zamlara mahkum
edilmekte, verimlilik ve milli gelir artışından pay alamamaktadır. Bu durum,
ülkemizdeki gelir dağılımının daha da adaletsizleşmesine yol açmaktadır.
Pandemiyle birlikte yaşam şartlarının daha da ağırlaştığı, işsizlik ve
pahalılık koşullarının mutfakları kavurduğu ülkemizde, doğal gaza, elektriğe,
benzine, gıda maddelerine, ulaşıma vs. fahiş oranlarda zam yapılırken, Türk
Lirası Dolar ve Euro karşısında erirken, yurttaşların alım gücü günden güne
azalırken AKP hükümeti görüşmelerde yine kendinden olmayan sendikaları ve kamu
emekçilerini yok sayacaktır.
Kamu çalışanlarının toplu sözleşme sürecinde geçmiş yıllarda olduğu gibi
tiyatro oynanmasını istemiyoruz. Danışıklı dövüş ile yüzde 3,5 gibi zamlarla
geçen toplu sözleşmede her alanda sorunlar adeta sumen altı edilmiştir.
Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmet kolu çalışanlarının sorunları da aynı
şekilde her geçen gün artmakta ve çözümsüz bırakılmaktadır. İş kolumuzun ana
çekirdeğini oluşturan yükseköğretimde çalışan akademik, idari, teknik ve
yardımcı personelin yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda
çalışan öğretmen, idari, teknik ve yardımcı personellerin sorunlarını geçmiş
dönemlerde olduğu gibi yeniden ele alıyor ve taleplerimizi iletiyoruz.
İşkolumuzdaki çalışanların sorunlarını biliyoruz ve en yüksek perdeden
seslendirmeye de devam edeceğiz.
· 2011 yılında eşit işe eşit ücret kapsamında yapılan düzenlemelerle gelinen
noktada, ek ödeme oranı en düşük olan kadro, öğretmenler olmuştur ve 2000TL
civarında hak kaybı devam etmektedir.
· Yine ilk kez sendikamız tarafından gündeme getirilip siyasilerin gündemine
giren hatta 2018 yılında seçim meydanında Cumhurbaşkanı tarafından “verdik” denilen 3600 Ek gösterge halen
çözülmeyen sorun olarak durmaktadır.
· Öğretmen atamaları kadrolu olmalı, tüm kadrolara atama yapılmalı,
sözleşmeli öğretmenler kadroya alınmalı ve ücretli öğretmenlik uygulaması
kaldırılmalıdır.
· Kamuda liyakat esaslı yönetici atamaları yapılmalı, sözlü sınav
uygulamalarına son verilmeli, yer değiştirmelerde adaleti sağlayacak
uygulamalar getirilmelidir.
· Vergi dilimindeki adaletsizliğin kaldırılmasını ve kamu çalışanları için
yüzde 15’te sabitlenmesini talep ediyoruz.
· Eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda çalışan tüm personele bir maaş
tutarında eğitime hazırlık ödeneği ödenmelidir.
· Akademik personele ödenenler dahil ek ders ücretleri yüzde 50 arttırılmalı,
ek derslerde yaşanan sorunlar, özellikle de pandemi döneminde yaşanan yani
öğretmenden kaynaklı olmayan (öğrencinin derse gelmemesi, eğitime ara
verilmesi… gibi ) durumlarda yaşanan hak kayıpları sorunu çözülmelidir.
· Adaletli ek ders düzenlemesi yapılarak ek ders ücreti almayan öğretmenlerin
en az 15 saat ek ders ücreti almaları sağlanmalı, diğer öğretmenlere de bu
noktada artış sağlanmalı; nöbet, belleticilik, İYEP, mesleki açık lise, tercih
danışmanlığı gibi görevlerin teşviğini sağlayacak artışlar yapılmalıdır.
· Öğretmenlerin maaş karşılığı ders saatleri tüm branşlar için 15 saatte
eşitlenmelidir.
· Doğum öncesi izin süresi pandemi döneminde olduğu gibi 16 haftaya doğum
sonrası ise bir yıla çıkarılacak şekilde düzenlenmelidir.
· Yiyecek ve giyecek yardımlarının kapsamları genişletilmelidir.
· Yükseköğretim kurumlarının toplu sözleşme ve sosyal denge düzenlemesi
yapılmalıdır.
· Adaletsizliğin her geçen gün arttığı başöğretmenlik, uzman öğretmenlik
uygulamasına son verilmeli 8 yılını dolduran tüm öğretmenlere uzman
öğretmenlik, 15 yılını dolduranlara ise başöğretmenlik tazminatı
ödenmelidir.
· Yardımcı hizmetler personellerinin görev tanımları yapılmalı, mesai
ücretleri arttırılmalı ve sınav, seçim gibi görevlerdeki haksızlıklar
giderilmelidir.
Eğitim-İş olarak ana hatlarıyla açıkladığımız sorunların yanı sıra eğitim,
öğretim ve bilim hizmet kolunda gerek ekonomik gerekse özlük haklarında yaşanan
sorunlara çözüm olmayan toplu sözleşme; senaryosunu iktidarın yazdığı,
yönetmenliğini iktidarın yaptığı, masadakilerin ise acemice sahnelediği
tiyatrodan öteye gitmeyecektir. Eğitim-İş, bu orta
oyununda figüran olmak yerine, emekçilerin sendika özgürlüğü, grev ve toplu
sözleşme hakkı, mali ve sosyal hakları için verdiği mücadelesini tüm baskılara
rağmen sürdürecektir.