Türkiye’de artık nefes almak bile bir suç haline geldi! Ekrem İmamoğlu’na sırf Akın Gürlek hakkında söyledikleri için soruşturma açıldı. Ümit Özdağ, bir restoranda yemek yerken gözaltına alındı. CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın, sosyal medya paylaşımı nedeniyle sorgulandı, yurtdışına çıkış yasağı getirildi. Hangi çağda yaşıyoruz? Bu ülkede hukukun, adaletin ve demokrasinin zerresi kaldı mı?Belediyelere kayyumlar atanıyor
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin üzerinden geçen kısa süreye rağmen dokuz belediyeye kayyum atandı. Halkın iradesiyle seçilen başkanlar birer birer görevden alınıyor, yerlerine iktidarın kuklası haline gelen kayyumlar atanıyor. İşte tablo:Haziran ayında Hakkari Belediyesi kayyumla gasp edildi.
30 Ekim’de İstanbul Esenyurt Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Ahmet Özer "PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla tutuklandı, yerine kayyum atandı.
4 Kasım’da Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine üçüncü defa kayyum atandı.
22 Kasım’da DEM Parti’nin Tunceli Belediyesi ve CHP’nin Ovacık Belediyesi başkanları görevden uzaklaştırıldı.
29 Kasım’da Van Bahçesaray Belediyesi Başkanı Ayvaz Hazır görevinden uzaklaştırıldı, yerine kayyum atandı.
Mersin Akdeniz Belediyesi de gözaltılar sonrası kayyuma devredildi.
Her geçen gün halkın iradesi biraz daha ayaklar altına alınıyor. Sandıkta kazanılamayan belediyeler, türlü gerekçelerle ele geçiriliyor.Baskı Rejiminin Zirvesi, Muhalefeti Sindirme Operasyonu
Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturma, muhalefeti sindirme operasyonunun yeni bir ayağıdır. Daha önce belediye başkanlarını kayyumlarla devre dışı bırakan iktidar, şimdi muhalefetin en güçlü figürlerinden birine gözdağı veriyor. Ama bununla yetinmiyorlar. Ümit Özdağ, Zafer Partisi’nin il başkanları toplantısında yaptığı konuşma nedeniyle Ankara’da apar topar gözaltına alınıyor. Bu nasıl bir acziyet, bu nasıl bir korku?Korku İmparatorluğu, Sustur, Tutukla, Ez!
Baskı rejiminin kuralları artık net: sustur, tutukla, ez! İktidar, gücünü kaybetme korkusuyla adaletin kırıntılarını dahi yok etmeye ant içmiş durumda. Peki, bu ülkede gerçekleri söylemek neden bu kadar büyük bir tehdit haline geldi? Soru basit: çünkü doğruyu söyleyenler, iktidarın yalanlarını açığa çıkarıyor.Teğmenler de Açığa Alındı!Mezuniyet töreninde “Atatürk’ün askerleriyiz” diyerek vatan sevgisini haykıran teğmenler açığa alındı. Bu durum, baskının ne kadar genişlediğini ve iktidarın her sesi kısıp yok etmekte kararlı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.Özgür Özel’in Normalleşme Çabası ve Devlet Bahçeli’nin Çelişkileri31 Mart seçimlerinden sonra muhalefetin Özgür Özel’in öncülüğünde normalleşme ve yumuşama çabaları, iktidarın elini güçlendirdi. Aynı zamanda, Devlet Bahçeli’nin MHP adına terörle mücadelenin en sert figürlerinden biri olarak gündeme getirdiği bebek katiliyle meclisi çağırma önerisi karşısında kimseden ses çıkmaması, muhalefetin ne kadar zayıf olduğunu gözler önüne serdi. Bu çelişkiler, halkın haklı tepkisini daha da artırmaktadır.Muhalefet Nerede? Sustukça Sıra Size Gelecek!
Bu noktada muhalefete de bir çift sözümüz var: Nerede bu halkın hakkını savunacak olanlar? Nerede adaletsizlik karşısında ses çıkaracak olanlar? Kırmızı kart göstermekle, ışık açıp kapatmakla bu işler olmaz! Bu halk, kuru ekmekle yaşam mücadelesi verirken, iktidarın baskılarına karşı ciddi adımlar atmanız gerekmez mi?Herkes İçin Bir Uyarı: Sessiz Kaldıkça Sıra Hepimize Gelecek!
İmamoğlu’na soruşturma açıldı, Ümit Özdağ gözaltına alındı. Peki, yarın sıra kimde? Herkesin kendine şu soruyu sorması gerekiyor: Bu karanlık düzende bir sonraki kurban ben mi olacağım? Sesimizi yükseltmediğimiz, adalet için mücadele etmediğimiz sürece, bu baskı düzeni hepimizi birer birer yok edecek.Artık Yeter!
