Sabah sabah PTT Kargo çaldı kapıyı.
Beklediğim bir şey yok.
Hayrola, ne olabilir ki derken, sürpriz bir paket geldi PTT'den.
Okan Yüksel usta göndermiş.
Ege Kültür Platformu Derneği’nin çıkardığı aylık “Ege’de Yaşam” gazetesi ve Okan Yüksel’in kaleme aldığı “35 Gazeteci Şair” kitabı.
Usta imzalamış kitabını ve şöyle yazmış.
“Okan Yüksel’den Sevgili Sedat Kaya’ya 35 Gazeteci Şair ile Merhaba.”
Bir yandan korona, bir yandan Afrika sıcaklarından bunalırken, bu “merhaba” ne güzel geldi bana.
Zaten oldum olası sevmişimdir “Merhaba” demeyi, “Merhaba” denmesini.
Halikarnas Balıkçısı'nın da dilinden düşmeyen bir sözcüktü; Merhaba.
Herkese “Merhaba” derdi.
Niye diye sorduklarında şöyle açıklardı.
“Merhaba rahat edin, benden size kötülük gelmez’ demektir. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız. 'Günaydın’ mı diyeceğiz, ‘İyi akşamlar’ mı diyeceğiz, 'Allahaısmarladık’ mı diyeceğiz? Düşünmeye, aklımızı meşgul etmeye gerek yoktur. Bunların yerine söyleriz merhabayı, olur biter..Bir şey daha var. Merhaba sözcüğü, eski harflerle yazıldığı zaman yelkene benzer. Belki bunun da etkisi vardır merhabayı sevmemde…”
Okan Yüksel de “Merhaba” diyenlerden.
Çok gazetede köşesinin adıydı, Merhaba.
Bu nedenle de Okan Yüksel ustaya sürpriz paketi için teşekkür etmek yerine “Merhaba” demeyi yeğlerim.
“Selam olsun dört bir yana merhaba,
Akan kana düşen cana merhaba,
Hesap sorulacak güne merhaba,
Türküler söyleyen dile merhaba.”
Merhaba Okan Yüksel usta, Merhaba.