Bu konu üzerine en son söyleyeceğim en başından yazmak istiyorum; 442 sayılı Köy Kanunu geri getirilmedikçe köylerin sorunları çözüm bulmayacaktır!
Neden böyle yazdığıma gelince; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihinde bir ilk yapılarak 2012 yılında zemini hazırlanıp 2014 yılı yerel seçimleri itibariyle uygulamaya konulan 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanununda 6360 sayılı değişiklik ile 30 ilin büyükşehir olabilmesi için 16 binin üzerindeki köy ile binden biraz fazlaca kasaba mahalle statüsüne geçirildi. 442 Sayılı Köy Kanunu bu köy ve kasabalarda hükmünü yitirdi, şehir merkezinde ki herhangi bir mahalleden uygulamada farkı kalmamasına karşın aslında aradaki fark giderek açıldı. Bunlardan sıkça yazılarımda bahsettim, yine de bir tekrar yapalım istiyorum;
Köy ve kasabaların tüm mal varlığı büyükşehre geçtiği için köy ve köylüye ait pazar yeri, mera, oda..belediye binası gibi köy ve köylünün olmazsa olmazları elinden çıktı. Şehir merkezlerine yakın olan köylerde bu meralar 4343 sayılı Mera Kanununda yapılan değişiklik ile imara açılarak, yapılaşma başlatıldı.
Yetki kargaşası hiç bitmedi. İlçe belediyesi ile büyükşehir belediyesi sınırları birbirine girdi. Köylü hiç olmadığı kadar bu işten mağdur oldu. Örneğin; köy ve köylünün yol yapımı, su arızası..gibi hizmetleri merkezden yürütüldüğü için çoğu zaman gecikmeler, ödenek bahaneleri ile ertelemeler veya yer tespitinde yaşanan zorluklar yaşandı/yaşanıyor.
Köylerde imar işleri büyükşehir ile aynı mevzuata tabi olunca köylerde zorunlu olan ambar, ahır, ..gibi binalar için köylüye kırk dereden su getirildi. LİHKAP, bağımsız bölüm, statik… planları ile birlikte istendi. İmar affı sonrası ise yine en çok zarar gören köylü oldu. Bir çok binaya mühür vuruldu.
Köyler göç sebebi ile nüfusunu yitince taşımalı eğitim sistemine geçilmişti, mahalle statüsü ile kalan okullarında kapısına da kilit vurularak eğitim tümden taşımalı oldu. Sağlık ocakları da bir bir aynı gerekçe ile kapatıldı. Oysa merkezde her mahallede en az bir aile hekimliği hizmeti veren kurum bulunmaktadır.
İçme suyu veya akarsuları tıpkı toprak yönetimi gibi su yönetimi de büyükşehir belediyelerine devredilen köylerin su kullanımları buna göre düzenlendi. Örneğin Denizli ili içme suyu Başkarcı Belediyesinin köyü olan Kadılar sınırlarında ki İsrafil Deresi üzerine inşa edilen noktalarla sağlanmaya başlandı. Oysa daha düne kadar köy ve köylü sebze sulaması için bu suyu kullanmaktaydı.
Ulaşımı belde olan yerlerin otobüsleri, minibüsleri ile sağlayan bu köyler mecburen ve de mecburiyetten kendi birlik veya kooperatifleri ile ulaşımını çözmek zorunda kaldı zira büyükşehir belediyeleri bu konuda da çifte standart oluşturdu. Örneğin; söz konusu kanun ile köyden mahleleye dönüşen Irlıganlı, Aşağışamlı, Kocadere, Hisar, Başkarcı, Salihağa, Goncallı,..gibi yerlere sefer düzenleyen Denizli Büyükşehir Belediyesi 17 ilçe merkezini ve köylerini kaderine terk etti.
Şehir merkezlerinde yer alan dip dibe camilerde 2 müezzin, 2 imam yer alırken köylerde ve kasabalardaki camiler boş kaldı. Ezanı okuyan köylü, cemaat köylü, imamı da köylü oldu.
