2011 yılı öncesi Suriye’den Türkiye’ ye karşı risk yoktu. Esad ile birlikte tatil yapılıyordu. Maçlar birlikte izleniyordu. Hatta sınırların kaldırılması noktasına gelinmişti. Şimdi Fırat’ın doğusundaki Bölücü Terör Örgütü(BTÖ)’nün 80 bine varan silahlı gücü risk oluşturuyor. Arkasında ABD’nin olduğu açık olarak bilinmektedir. ABD, ordulaştırdığı BTÖ’yü devletleştirmeye doğru götürüyor.
Rusya, Suriye’nin kuzeyinde 25 farklı partiyi(Grubu) tek çatı altında topladı. Arap aşiretleri silahlandırılıyor. Ekonomik yönden zor durumda olan Arap gençleri bu silahlı oluşuma katılıyor. Oluşumun başında da BTÖ mensubu Mazlum Abdi (Sözde General Mazlum) bulunuyor. Yedi kişilik komitenin başında bulunuyor. Barış Planı Harekâtı ile darbe alan BTÖ’yü meşrulaştırma yönünde gayretler devam ediyor. Irak’ın kuzeyindeki Barzani Yönetimi gibi Anayasal zeminde yer almaya çalışıyorlar. Nusaybin ve Suruç karşısında iki ordu yapılanmasına doğru gidiliyor.
Irak Savunma Bakanlığı sözcüsü; “DAİŞ’e karşı oluşturulan (İran, Irak, Rusya ve Suriye) Güvenlik merkeziyle koordinasyon devam ederken, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile de başka koordinasyonun olduğunu” açıklıyor. Peşmergeler ile koordinasyon sürerken, BTÖ ile de koordinasyonun olduğu anlaşılıyor.
Emperyalist Devletler tarafından muhatap alınan Mazlum Abdi ilişkisini geliştiriyor. Artık Türkiye için Suriye’deki oluşumlar risk taşımakta ve tehdit oluşturmaktadır. Koronavirüs belası ile mücadele ettiğimiz bu günlerde Emperyalist Devletler safha safha planlarını uygulamaya devam ediyorlar.
Koronavirüs belası ile mücadeleyi sürdürürken özellikle sınırın ötesindeki gelişmeleri görmezden gelemeyiz. İç kısır tartışmaları geride bırakarak gerçek gündemler üzerine yoğunlaşmalıyız. Suriye’nin kuzeyindeki oluşumlar başta olmak üzere Libya, Doğu Akdeniz ve Ege Adalarındaki gelişmelerin önümüzdeki dönemde riskler ve tehditler içereceği kaçınılmaz görünüyor.