Hiçbir şey için geç değil.
Günün herhangi bir saatinde tekrar
buluştuk ve önceki yazılarda biraz da olsa zihninde bir ışık yanmasına sebep
olmuşumdur diye düşünüyorum. Tabi ilk defa okuyanlar için geçmiş yazıları incelemelerini
tavsiye edebiliriz.
Şimdi okuyacağın gerçekler biraz
canını sıkacak ama sonuna kadar sabretmen ve merakla devam etmen için elimden
geleni yapacağım. J
Hadi başlayalım:
Öncelikle istediğin hiçbir şey
düşündüğün kadar kısa sürede olmayacak. Hayalini kurduğun her ne ise bunun için
çaba göstermelisin ve zamanı iyi değerlendirmelisin. Bu biraz kumar gibi. Düşünsene
ne zaman biteceği belli olmayan bir futbol maçında sürekli koşturmak zorundasın
ve ansızın oyundan çıkartılabilirsin. Tabi bunlar yaşamın gereklilikleri ama
atladığımız birkaç şey olabilir. Yani ölüm ansızın kapını çalacak ve sen bir
saat öncesinde çok büyük paralar, sevdiklerin ya da mevki ve makamlar için
kendini unuttuğun, hedef odaklı bir hayatı yaşayan hırslı bir insandın.
Hangimiz öyle değiliz ki?
Peki, hiç aklına geldi mi? Ruhunu
teslim etmeden hemen önce ki son 5 dakikan… Ne hissederdin? Neler gelirdi
gözünün önüne? Bankada ki hesabın ya da almış olduğun evler, arabalar, kazanmış
olduğun sınavların ya da o makam sahibi olduğun rahatsız koltuk? İkimizde
biliyoruz ki aklına bunlar gelmeyecek. Hadi bunu farklı bir örnek ile şekillendirelim:
Şuan bir sınavdasın ve karşında 100
soru var sana tam 100 dakika verilmiş. Ayrıca sınavın bitmesine son 5 dakikan
var ve 20 soruyu yapamadığını fark ettin. J Şimdiden stres oldun bile. Bu bir örnek de olsa biraz geriyor seni.
Çünkü bu sahneyi illaki daha önce yaşadın. Ve şimdi düşün son 5 dakikan da
yapmış olduğun 80 soruya mı bakardın? Yoksa yapamadığın 20 soruya ve sana
kazandıracağı şeylere mi odaklanırdın? Peki ya kazanamazsan sınavı?
Telafisi olabilecek 100 soruluk bir
sınavda bile son dakikada sadece pişmanlıklarımız geliyor aklımıza. Aslında bir
ay sonra yada bir yıl sonra daha iyi çalışarak telafi edilebilir bir pişmanlık
değil mi?
Buraya kadar her şey çok güzel…
Peki hayat?
Sence sana verilen yılların telafisi
var mı?
O zaman geri dönüp baktığımızda
yapamadığımız ama içimizde kalan her şeyi not alalım bugün. Makam ve mevki seni
yoracak, çok para ve çok fazla ev seni ölümsüz yapamaz. Ama ölümsüz eserler ve
anılar bırakabilirsin ruhunda. Sahi den sen kayak yapacaktın dimi hatta dans kursuna
gidecek ya da resim yapmaya başlayacaktın. Ama her sene erteliyorsun. Hatta bu
yaz kampa gidecektin dimi? Ama pardon yeni aldığın evin taksiti için fazla
mesai yapmak zorunda kaldın. Ne üzücü…
Peki, ölüm anına gelmek istiyorum
tekrar. Hani derler ya hayatın film şeridi gibi gözünün önünden geçecek diye.
Bu film şeridi başladığı anda gözünde beliren karelerin pişmanlıkların ile dolu
olmasından hiç korkmuyor musun?
Bu hafta sonu aileniya da
arkadaşlarını yanına al ve en sevdiğin şeyleri yapmak için bir adım at. Ya da
senden sonra gölgesinde piknik yapabilecekleri birkaç ağaç dik. Hatta onlara
sesini,yazılarını, severek çizdiğin resimlerini bırak. Bir şekilde para
kazanacak ve hayatta kalacaklar dert etme. Onlara para kazanmayı değil mutlu
olmayı öğret. Tabi onlara nasıl miras bırakman gerektiği zaman öncesinde çok
zengin olman gerekiyorsa, mutlu olmayı öğretmen için de önce mutlu olmayı
öğrenmelisin. Önce sen mutlu olmalısın sonra etrafında ki tebessümleri fark
edeceksin. Dediğim gibi bir futbol maçındasın ve maç her an bitebilir ya da
oyundan çıkartılabilirsin.
Gidenlerin arkasından hep ‘’İyi
bilirdik.’’ dediler. Senin için de ‘’Mutlu bilirdik.’’ desinler.
Bu konular canını sıkmasın kabul et,
hayattaki tek gerçek ölümdür.
Ve unutma bu yazıyı okuduğuna göre
maç henüz bitmiş değil…J