Eğitim-İş Denizli şube başkanı Namık Kemal Aydoğan bir basın açıklaması yayınladı. Aydoğan yazılı açıklamasında:" AKP'nin yaratıcısı olan milli görüş geleneğinin gençlik hareketi olduğu bilinen Anadolu Gençlik Derneği'nin okul yönetiminin gözetiminde öğrencileri 'dini sohbetlere' götürmeye çalıştığı, buna karşı gelen öğrencilerin ise soruşturmalarla karşı karşıya geldiği iddiaları basına yansımıştır.
Dini ve vicdani özgürlükler, Anayasa şemsiyesi altında güvence altındayken,
bu bireysel alana keyfi müdahale, hukuk dışıdır ve kabul edilemezdir!
Eğitimi, birbiri ardına imzalanan uygunsuz protokollerle vakıf/dernek adı
altında tarikatlara/cemaatlere açan zihniyet, şimdi çocuklarımıza yılbaşını
protesto etmek için Noel Baba bıçaklama eylemi yapan bir dernekle sohbeti
mecbur kılmaya çalışmaktadır.
Belli ki laik eğitime karşı bayrak açan MEB, imam hatipleştirmediği az
sayıda okula da laboratuvar muamelesi yapmakta ve ne olduğu belirsiz cihatçı
yapılara bu okulların kapılarını sonuna dek açmaktadır.
BU GENÇ BEYİNLER ÖRÜMCEK AĞI TUTMAZ!
Görünen o ki eğitim gibi kıymetli bir alanı - Başöğretmen Mustafa Kemal
Atatürk'ün bilimin tek yol gösterici olduğu uyarılarına rağmen- cemaatlere açan
zihniyet, 'kandırılmaya' doymamış, 15 Temmuz'dan dahi gereken dersi almamıştır.
Din istismarının küçük parlak beyinleri nasıl soldurduğu ve bunun ülkenin
geleceğini nasıl karanlıklaştırdığı, belli ki hala ülkeyi yönetenlerin umurunda
değildir.
Çocuklarımızın okullarda, dinsel istismara uğradıkları, bu istismarın
bizzat okul/kurum yöneticilerinin yardım ve desteği ile bir kısım vakıf ve
dernekler tarafından eğitime yardım, seminer, kurs, “değerler eğitimi” adı
altında faaliyetler olarak yürütüldüğü, Milli Eğitim il ve ilçe yöneticilerin
bu istismarlara göz yumdukları, aracılık ettikleri kamuoyuna yansıyan
haberlerdir.
Hiç kimsenin, hiçbir kurumun, zorunlu eğitim nedeniyle devlete emanet
edilen çocukları devlet gücü su istimali ile istismar etme hakkı yoktur.
Bakanlık, müfredatına aykırı hiçbir uygulamayı okullara sokamaz. MEB
müfredatında yer alan dini eğitim sisteminin dahi Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkum edilmesine yol açtığı dikkate
alındığında, tek bir mezhebin dayatıldığı uygulamaların içerdiği ağır görev
kusurunun boyutları ortaya çıkacaktır.
Çocuklarımıza baskıyla dayatılan bilim ve pedagojiden uzak bu tür
uygulamalar, onların kişisel ve sosyal gelişimi açısından son derece
sakıncalıdır. Eğitim-İş olarak siyasi iktidarı, eğitim alanı ile inanç alanını
birbirine karıştırmaktan, kendi ideolojik hedeflerine ulaşmak için çocuklarımız
üzerinden dini ve eğitimi kullanmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz.
İktidarın asli, görevi olan eğitimi Vakıf ve Deneklere hatta ve hatta son
dönemde artan Diyanete havale etmesi uygulamalarını sonlandırmasını bekliyoruz.
İktidarı ve paydaşı olan Milli Eğitim Bakanlığı’nı, bu tür bilim dışı ve
pedagojik açıdan son derece sakıncalı uygulamaların sona ermesi için gereğini
yapmaya davet ediyoruz.
Son olarak iktidara dün Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerinin yaptığı eylemde açtığı pankarttaki o yazıyla sesleniyoruz: "Okulların sahibi fikri hür, vicdanı hür öğrencilerdir!" ifadelerine yer verdi