Artık bu hukuksuzluklara, bu adaletsizliğe bir dur deme zamanı geldi. Ne susacağız, ne boyun eğeceğiz! Bu ülke, halkın iradesiyle kuruldu, iktidarın keyfiyetiyle değil! Sustukça sıra hepimize gelecek, ama biz susturulmayacağız! Bugün ses çıkarmayanlar, yarın kendi seslerini bile duyamayacak! Artık hep birlikte ayağa kalkma zamanı!
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin üzerinden geçen kısa süreye rağmen dokuz belediyeye kayyum atandı. Halkın iradesiyle seçilen başkanlar birer birer görevden alınıyor, yerlerine iktidarın kuklası haline gelen kayyumlar atanıyor. İşte tablo:Haziran ayında Hakkari Belediyesi kayyumla gasp edildi.
30 Ekim’de İstanbul Esenyurt Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Ahmet Özer "PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla tutuklandı, yerine kayyum atandı.
4 Kasım’da Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine üçüncü defa kayyum atandı.
22 Kasım’da DEM Parti’nin Tunceli Belediyesi ve CHP’nin Ovacık Belediyesi başkanları görevden uzaklaştırıldı.
29 Kasım’da Van Bahçesaray Belediyesi Başkanı Ayvaz Hazır görevinden uzaklaştırıldı, yerine kayyum atandı.
Mersin Akdeniz Belediyesi de gözaltılar sonrası kayyuma devredildi.
Her geçen gün halkın iradesi biraz daha ayaklar altına alınıyor. Sandıkta kazanılamayan belediyeler, türlü gerekçelerle ele geçiriliyor.Baskı Rejiminin Zirvesi, Muhalefeti Sindirme Operasyonu
Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturma, muhalefeti sindirme operasyonunun yeni bir ayağıdır. Daha önce belediye başkanlarını kayyumlarla devre dışı bırakan iktidar, şimdi muhalefetin en güçlü figürlerinden birine gözdağı veriyor. Ama bununla yetinmiyorlar. Ümit Özdağ, Zafer Partisi’nin il başkanları toplantısında yaptığı konuşma nedeniyle Ankara’da apar topar gözaltına alınıyor. Bu nasıl bir acziyet, bu nasıl bir korku?Korku İmparatorluğu, Sustur, Tutukla, Ez!
Baskı rejiminin kuralları artık net: sustur, tutukla, ez! İktidar, gücünü kaybetme korkusuyla adaletin kırıntılarını dahi yok etmeye ant içmiş durumda. Peki, bu ülkede gerçekleri söylemek neden bu kadar büyük bir tehdit haline geldi? Soru basit: çünkü doğruyu söyleyenler, iktidarın yalanlarını açığa çıkarıyor.Teğmenler de Açığa Alındı!Mezuniyet töreninde “Atatürk’ün askerleriyiz” diyerek vatan sevgisini haykıran teğmenler açığa alındı. Bu durum, baskının ne kadar genişlediğini ve iktidarın her sesi kısıp yok etmekte kararlı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.Özgür Özel’in Normalleşme Çabası ve Devlet Bahçeli’nin Çelişkileri31 Mart seçimlerinden sonra muhalefetin Özgür Özel’in öncülüğünde normalleşme ve yumuşama çabaları, iktidarın elini güçlendirdi. Aynı zamanda, Devlet Bahçeli’nin MHP adına terörle mücadelenin en sert figürlerinden biri olarak gündeme getirdiği bebek katiliyle meclisi çağırma önerisi karşısında kimseden ses çıkmaması, muhalefetin ne kadar zayıf olduğunu gözler önüne serdi. Bu çelişkiler, halkın haklı tepkisini daha da artırmaktadır.Muhalefet Nerede? Sustukça Sıra Size Gelecek!
Bu noktada muhalefete de bir çift sözümüz var: Nerede bu halkın hakkını savunacak olanlar? Nerede adaletsizlik karşısında ses çıkaracak olanlar? Kırmızı kart göstermekle, ışık açıp kapatmakla bu işler olmaz! Bu halk, kuru ekmekle yaşam mücadelesi verirken, iktidarın baskılarına karşı ciddi adımlar atmanız gerekmez mi?Herkes İçin Bir Uyarı: Sessiz Kaldıkça Sıra Hepimize Gelecek!
İmamoğlu’na soruşturma açıldı, Ümit Özdağ gözaltına alındı. Peki, yarın sıra kimde? Herkesin kendine şu soruyu sorması gerekiyor: Bu karanlık düzende bir sonraki kurban ben mi olacağım? Sesimizi yükseltmediğimiz, adalet için mücadele etmediğimiz sürece, bu baskı düzeni hepimizi birer birer yok edecek.Artık Yeter!
Artık bu hukuksuzluklara, bu adaletsizliğe bir dur deme zamanı geldi. Ne susacağız, ne boyun eğeceğiz! Bu ülke, halkın iradesiyle kuruldu, iktidarın keyfiyetiyle değil! Sustukça sıra hepimize gelecek, ama biz susturulmayacağız! Bugün ses çıkarmayanlar, yarın kendi seslerini bile duyamayacak! Artık hep birlikte ayağa kalkma zamanı!