Çocukluğum Köyceğiz’e bağlı Sandras dağının eteklerinde bir
orman köyünde geçti. Köy, adını dağlarımızda bolca bulunan ‘karaçam’dan almış.
Her ne kadar adı Karaçam olsa da alçak kesimlerde bolca kızılçam da var.
Orman köylerinde okullar vardı. Bizim köye öğretmen okul açılınca gelir, okulun lojmanına yerleşir ve tatil olana kadar maaşını çekmeye bile gitmezdi. Çünkü köyde kimsenin paraya ihtiyacı olmazdı. Üzerinize giyecek kıyafetiniz varsa, geri kalan her şeyi köylü kendisi temin ederdi. Bir iş yapılacaksa köylü toplanır el birliğiyle yapılırdı.
Köylüler geçimini büyük ölçüde doğrudan veya dolaylı olarak ormandan kazandığı için ormanları korur gözetirdi.
Zaten yangın çıkan köylerde o yıl için köylüye orman kesim işi verilmez bir bakıma cezalandırılırdı. Tek geçim kaynağı orman olan köylü de bu nedenle özellikle yangın konusunda azami dikkat ederdi.
Taşımalı eğitimle birlikte bu köylerin okulları kapatıldı. Öğrenciler ilçe merkezlerinde yatılı okullara yerleştirildi. Durum böyle olunca kimse çocuğunu yurtlara vermek istemedi, çocuklarıyla birlikte ilçelere göç etti ve giden geri gelmedi.
Şimdi köylerde yaşlılar kaldı. Dağlarda keçi otlatacak kimse kalmadığı için küçükbaş hayvancılık bitti. Hayvanlarla birlikte dağlarda dolaşıp ormana kol kanat geren kimse kalmadı.
Orman köylerinde görev yapan orman muhafaza memurları bir bir emekli oldu, yerine yenileri gelmedi.
Her köyün kendi yangın müdahale ekibi vardı. Yangınlara anında müdahale edilir ve köylülerin de yardımıyla büyümeden söndürülürdü. Eğer o köyün ekibi yeterli gelmez ve yangın büyümeye başlamışsa komşu köylerden takviye ekipler gelirdi. Şimdi o ekipleri de belirli merkezlere topladılar.
Her ne kadar havadan müdahale önemli olsa da bence asıl önemli olan karadan yapılan müdahaledir. Alevlerin etrafını ancak karadan çevirebilirsiniz.
Düşünüyorum ben çocukken, bizim evin yanında yangın çıkmıştı. Babam dumanı görür görmez eline kürek alıp hemen yangına koşmuş, aradan fazla zaman geçmeden yangın müdahale ekipleri ve köylüler gelerek yangını kontrol altına almışlardı. Hatta orman bölge şefi bizim evde kalmış, ben de telsizlerini taşıyarak ona yardım etmiştim.
Şimdi aynı yangın tekrar çıksa ne köyde o yangına müdahale edebilecek sayıda köylü var, ne yangın müdahale ekibi ne de köylüyü organize edecek orman muhafaza memuru…
Aşırı sıcaklarla birlikte maalesef orman yangınları ülkemizin bir gerçeği. Yangınları söndürmenin en kolay yolu erken müdahale edebilmek. O alevler bir kez kontrolden çıktı mı önünü almak mümkün olmaz. Hele bir de rüzgar varsa ne kadar müdahale ederseniz edin kontrol altına alamazsınız. Tam önünü çevirdik dersiniz, başka yerden bir daha başlar. Allah bu sıcakta canla başla yangına müdahale eden insanlarımızın yardımcısı olsun.
Umarım gereken önlemler alınır ve bu son olur.