Gazetecilik Bir sevdadır…Aşktır…Gazeteci olunmaz, doğulur… Gazetecinin emeklisi olmaz… Gazeteci ölene kadar gazetecidir…Gazetecilik son günlerde o kadar ayağa düştü ki, inanılır gibi değil…Yaptığın haberler suç, girdiğin mahkemeler ayıp sayılır oldu…Herkese eyvallah, ağam, paşam dersen senden iyisi yok!Haber yapmaya kalktığında senden kötüsü yok!Neymiş efendim, “Beni kimse sevmiyormuş”Beni elbette sevmeyecek…Birilerinin kuyruğuna basıyorsan, birilerinin oyunlarını bozuyorsan seni elbette kimseler sevmez…Zaten gazetecilik, kimsenin söyleyemediğini söylemek, kimsenin yazamadığını yazmak değil midir?Gazeteciliğin suç olduğu bu ülkede, gerçek gazeteciler içerdeyken yalaka, yandaş, gazetecilikle alakasız insanların türemesi, bu insanlara gazeteci muamelesi yapılması ve insanlar tarafından da rağbet görmesi insanın canını acıtan…Gazetecilikle, halkla ilişkiler birbirine girdi. Ne kadar ortada görünür, ne kadar yalakalık yaparsan gazetecisin…Ne kadar haber yapar, insanların kuyruğuna basar, mahkemelerde dolaşırsan tü kakasın…“Satılık kalem kırtasiyecilerde olur” diye öğrettiler bize ustalarımız…Uğur Dündar, Atilla Köprülüoğlu, Okan Yüksel, Nahit Duru, Sedat Kaya ve sayamayacağım birçok ustamdan çok şeyler öğrendim. Eğilip bükülmeden, kalemini satmadan, ne pahasına olursa olsun doğru bildiklerini yazmaktan vazgeçmemeyi öğrettiler mesela…Denizli’de bir elin parmakları kadar az gazeteciydik. Denizlispor bizim namusumuzdu. Denizlispor başkanından tutun da yöneticilerine kadar herkesin çoluğundan, çocuğundan önce gelirdi Denizlispor.Bu günlerde öyle kolay harcanır oldu ki!Kimi gecesini gündüzünü, parasını pulunu feda ederken…Bazıları da reklam aracı eder oldular maalesef…Hal böyleyken, ne gazetecilik kaldı… Ne Denizlispor… Ne de habercilik…Denizlispor’a emek veren çok kaliteli meslektaşlarım da var tabi ki, onları tenzih ediyorum.Demem şu ki, Denizlispor bu kadar iyi yoldayken, başka şeylerle anılması can yakıcı…Buraya, bu duruma nasıl gelindi bilmiyorum?Emek verenlere köstek olunmasın. Gerçek yöneticiler, gerçek gazeteciler zaten Denizlispor’a asla zarar vermez… Veremez… Çünkü Denizlispor onların soluduğu hava, içtiği su, yediği ekmek kadar nimettir…Sevgili meslektaşım, Lig TV’nin kurucularından, birlikte çalışmaktan onur duyduğum Sedat Kaya, “Kalemini kır ama satma” ilkesine inanan arkadaşlarım.Korkmayın.Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar.Bu olayı aydınlatmayla var mısınız?Diye yazmıştı…Ülkem için, Denizli için, Denizlispor için korkmadan yazmaya var mısınız?Sen yazmazsan, ben yazmazsam, işte o zaman gün gelir gazeteci olmayanlar çıkıp ortaya ahkam keser…Herkes susuyorsa, birileri zamanında taviz verdiği için susuyordur. Kimlerin taviz verdiği ve neden verdiği, nelerin döndüğünün hepsini çok iyi biliyorum. Siyasetçilerin, Denizlispor yöneticilerinin, bu Denizli’de benim diyen işadamlarının hepsinin neler yaptığını biliyorum… Belgeleri de elimde…Susuyorsak, korkumuzdan değil, bel altından vurmanın gazetecilik olmadığını bildiğimiz içindir…Bu ülke için, bu şehir için ve gözbebeğimiz Denizlispor için bir şeyler yapmak istiyorsak eğer, haydi herkesin elini taşın altına koyma zamanı geldi diye düşünüyorum. Kişiliğini, gazeteciliğini çok takdir ettiğim Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, kardeşim kadar sevdiğim Osman Nuri Boyacı’ya da bu konulardaki dik duruşundan dolayı tebrik ve teşekkür ederim.
Genel
06 Nisan 2019 - 10:56
KALEMİNİ KIR AMA SATMA!
Kadriye Sözeri'nin yazısını okumak için tıklayın...
Genel
06 Nisan 2019 - 10:56