Geçtiğimiz hafta ekonomide dışsallığa değinmiştik, bu haftada tarımsal ekonomiye hazırlık olsun istiyorum, bu nedenle de ekonominin tanımı ile bir giriş yapacağım.
“Ekonomi; Fert ve örgütlerin mal ve hizmet üretimi, değişimi ve tüketimiyle nasıl ilgilendiklerini aynı zamanda insan ihtiyaçlarını tatmin etmek için kıt olan kaynakların nasıl tahsis edileceğini araştıran sosyal bir bilimdir.”
Ekonomi daha anlaşılır biçimi ile, iktisadi olayların en önemli belirleyicilerini (enflasyon, işsizlik, kaynak savurganlığı..) veya nedenlerini (arz-talep dengesizli, tercihlerin değişmesi…)diğerlerinden soyutlayarak bu konuda ilkeler, kurallar ya da modeller…geliştirmeye çalışır. İki başlık altında incelenir. Bunlar;
“ Makro Ekonomi: Ekonominin bütününü hane halkları, işletmeler ve hükümet gibi temel öğeleri ; toplam üretimi, istihdamı,ulusal geliri, gelir fiyat düzeyini..inceler.
Mikro Ekonomi: Serbest girişim sistemi içinde yer alan tüketiciler, faktör sahipleri ve firmalar gibi karar birimlerinin ferdi ekonomik davranış biçimlerini; bir tüketicinin tatmini maksimum kılmak için gelirini nasıl harcadığını, bir firmanın karını azamileştirmek için üretim faktörlerini nasıl bir araya getireceğini, her bir malın ve her bir faktörün fiyatının nasıl belirleneceğini … inceler.”
Tanımları genellikle umursamayız, hatta bizler için çok da bir şey ifade ettiği söylenemez değil mi? “Ucuz etin yahnisi yavan olur” sözünü ise bilmeyenimiz yoktur. Pahalı olduğu için “en iyisi budur” düşüncemizde, bu sözden mi gelir dersiniz? O veya bu sebeple işlenmiş gıda, hazır giyim, …pestisit gibi pek çok üründe muadili veya ikamesi gençlerin tabiri ile çakması tercihlerimizi belirlerken bir diğeri olarak elimizin altında bulunur. Kaliteden verilen ödün, içerdiği kanserojen maddeler, kullanım süresinin kısalığı…ise vazgeçilen her bir birim maliyeti yüklenmeyi gerektirir. Bu bazen sağlığımız bile olabilir. Kısa vadede kazanç gibi görünse de uzun vadede zarar olarak hanemize veya bedensel sağlığımıza yazılır.
Ekonomik okuryazarlığımız olmasa dahi hemen hemen herkesin ülke ekonomi hakkında bir fikri, bazılarımızın öngörüsü- tahmini… hatta senaryosu dahi muhakkak vardır. Ülkenin gidişatı hakkında orada burada, kendi aramızda konuşur dururuz. Peki, iktisat gibi ekonominin de üzerinde durduğu en önemli konu olan kıtlık hakkında ne düşünüyoruz? Öngörüler var mı? Yakın bir gelecekte bizi bekleyen en büyük tehdit, kıtlık olabilir mi? Ülke ekonomisinde ithal yerine bir dönem uygulanan ithal ikameci tedbirler uygulanmalı mı? Bazı stratejik ürünlerin gümrük vergileri neden sıfırlanıyor?
Yukarıda yer alan sorular uzar ve gider. Cevaplarını siz verin isterim. Hatta sorular da ekleyebilirsiniz. Lakin şundan bahsetmeden geçemeyeceğim.Tarım Ekonomisi, Ev Ekonomisi…gibi bölümlerin eğitim ve öğretim hayatımızdan gündelik hayatımıza kadar her yerde hayati önemi pek de kimseyi ilgilendirmese de Ziraat Fakülteleri halen Tarım Ekonomisi bölümlerinden öğrenci mezun etmektedir. Bir dönem liselerin bölümleri arasında Ev Ekonomisinin var olduğunu da bilmenizi isterim. Gerek küçük aile işletmesi olan çiftçi gerekse büyük işletme kurmak isteyen çiftçi için başvuru merci olması gerekliliği tartışılmaz. Tasarruf ve israfın önüne geçecek olan ise kesinlikle ev ekonomisi dersleri olacaktır. Bunun içinde halk eğitim merkezlerinden tarım il/ilçe müdürlüklerine, örgün eğitimden açık öğretim kurumlarına iş düşmektedir.
Dünya devletleri ve insanlığımız; iklim değişikliği konusuna yeterince eğilmediği takdirde, betonlaşmayı durdurmadıkça, tek kullanımlık paketler, ambalajlar… ile doğayı geri dönüşümü yüzyıllar alan bir çöplüğe çevirmeye devam ettikçe, pestisit ve gübre kullanımın doğru ve etkin yapılmasının takibini yapmadığı sürece…maden ve fosil yakıtların çıkarılmasının ve kullanılmasına karşı çıkmadıkça, …tatlı su kaynaklarının israfına engel olmadıkça, Yemen’de, Somali’de…süren açlığın ve kıtlığın dünyanın en büyük sorunu olarak yerini alacaktır diye düşünüyorum. Buna bir örnek vermek isterim. Covid-19 sebebiyle ülkelerin uyguladığı tedbirlere bağlı olarak ithalat-ihracat dengesi ülkemiz aleyhine olmakla birlikte ülkemizde artarak yayılan salgının en çok etkilediği yaş 60 ve üzeri tarım sektörü çalışan grubudur. Hal böyle olunca da hayvan yeminden gübreye kadar artan fiyatlar karşısında üretimin sekteye uğraması ve de köy/mahallelerde ki hastalıktan vefat edip tarımdan çekilenlerin olacağı su götürmez bir gerçektir.
Son olarak ülkelerde ister sosyalist, ister kapitalist, … isterse liberal ekonomi uygulanıyor olsun Büyük Buhran olarak isimlendirilen ekonomik göçüşe doğru sürüklenmekte olduğumuzu gölgelemeyecektir.
Devam edecek…
n.aydemir
16 Kasım 2020- Denizli [email protected]
Kaynak: Prof. Dr Ayhan Çıkın – Doç(Prof) Dr. Kezban Konak, Mikro Ekonomi-Tarım Ekonomisi Bölümü, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları No: 506, Ofset Basımevi-Bornava-İzmir-1992