Oysa biz neyi biliyoruz; 442 sayılı Köy Kanununa göre köyün ihtiyar heyetinin olağan iki üyesinden biri imam diğeri köy öğretmenidir! Mahalle olan köylerde artık ne köy ihtiyar heyeti yani encümen, ne köy sandığı, ne imece…kaldı.
Tarım ve Orman Bakanlığı çeşitli projeler ile köylere dönüş yapılması yönünde destek ve teşvikler yapmaya çabalıyorsa da “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” demekten ötesi değildir. 7254 sayılı Torba Yasa ile diyorlar ki muhtarlara git “kırsal köy” olmak istediğini beyan et. “Nedir bu derseniz?” aynen aktaracağım;
“MADDE 10 – 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 3 – Köy veya belde belediyesi iken,
mahalleye dönüşen ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde bulunup sosyo-ekonomik durumu,
şehir merkezine uzaklığı, belediye hizmetlerine erişebilirliği, mevcut
yapılaşma durumu ve benzeri hususlar dikkate alınarak ilgili ilçe belediye
meclisinin kararı ve teklifi üzerine büyükşehir belediye meclisinin en geç
doksan gün içinde alacağı karar ile kırsal yerleşim özelliği taşıdığı tespit
edilen mahalleler, kırsal mahalle kabul edilir.
Bu belirlemenin mahalle düzeyinde yapılması esastır. Ancak; tamamı
kırsal mahalle olarak tespit edilmeyen diğer mahallelerde de on bin
metrekareden az olmamak kaydıyla kırsal yerleşik alan belirlenebilir. Kırsal
mahalle veya kırsal yerleşik alan vasfı bu fıkrada belirtilen usulle
kaldırılabilir.
Büyükşehir belediyesi, birinci fıkra uyarınca ilçe belediyesinden
gelen teklifi aynen veya değiştirerek kabul edebilir ya da reddedebilir.
Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen
yerlerde; gelir vergisinden muaf esnaf ile basit usulde gelir vergisine tabi
mükellefler tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan bina, arsa ve araziler
ile mesken amaçlı kullanılan binalar ve zirai istihsalde kullanılan bina, arsa
ve araziler 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı
Emlak Vergisi Kanununa göre alınması gereken emlak vergisinden muaftır. Bu
yerlerde, ticari, sınai ve turistik
faaliyetlerde kullanılan bina, arsa ve araziler için emlak vergisi %50
indirimli uygulanır. Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen
yerlerde, 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı
Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca alınması gereken bina inşaat harcı ile
imarla ilgili harçlar alınmaz; anılan Kanuna göre alınması gereken diğer vergi,
harç ve harcamalara katılma payları %50 indirimli uygulanır. Bu yerlerde içme
ve kullanma suları için alınacak ücret en düşük tarifenin işyerleri için
%50’sini, konutlar için %25’ini geçmeyecek şekilde belirlenir. 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
uyarınca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için bu fıkrada
belirtilen muafiyet ve indirimler uygulanmaz.
3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun
12 nci maddesinin yedinci fıkrası ile
31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun ek 17 nci maddesi
hükümlerinden yararlanan yerler; kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan
olarak belirlenmesi halinde bu madde hükümlerine aykırı olmayan hak, sorumluluk
ve imtiyazlardan faydalanmaya devam ederler.
Bu madde uyarınca kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak
belirlenen yerler hakkında 12/11/2012 tarihli
ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunun geçici 1 inci maddesinin on beşinci ve yirmi dokuzuncu fıkraları uygulanmaz.”
İlçe belediyesi encümeninin ve büyükşehir encümeninin inisiyatifine bırakılacak konu mudur? Elbette değildir! Köy ve köylünün kaderi ancak ve ancak köylünün yani orada yaşayan, yaşamakta olan…lar ile belirlenebilir. Bu nedenledir ki konunun temel çözümü tek ve nettir. O da 442 Sayılı Köy Kanununa dönüşten geçer.
n.aydemir 17 Ocak 2021 –Denizli [email protected]
Kaynaklar; www.resmigazete.gov.tr