“Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür”
Ahmet Kutsi Tecer dizelerinde köy özlemini ve köylerden uzak kalışımızı böyle dile getirmiştir. Köylere dönmek ise hep bir emeklilik özlemi değil mi?
Yazıma başlarken halen yürürlükte olan 1924 Anayasası ile çıkarılan 442 Sayılı Köy Kanununda yer verilen nüfusu 2 bin ile 20 bin arasında kalan “Kasaba” olarak isimlendirilen büyük nüfuslu köylerin, 750 bin nüfusu aşan illerin; 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile büyükşehre dönüştürüldüğünü böylece tüzel kişiliğini yitirdiğini hatırlatmak isterim.
Geçtiğimiz günlerde benimde çiftçilik yaptığım Çal İlçesinin Belediyesi Başkanı Fethi Akcan haklı ve yerinde bir sitemde bulunmuştu ve demiştir ki;
“İkametgâhlarınızı taşıyınız!”
İkametgâha dayalı nüfus kayıt sistemi dikkate alındığında 11 bin küsur Çal’lının tarım sezonu açılmasından itibaren bitişine kadar geçen (8-9 aylık sürede )30 bini bulduğunu yani nüfusunu neredeyse üçe katladığını sözlerine eklerken hizmet bekleyişinde adaletsizliği yapanın aslında bizler olduğunu çok net dile getirmiştir. Şahsım adına bu açıklama ve hizmet taleplerime istinaden ikametgâhımı taşımaya karar verdim. Amma…
Burada bir parantez açıp devam edeceğim, Ankara Meclisi Proje Geliştirme-Planlama ve Uygulama Akademisi Başkanı ve Ziraat Mühendisi Sayın Adnan Peşken “Köye Dönüş Ama Nasıl?” başlığı taşıyan köşe yazısında kent yaşamından köy yaşamına geçiş için bir yol çiziyor. Çizdiği bu yolda imar konusuna da değiniyor.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 5. Maddesi ve 7. Maddesinde diyor ki;
“Büyükşehir belediyelerinin sınırları, il mülki sınırlarıdır.
İlçe belediyelerinin sınırları, bu ilçenin mülki sınırlarıdır.
…
b) Çevre düzeni planına uygun olmak kaydı ile büyükşehir belediye…sınırları içinde 1/ 5 000-1 / 25 000 arasında her ölçekte nazım imar planı yapmak, yaptırmak ve onaylamak..bu planlarda yapılacak değişiklikleri, parselasyon planlarını ve imar ıslah planlarını aynen ve değiştirerek onaylamak ve uygulamasını denetlemek…” ilçe ve ve büyükşehir belediye görevidir.
Bu şu demek imara açılacak yerleri ya da imar değişiklikleri; ilçe encümenince karara bağlanabilir ve yine söz konusu karar aynı kararı değiştirmek veya aynen onaylamak sureti ile büyükşehir encümenine aittir. ( Tabi Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü yeniden tapulama işlemi yapmak için geçecek söylentisi doğru ise buna gerek kalmayacaktır!)
Köyünde arazisi olup ikamet edeceği adresi bulunmayan, ikametgah edeceği ev olup arazisi olmayan.. ( zira çoğu miras olduğu ve hali hazırda miras paylaşımı yapılmamış kaderine terk edilen, çoğu yıkılmış.. evler problem olup yeni yerleşim alanlarının belirlenmesi şarttır)köyüne dönmek isteyen ve arazisi ile evi bulunmayan kitleler için ilçe belediye başkanlarının mevcut köylerin imar planlarına göz atmalarında söylemlerini desteklemek adına fayda olacaktır diye düşünüyorum. Kendi köyümden örnek vermem gerekirse;
Canlı Hayvan Pazar Yeri, Spor Alanı…Otopark gibi pek çok köy ve köylünün yararına olabilecek şehir planı çizilmiş, çizildiği günden itibaren gelip geçen onca kasaba belediye başkanı tarafından hiçbir şekilde uygulanmamış, ( yumurtalık tavuk yetiştiriciliği için söz konusu dönemin kasaba belediyesince planda istisna yapılarak imar izni çıkarılmış çiftliklerde bulunmaktadır) tapulu lakin miras paylaşımı -ki 50 metre kare alanda 5-6 mirasçı söz konusudur- yapılmayan arsalar atıl durumdadır. Söz konusu şehir planı halen geçerliliğini koruduğu içinde “imar barışı” istisnai olmak suretiyle ahır, ev, ..gibi alanlara ruhsat verilmemekte haliyle de en temel gereksinim olan elektrik ve su aboneliği alınamamaktadır.
Peki, sorun sadece imar mı ya da bizlerin köylerine dönmemesi mi? Elbette hayır! İkametgâh değişikliğini sadece sevdiği muhtar- belediye başkanı adayını seçmek için köylerine/mahallelerine taşıyan kitleyi bir kenarda tutarsak ikametgâhını taşımak isteyen bizler için;
Sağlık, ulaşım, eğitim, alt yapı…sosyal ve kültürel etkinlikler gibi olmazsa olmazları nasıl çözüme kavuşturacağız dersiniz?
Yine kendi köyümden örnekle yola devam edersek; 1 sağlık ocağı ki 1 hekim, 2 hemşire, 1 ebe, 1 sağlık memuru, 1 müstahdemi vardı, ilk ve orta olmak kaydı ile 6 ilk okul öğretmeni 1 müdür ve 2 müstahdem- En az 4 branş öğretmeni, 1 müdür , 2 müstahdem kadrosu ile 2 okul, 2 yazlık sineması, yazın açılan yüzme havuzu, oteli, köy odası ile 4 camisinde 4 imamı, her Cuma günü kurulan pazarı olan ve yine kasap, lokanta, ayakkabıcı, 4 kıraathane, terzi, camcı, hırdavat dükkânı, demirci, traktör tamircisi ile bakkal kadar mevsimine göre seyyar satıcılarının sokak aralarında gezdiği şehri aratmayan köyüme bizimle birlikte geri dönecek mi?
Her şeyden de önemlisi 5216 sayılı kanunda da yer aldığı gibi kırsal tarımı ve tarım yapan çiftçi kesimi ilçe/büyükşehir belediyesi bu ikametgâh değişikliği ile destekleyecek midir? Ezcümle ile köylere dönmek, ikametgahları taşımak,…sanıldığı kadar basit değildir. Zira evdeki hesap çarşıya uymayabilir.
n.aydemir
11 Mayıs 2020 –Çal [email protected]